Medipol Üniversitesi Pendik Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Prof. Dr. Nihat Okçu, özellikle son yıllarda sıkça kullanılan probiyotikler ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Okçu, “Probiyotik, ağızdan alındığı zaman kişinin sağlığı ve fizyolojisi üzerinde olumlu etki yapan hastalık yapıcı özellik taşımayan mikroorganizmalardır. Probiyotikler bazı hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde etkilidir. Prebiotik ise sindirilmeden kalın bağırsağa kadar gelen faydalı bakterilerin çoğalma veya aktivitelerini seçici olarak uyaran, sağlığın korunmasında katkı sağlayan besin maddeleridir. İnsan vücudunda yaklaşık 100 trilyon hücre mevcuttur. Bunların sadece yüzde 10’u vücudun yapısal hücreleri, yüzde 90’ı ise mikroorganizmalardan oluşur. Mikroorganizmaların çoğu bakteridir. Vücudumuzda yaklaşık 90 trilyon (1.5-2 kg) mikroorganizma vardır. Bu mikroorganizmalar başta kalın bağırsakta olmak üzere ince bağırsak, mide, deri, akciğer ve boşaltım sisteminde belirli oranlarda bulunmaktadır” diye konuştu.
OBEZİTE VE DİYABETLE YAKIN İLİŞKİSİ BULUNUYOR
Bağırsak mikroorganizmalarının başta beslenme olmak üzere, metabolik, fizyolojik ve savunma sistemi olarak birçok olayda önemli rol oynadığını belirten Prof. Dr. Okçu, şöyle devam etti:
“Sindirim sistemi mikrobiyotası tüm bu özellikleri nedeniyle ilgi odağı haline gelmiş ve son yıllarda yapılan çok sayıda çalışmanın konusu olmuştur. Bu çalışmaların neticesinde bağırsak mikrobiyotasının günümüzde en önemli hastalık ve ölüm sebeplerinden olan obezite, metabolik sendrom, tip-2 diyabet ve damar sertliği ile yakın ilişkisi olduğu anlaşılmıştır. Probiyotiklerin çoğu gıda kaynaklarından, özellikle kültürlü süt ürünlerinden elde edilmiştir. Çeşitli probiyotik ilaçları bazı hastalıkları önleme veya tedavi etme konusunda umut vaat etmektedir. Bununla birlikte çoğu çalışma küçük çapta ve oldukça değişken probiyotik ilaçları içerdiğinden ortak bir kanaate varılamamıştır. Bu durum özellikle kanıtlanmış tedavilerle karşılaştırıldığında, etkinlikle ilgili kesin sonuçlara varmayı zorlaştırmaktadır. Sonuçta hiçbir probiyotik hali hazırda FDA tarafından onaylanmadığından probiyotik kullanımına yönelik hevesler kesin bilimsel verilere dayanmamaktadır.”
“PROBİYOTİĞİN SIK KULLANILDIĞI 7 SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIĞI VAR”
Prof. Dr. Okçu, günümüzde probiyotiklerin en sık kullanıldığı sindirim sistemi hastalıklarını ve probiyotik tedavisinin etkinliklerini şu şekilde sıraladı:
"1-İltihabi bağırsak hastalıkları: Bu hastalık grubu ülseratif kolit ve Crohn hastalığından oluşmaktadır. Ülseratif kolit, kalın bağırsağın enfeksiyon olmayan iltihabı ile seyreden müzmin bir hastalık olup, hastalığın tedavisinde öncelikle ilaç tedavisi uygulanmakta bazen de cerrahi tedavi gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Ülseratif kolit hastalığında probiyotiklerin faydaları kanıtlanmamıştır. Bununla birlikte diğer ilaçlarla şifa oluşmuş hastalarda iyilik halinin devam ettirilmesinde ayrıca asıl ilaçlara karşı hassas olan bazı hastalarda ve tekrarlayan hastalığı olan hastalarda biyolojik yaklaşımlara bir alternatif olarak düşünülebilir. Crohn hastalığı ise başta ince bağırsağı olmak üzere kalın bağırsağı da etkileyebilen müzmin olarak seyreden iltihabi bir bağırsak hastalığıdır. Tedavisinde ülseratif kolitte olduğu gibi öncelikli olarak ilaç tedavisi uygulanır. Gerekli durumlarda cerrahi tedavi uygulanır. Crohn hastalığında standart probiyotiklerin yararı kanıtlanmamıştır.
2-Bulaşıcı ishal: Akut bulaşıcı ishal hastalığı olduğu varsayılan çocuklarda probiyotik kullanımının hiçbir faydası yoktur. Keza akut enfeksiyon ishali olan erişkinlerde de probiyotik kullanımının faydası kanıtlanmamıştır.
3-Kabızlık: Sınırlı kontrollü çalışmalar, kronik kabızlığı olan yetişkin ve yaşlı erişkin hastalarda dışkılama sıklığında ve dışkı kıvamında olası bir iyileşme olduğunu, ancak çocuklarda sınırlı fayda sağladığını göstermektedir. Şiddetli kronik kabızlığın tedavisinde probiyotiklerin rutin olarak önerilebilmesi için daha büyük çalışmalara ihtiyaç vardır.
4-İrritabl bağırsak sendromu: Yapısal bir bozukluk olmadan kalın bağırsağın fonksiyonel bir hastalığıdır. Hastalarda şişkinlik, kabızlık hatta ishal yanında dışkıda şekil değişiklikleriyle seyreden, günümüzde nedeni henüz belirlenememiş bir hastalıktır. Tedavisinde çok çeşitli ilaçlar yanında psikolojik etkili ilaçlara fayda sağlamaktadır. İrritabl bağırsak sendromunda probiyotiklerin faydasına ilişkin kanıtlar ikna edici değildir.
5-Laktoz intoleransı: Probiyotiklerin laktoz intoleransı için bir yararı kanıtlanmamıştır.
6-Alerji: Probiyotiklerin alerjik durumlar için kesin rolü kanıtlanmamıştır, ancak atopik dermatit için çeşitli müstahzarları olan çocuklar üzerinde yapılan çalışmaların ilk sonuçları umut vericidir.
7-Antibiyotiğe bağlı ishal: Bazı antibiyotikler bağırsak mikrobiyotasında değişikliğe neden olarak patojen bir mikroorganizma olan Clostridium Difficile isimli bakterinin bağırsakta çoğalmasına sebep olmaktadır. Bu bakterinin şiddeti kişiden kişiye değişmek üzere kronik ishale sebep olmaktadır. Hastalığın tedavisinde birincil olarak bakteriye etkili antibiyotikler kullanılır. Probiyotiklerin bazı çalışmalarda faydası gösterilmiş ise de bu konuda ortak bir kanaat yoktur. Kesin faydası kanıtlanmamıştır".