Tarımda sosyo-ekonomik yapı
Türkiye nüfusu 1927 yılında 13,6 milyondur ve son 90 yılda 6 kattan fazla artmıştır. Toplam nüfus içinde kırsal nüfus payı ise 1927 yılında %76 iken, 1990 yılında %41’e düşmüştür ve 1985 yılında ise ilk kez hem mutlak, hem de oransal olarak kent nüfusu, kır nüfusunu geçmiştir. Günümüzde ise kırsal nüfus oranı %17 kadardır. Kırsal nüfustaki bu yapısal farklılaşma tüm gelişmiş dünyada olduğu gibi beklenen bir değişimi yansıtmaktadır. Ancak süreç içerisinde kırda yaşayan ve geçimini tarımdan sağlayan nüfus uzman bilgi kaynaklarına ulaşmakta güçlüklerle karşılaşmış, tarımla ilgili okullardan tam anlamıyla yararlanamamış, çiftçi örgütlenmesi alanında olması gereken gelişmelerin nimetlerinden yararlanamamış ve üretim teknolojisindeki gelişmelerle çiftçi tam anlamıyla buluşturulamamıştır. Bu durum bir bakıma kaynak kullanım etkinliğinin, emek ve ürün verimliliğinin istenen düzeyde gerçekleşmesini engellemiş ve çiftçi ailesinin refah düzeyinde arzu edilen artış belenen düzeyde gerçekleşmemiştir.
Kaynak kullanım etkinliğinin yükseltilerek sektör verimliliğinin artırılması ve çiftçi ailesinin refah düzeyinin yükseltilmesi tarımda sürdürülebilir bir kalkınmayı sağlamak için hayati önem taşımaktadır. Burada belirtmek gerekir ki, sektörün gelişimine yönelik oluşturulacak isabetli/doğru politikalar ve stratejiler, ancak mevcut durumun analizine dayandırıldığında ve paydaşlar arasında kurulan sağlıklı etkileşimle mümkün olabilir. Bu amaçla dünden bugüne kongreler, sempozyumlar, arama toplantıları ve şura gibi toplantılarla sektör paydaşlarını bir araya getiren araçlardan yararlanılmıştır. Dolayısıyla dünden bugüne tarım sektörünü gelişmesini sağlamak üzere yapılan kurumsal toplantılar önemlidir ve bu yazımızda tarım sektörünün sürdürülebilir gelişimine yönelik stratejiler belirlemek üzere gerçekleştirilen önemli toplantılar ve içerikleri tartışılmıştır.
Birinci Tarım Şurası
Cumhuriyet döneminde ilk Tarım Şurası Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar döneminde 1999 yılında gerçekleştirilmişti. Tabii şura olarak isimlendirilmese de geçmişte kapsamlı toplantılar düzenlenmiş ve tarım sektörünün geliştirilmesine yönelik sorunlar saptanmış ve çözüm önerileri geliştirilmiştir. Bu kapsamda 1931 yılında düzenlenen Birinci Ziraat Kongresi önemli kararların alındığı bir içeriğe sahiptir(Özçatalbaş ve Gürgen, 1998). Dolayısıyla 1931 yılında düzenlenen 1.Ziraat Kongresi’nde tarımsal yapı incelenmiş ve analiz edilerek uzmanlar tarafından raporlar hazırlanmıştır. Kongre raporunda kırsal yayıma büyük önem verilerek köylüye tarım tekniklerini öğretmek ve yeni teknolojileri kullanmak üzere çiftçiyi özendirmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda günümüzde de hala önemini koruyan maddeler raporda yer almıştır (Şenocak, 1967; akt: Özçatalbaş ve Gürgen, 1998) ve bunlar aşağıda sıralanmıştır.
