20 yıl önce 14 Haziran 2004 yılında şehit olan Jandarma Er Murat Akman Türk milletine bir mektup bırakmıştı. Yazdığı o mektupta Türk milletini önce Allah’a sonra birbirimize emanet edip, biraz düşünelim ders alalım diye hâlâ çok kıymetli birçok ibretlik ifadeler kullanmıştı.

Şehit Murat Akman, Batman’da dünyaya gözlerini açtığında ailesi tarafından bir çöplüğe atılarak terk edilmiş ve devlet tarafından Çocuk Esirgeme Kurumu'na yerleştirilip, bu kurumda büyümüş. 18 yaşına geldiğinde ise evi gibi olan Çocuk Esirgeme Kurumundan ayrılmak zorunda kalmış yine de kurum ile bağlantısını hiç bir zaman kesmemiş ve orda bulunan çocuklara yardımcı olabilmek için elinden geleni yapmış.

Askerlik görevini komando olarak yerine getiren Akman, devletin kendisine bağladığı maaşı da büyüdüğü Çocuk Esirgeme Kurumundaki çocuklara göndermiş.

Askerler çıktıkları operasyonlarda hayati tehlikeler de olduğundan, geride bırakacakları insanlar için mektup yazarlar, şehitimiz de böyle bir durum olursa diye mektup yazıp en yakın arkadaşına teslim eder.

14 Haziran 2004 günü saat 23.00'te Şırnak/Beytüşşebap-Mezraa'da emniyet görevi icra eden birliğe teröristlerce açılan ateş sonucu, Batman doğumlu Jandarma Komando Er Murat Akman şehit olur.

Murat Akman’ın en yakın arkadaşı da Akman’ın geri dönemediği bu operasyon sonrası kendisine ulaşan son mektubu Akman’ın vasiyeti üzerine medyaya belirli bir ücret karşılığında devreder, ve ödenen parayı da ÇEK’te büyüyen çocuklara bağışlar.

 Akman’ın yazdığı mektup açılır ve şu satırlar vardır;

“Bu yazı bir Komando Er mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız ölmüşüm demektir. Bir ailem olsaydı bu mektubu onlara yollamak isterdim ama yok.

Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. Şu an etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa, Trabzon… Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş bir sürü asker var. Birazdan operasyona gideceğiz, tek dileğimiz kayıp vermeden geri gelmek.

İlerde ölürsem eğer diye bir mektup yazmak çok zor. Aklına getirmek istemez ya insan ölümü, hani her zaman bir umut vardır ya. Askerliğim bittikten sonra yırtıp atacaktım bu mektubu ama şu an okuyorsanız yırtamadım demektir. Zaten pek de kalem tutmaz elim. Silah tutmayı daha iyi bilirim. Sizi korumam için siz öğrettiniz silah tutmayı.

Tuhaf olan siz bu mektubu okurken ben neden öldüğümü bile bilmiyor olacağım. Ya bir mayına bastım ya da yediğim bir kaç kurşun. Bileniniz var mı ben nasıl öldüm?

Kışlada her televizyona bakışımda birbirinizi öldürdüğünüzü birbirinizin canını yaktığınızı gördüm. Müziğin sesini çok açtı diye komşusunu vuranlar. Gücü kadına yetenler. Cebindeki on lirası için adam vuranlar. Kız arkadaşına baktı diye alayını bıçaklayanlar.

"BİLENİNİZ VAR MI BEN KİMİ KORUMAK İÇİN ÖLDÜM?"

Eti az pişti diye garsona çıkışan adam; sen rahat uyu diye kurşunlar başımın üstünden geçerken ben dağda her bulduğumu kesip yedim.

Arabasını solladılar diye levyesini kapıp arabadan inen adam, beni bir çöp bidonuna atıp giden anam; söylesene ben kimin için öldüm?

Yetimhanede ve askerde en güzel şeyin ekmeğin bölmek olduğunu öğrendik biz. Peki size neyi bölmeyi öğrettiler?

Sizi önce Allah’a sonra birbirinize emanet ediyorum. Ben sizden razı oldum Allah da sizden razı olsun.”

Şehit Haberi Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/sirnakta-bir-sehit-233768