Başkan Aşgın,”Son günlerde ülke gündeminde geniş yankı uyandıran bazı önemli konulara değinmek istiyorum. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturma süreci, çeşitli kesimlerce yapılan sokak çağrıları ve milli ile yerli ürünlerimize karşı başlatılan boykot kampanyaları, dikkatle üzerinde durmamız gereken meselelerdir.
Şu hususları özellikle vurgulamamız gerekmektedir:
Yürütülen soruşturmalar, hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde başlatılmış ve tamamen yasal bir sürece dayanarak ilerlemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, hiçbir belediyenin veya kurumun hukukun üstünde olmadığını, kamu düzenini tehlikeye atan her türlü yapılanmaya karşı gerekli adımları atacağını defalarca göstermiştir.
Bu süreçte üzülerek şahit olduğumuz önemli bir konu da Toplumsal Huzurun bozulmasına neden olan sokak çağrılarıdır.
Geçmişte benzer sokak eylemlerinin nasıl provokasyonlara dönüştüğü ortadadır. Sokak çağrılarının kimler tarafından organize edildiği ve ülkemize nasıl zarar verdiği unutulmamalıdır. Demokratik tepkiler, ancak anayasal çerçevede ve hukuka uygun şekilde dile getirilmelidir. Şiddet içerikli eylemler veya kamu düzenini bozacak girişimler, milletimizin huzuruna ve devletimizin istikrarına açık bir tehdittir. Sokağı bir baskı unsuru olarak kullanmaya çalışanlar, esasen halkın iradesine zarar vermektedir” dedi.
“BOYKOT ÇAĞRILARI TÜRKİYE’NİN GIDA GÜVENLİĞİ VE EKONOMİK DİRENCİNİ KIRMA GİRİŞİMİDİR”
Boykot çağrılarına da değinen Başkan Aşgın, “Milli birlik ve beraberliğimize yönelik tehdit oluşturan bu çağrıların, ülkemizin demokrasisi ve toplumsal huzuru açısından taşıdığı riskleri aşikârdır. Hukukun üstünlüğü çerçevesinde yürütülen soruşturmalara yönelik kamuoyundaki algı operasyonlarına karşı dikkatli olmalıyız. Sokak çağrılarının, demokratik süreçlere zarar verebilecek bir tehdit unsuru haline geldiğini unutmamalı, bu bilinçle ülkemizin birliği, beraberliği ve toplumsuz barışın korunması için dikkatli bir tutum sergilemek bizlerin üzerine düşen en büyük görevlerdir. Bir diğer konu ise milli ve yerli ürünlerimize yönelik boykot çağrılarıdır.
Türkiye’nin savunma sanayisinde, tarımda, sanayide ve teknolojide yerlileşme hamleleri hız kazanmıştır. Milli ve yerli markalarımıza yapılan boykot çağrıları, doğrudan ülkemizin ekonomik bağımsızlığını hedef almaktadır. Yerli firmalarımıza yönelik karalama kampanyaları, ülkemizi dışa bağımlı hale getirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmektedir. Yerli markalarımızı hedef almak, Türkiye’nin gıda güvenliği ve ekonomik direncini kırma girişimidir. Bu süreçte vatandaşlarımızın milli değerlerimize sahip çıkması ve yerli üreticileri desteklemesi hayati önemdedir. Devletimizin ve milletimizin çıkarlarını korumak adına, her birimizin görevidir. Hep birlikte şehrimizin ve ülkemizin menfaatleri doğrultusunda hareket edeceğimizden şüphemiz yoktur. Milli ve yerli üretimimizin desteklenmesi, bu çerçevede boykot çağrılarının ülke ekonomisine verebileceği zararları görmezden gelemeyiz. Bu süreçte, duruşunun ülkemizin çıkarlarından yana olması büyük önem taşımaktadır. Hep birlikte, şehrimizin ve ülkemizin menfaatleri doğrultusunda sorumluluk bilinciyle hareket edeceğimizden şüphemiz yoktur” şeklinde konuştu.