Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart 2025 dönemine ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerini kamuoyuyla paylaştı. Açıklanan verilere göre enflasyon, mart ayında bir önceki aya kıyasla yüzde 2,46 oranında artış gösterdi. Yıllık enflasyon oranı ise yüzde 38,10 olarak kaydedildi. Ocak ayından bu yana olan kümülatif enflasyon artışı yüzde 10,06 olurken, on iki aylık ortalamalara göre hesaplanan yıllık enflasyon oranı yüzde 51,26 seviyesine ulaştı.
Enflasyon verileri içinde özellikle gıda ve konut harcamalarının belirleyici rol oynadığı görüldü. Yıllık bazda en yüksek fiyat artışı yüzde 68,63 ile konut grubunda yaşanırken, gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 37,12, ulaştırma grubunda ise yüzde 21,59 oranında artış gözlendi. Bu harcama gruplarının yıllık enflasyona katkısı incelendiğinde, gıda ve alkolsüz içeceklerin yüzde 9,51, konut harcamalarının yüzde 9,47 ve ulaştırmanın yüzde 3,65 oranında katkı yaptığı belirlendi.
Mart ayında aylık bazda en yüksek fiyat artışı da yine gıda ve alkolsüz içecekler grubunda görüldü. Bu gruptaki fiyatlar bir ayda yüzde 4,94 oranında artış gösterdi. Konut grubunda aylık artış yüzde 2,10 olurken, ulaştırmada ise bu oran yüzde 0,25 seviyesinde kaldı. TÜİK verilerine göre 143 ana harcama grubunun 113’ünde fiyat artışı yaşanırken, 25 grupta ise fiyatlarda düşüş görüldü.
İşlenmemiş gıda, enerji, alkollü içkiler, tütün ve altın hariç tutularak hesaplanan özel kapsamlı TÜFE (B) göstergesi de mart ayında artış gösterdi. Bu kapsamda yıllık bazda yüzde 36,99, aylık bazda ise yüzde 1,30 oranında artış kaydedildi. Bu göstergeler, enflasyonun temel dinamiklerindeki yukarı yönlü eğilimin sürdüğünü ortaya koyuyor.
Açıklanan veriler, özellikle temel harcama kalemlerinde yaşanan fiyat artışlarının vatandaşın yaşam maliyeti üzerindeki baskısını artırdığını gösteriyor. Gıda ve konut gibi zaruri ihtiyaç kalemlerinde yaşanan bu artışlar, hem dar gelirli kesimleri doğrudan etkiliyor hem de genel ekonomik dengeleri zorluyor. Ekonomistler, enflasyondaki yüksek seyrin önümüzdeki aylarda da devam edebileceğine dikkat çekiyor. Bu nedenle hem maliyet kaynaklı hem de talep yönlü baskıların izlenmesi, fiyat istikrarının sağlanması açısından büyük önem taşıyor.