Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, Erdoğan-Şimşek programının yoksulluğu ve sefaleti giderek derinleştirdiğini belirterek, bunun üstesinden ancak işçi ve emekçilerin ortak mücadelesiyle gelinebileceğini söyledi. 

Bir dizi ziyaret ve programa katılmak üzere Çorum’a gelen EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, EMEP Çorum İl Binası’nda düzenlenen basın toplantısında gündemi değerlendirdi.

EMEP İl Başkanı Muharrem Özünel, Merkez İlçe Başkanı Hikmet Aydın, İl Yönetim Kurulu Üyesi Meliha Üşüdür ve partililerin de hazır bulunduğu basın toplantısında konuşan Özünel, Türkiye’nin çok sıcak gündeminin bulunduğunu belirterek, “23 yıldır Türkiye’yi yöneten iktidar, refahı yükselttiğini, barışı sağladığını, ülkenin hiçbir sorununun olmadığını iddia etmeye devam etmektedir. Oysa ki, 23 yıllık tek adam tek parti yönetimindeki Türkiye’de sorunlar katlanarak arttı. Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar ortadan kalkacaktı. Geldiğimiz nokta çok açık ve net ki, yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakların derinleştiği bir süreci yaşıyoruz” dedi.

Osmancık esnafı dert küpü: Yol genişletme çalışmaları mağduriyeti Meclis gündeminde! Osmancık esnafı dert küpü: Yol genişletme çalışmaları mağduriyeti Meclis gündeminde!

“SERMAYE, BU İKTİDARDAN DAHA FAZLA UCUZ EMEK İSTİYOR”

İşçiler açısından asgari ücretin artık ortak ücret haline geldiğini kaydeden Aslan, emekliler açısından ise ülkenin yaşanamaz durumda olduğunu ifade ederek, “Her 4 emekliden 1’i 12.500 lira ile hayatını sürdürmek zorunda kalıyor. Üreticiler açısından baktığımızda da çoğunda bir değişiklik yok. Tarım sürdürülemez bir noktaya geldi. Erdoğan-Şimşek programı yoksulluğu ve sefaleti giderek derinleştiriyor. Asgari ücreti 17-25 bandında açıklamak istiyorlar. Eğer böyle olursa 2025 yılında asgari ücretliler, 1 yol boyunca açlık sınırının altında bir ücret alacak. Tekeller, sermaye daha fazla sömürsün diye ucuz emek politikasını devam ettirmek istiyorlar. Milyonlarca emekçinin gözü şu anda asgari ücrette. İşçiler ve emekçiler bir araya gelip mücadele etmediği sürece 2025 yılında 1 yıl boyunca açlık sınırının altında ücret alacaklar. Emekliler açısından da durum farklı olmayacak. Küçük üreticiler de bundan payını alacak. Bu iktidarın işçiye, çiftçiye, emekliye, esnafa vereceği hiçbir şeyin olmadığı bir gerçek. Emekçilerin boğazının daha fazla sıkıldığı bir dönem yaşayacağız. Sermaye, bu iktidardan daha fazla ucuz emek istiyor. 2025 yılı bütçesi sermayeye talan bütçesi olarak karşımıza çıkıyor” şeklinde konuştu. 

“BİR TARAFTA SERMAYEYE TEŞVİK, DİĞER TARAFTA HALKA SEFALET”

Bundan yaklaşık 1 hafta önce İzmir Selçuk’ta 5 çocuğun yanarak, dumandan boğularak hayatını kaybettiğini anımsatan EMEP Genel Başkanı Aslan, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“AKP’nin grup başkanvekili Özlem Zengin ‘her şeyi para olarak değerlendiriyorsunuz’ diyor. O aile yoksulluktan, sefaletten dolayı 5 çocuğunu kaybediyor, Özlem Zengin ‘siz her şeyi para olarak görüyorsunuz’ diyor. Her 3 çocuktan biri okula aç gidiyor. 17 milyon aile devletten yardım alarak hayatını geçindirmek zorunda kalıyor. Ama öbür taraftan son cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 2025 yılında 30 milyar dolar şirketlere teşvik verecekler. Bizlerin emeğini patronlara, sermayeye teşvik olarak verecekler. 
Bir tarafta yoksulluk, sefalet, açlık; diğer tarafta ise saraylarda sefa süren bir iktidar. Nerede adalet, nerede eşitlik? Ülkenin çocuklarını, kadınlarını koruyamadığı gibi bir de bunları yoksullaştıran bir iktidarla karşı karşıyayız. Çocukların okula aç gitmediği, yanarak ölmediği bir sistem istiyoruz. Buna karşı işçi ve emekçilerin ortak mücadele içerisinde olması gerekiyor.
Sermaye hem ucuz, hem de bedava işgücü istiyor. 2 milyon çocuk işçi MESEM’lerde çalışıyor. 
Eğitim sistemi, tarikatlar ve cemaatler tarafından kuşatılmış durumda. Hurafeci bir eğitim sistemi yerine laik-bilimsel bir eğitim istiyoruz.” 

“BU İKTİDAR TABİ Kİ GİTMELİ”

Tek adam-tek parti yönetiminin her türlü baskı ve şiddet politikasına başvuracağı bir sürecin yaşanacağını vurgulayan Aslan, “Bu kapsamda kayyum politikasını devreye soktular. EMEP olarak kayyumların görevden alınmasını, halkın kendi iradesiyle seçtiği başkanların görev yapmasını istiyoruz. Bunun için birlikte mücadele etmekten başka bir yol yok.
Ana muhalefet, ‘geçim yoksa seçim var’ diyerek erken seçim çağrısı yapıyor. Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı sözcüleri ise seçimlerin normal tarihinde yapılacağını söylüyor. Bu iktidar tabi ki gitmeli ama sadece seçimi beklemekle bu iş olmaz. Demokratik ve meşru her yolu kullanarak bu iktidarı değiştirmeliyiz. Son 30-40 yılda Türkiye’de birçok seçim yapıldı ama emekçilerin hayatında değişen esaslı bir şey olmadı. İşçi ve emekçiler, seçimi beklemeden ortak talepler etrafında birleşerek mücadele etmelidir” dedi.

“TÜRKİYE EMPERYALİZMİN PLANLARINA YEDEKLENMEK İSTİYOR”

2023’ün 7 Ekim’inden buyana İsrail’in Filistin’e vahşice saldırdığını, saldırılarını Lübnan’a, Suriye’ye, İran’a da yönelttiğini belirten Aslan, “Emperyalistler, planlarını Ortadoğu’daki işbirlikleri üzerinden devam ettirmek istiyor. Türkiye bir kez daha Ortadoğu’da emperyalizmin planlarına yedeklenmek için hamleler yapıyor.
Emperyalistleri bölgeden çıkarmak ve demokratik ve barış içerisinde bir Ortadoğu inşa etmek ancak halkların birleşik demokratik bağımsız mücadelesinden geçer. Emperyalistler ve işbirliklerinin bölgede barışı sağlaması mümkün değil” şeklinde konuştu.