1. Köy öğretmenlerine tarım hakkında pratik bilgiler verilmesi ve bu bilgilerin köylüye ulaştırılmasının sağlanması,
2. Çiftlik okulları kurulması ve bu okullarda çiftçilere ve çocuklarına tarım tekniklerinin öğretilmesi,
3. Köy gençlerinin boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla uygun yerlerde kış okullarının açılması,
4. Kurulan çiftlik okullarında yetenekli çocuklara özel eğitimle usta ziraat işçisi belgesi verilmesi, gerekirse bunların yurt dışında yetiştirilmesi,
5. Orduda tarım eğitimine geniş yer verilmesi,
6. Tarım okullarına özellikle çiftçi çocuklarının alınması ve bu okulların her bakımdan örnek olacak bir düzenle yönetilmesi,
7. Bağcılık, sebzecilik, sütçülük, meyvecilik vb. gibi tarımın çeşitli kollarında eğitim verecek,beceri kazandıracak, sabit veya gezici küçük uzmanlık okullarının açılması,
8. Çiftçileri çeşitli konularda eğitmek üzere uygun olan yer ve zamanlarda kurslar açılması ve görsel araçlarla çiftçilerin eğitilmesi,
9. Tarımsal alanda araştırma, öğretim ve yöneticilik yapacak nitelikli elemanlar yetiştirmek üzere bir Yüksek Ziraat Okulu açılması,
10. Tarımsal yayınlara geniş ölçüde yer verilmesi(Tarımsal dergilerin, broşür ve diğer basılı yayınların köylere ve ilgili kurumlara parasız olarak gönderilmesi, radyo ile çiftçi eğitimine önem verilmesi, yabancı literatürlerin izlenmesi.
Görüldüğü gibi 1. Ziraat Kongresi günümüzde de son derece önemli içeriğe sahip kararların alındığı bir kongre olarak kayıtlara geçmiştir. Ancak alınan karaların sonraki yıllarda uygulanmasına yönelik girişimler yetersiz kalmış ve olması gereken kararlılık devam ettirilememiştir. Bu nedenle bugün Türk tarımında hala sorun olarak sıralanan konulardan bazılarının, alınan söz konusu kararların uygulamaya aktarılamamasıyla ilgili olduğunu söylemek mümkündür. Bu durum esasen tarıma verilmesi gereken önemin hakkıyla verilemediğinin ve bir bakıma tarımın beşeri ve fiziki kaynaklarla birlikte ele alınarak geliştirilmesine yönelik güçlü bir irade ortaya konulamadığının somut bir göstergesi olmuştur. Bu çerçevede 1931 yılında ilki yapılan ziraat kongresinden 50 yıl sonra ikincisinin yapılmasının da esasen tarım özelinde yapılması gereken tartışmaların tam anlamıyla yapılamadığını ve beklenen düzeyde tarıma ve kırsal yaşama gereken önemin verilmediğini görmek bakımından da önemlidir. Öyle ki bu durum ne yazık ki çok önceleri çözülebilecek pek çok sorunun 21. Yüzyıl Türkiye’sine taşınmasına neden olmuştur. Dolayısıyla Birinci Ziraat kongresinden yarım asır sonra 1981 yılında Türkiye İkinci Tarım Kongresi gerçekleştirilmiş olması sektör paydaşlarının ortak görüş geliştirmesine yönelik ortamın oluşması önünde engel olmuştur. Söze konu bu toplantıdan sonra ise; tarımla ilgili daha kapsamlı çalışmalar yapılması konusu üzerinde durulmuş ve bir Tarım Şurası yapılarak konunun tüm taraflarını geniş bir platformda bir araya getirmek söz konusu olmuştur. Bunu takiben yine uzun yıllar geçmiş ve 18 yıl sonra Birinci Tarım Şurası 1999 yılında gerçekleştirilmiştir. Şura, olması gerektiği gibi tarımla ilgili tüm paydaşların katılımıyla, değişen şartların getirdiği yeni uygulamaların sektöre entegrasyonu ve artan nüfusun besin ihtiyacının miktar ve nitelik olarak karşılanması ana temasıyla toplanmış ve elde edilen sonuçlar tarım sektörünün geliştirilmesine yön vermek üzere toplumla ve sektörle paylaşılmıştır.
Sonraki yazımızda ikinci ve üçüncü tarım şuralarını da ele almak ve değerlendirmek üzere tüm kıymetli okuyucularımıza sağlık ve yüksek verimli çalışmalar diliyorum.