Salgınla birlikte farkında olmadan ne çok şey değişti.

Bizim gençlik zamanımızda biz genç kızlara el emeği göz nuru çeyizler hazırlanırdı.

Kız beşiğe, çeyizi sandığa derlerdi.

O devirde bir ömür kullanacak hatta kızına da devredeceği el işleri ilmek, ilmek işlenirdi.

El bezleri yapılırdı. Eskiyene kadar yıkanır tertemiz kullanılırdı.

Kağıt peçete niyetine. Kağıtlar çıkınca adı da unutuldu.

Havlular süslenirdi, şimdi rulolara yerini bırakıyor.

Hele mendiller olurdu, her öğrencinin cebine girer tertemiz ona hizmet ederdi.

Daha eskilerde ise sevgiliyle dört köşesine nakışlar işlenip sevgisini nakşedermiş.

Yastık, yorgan işlemelerine hiç girmeyeyim. İğne, iğne ne güzel kanaviçeler işlenirdi bembeyaz patiskalara. İğneyle Parmaklarımı az delmedim.

Emeksiz yemek olmaz derlerdi. Her şeyin değerini bilirdik. İşinde, insanın da hayatın da.

***

İnce belli çay bardakları, güzelim kahve fincanları artık eskisi kadar hayatımıza dahil olmaz oldu.

Ellerimize ne idiği belirsiz karton veya naylon nesneler tutuşturuldu.

Kahvenin hatırı bitti, falların yanındaki sohbetlerin sesi kesildi.

Çayın tadına naylon kokusu sindi.

Ayran naylon şişelerden pilastik bardağa dökülürken kendini modern buldu.

İnsanlar gibi.

Davetlerde pilastik oldu. Yemeğin lezzeti kaçtı.

Başımızı nereye çevirsek her yer kullan at artıkları ile dolup taşıyor.

Kendimiz gibi dünyayı da hastalandırıyoruz.

Kolaya kaçmayı çok sevdik sanki. Zahmetsiz ve sorunsuz atıveriyoruz.

Hayatın her alanında olduğu gibi.

İnsan üzerindeki etkisini gözlerimizle görmüyoruz belki.

Kapların, içindeki zerreciklerin zararını ileride mutlaka insan anatomisine yansımasını yaşayacağız.

Ama çevresel etkileri gözümüze batıyor. Sağlığımız da tehdit altında, göz ardı ediyoruz.

Atıklar sokaklarda, dağlarda, denizlerde her yerdeler. Yığın, yığın.

İnsan nereye ulaşmışsa oradalar.

Sadece oraya bırakanlara sinirleniyoruz. Ya o doğaya verdiği zarar yüzyıllarca kalabiliyor. Doğaya ve canlıya zehir oluyor.

Sonrada nereden çıktı bu hastalık diye dövünüyoruz.

Pilastik torbalar çevreye zararlı diye paralı oldu ya az kullanılsın diye. Eeee kullan atlar ne olacak. Torbaların belki de yüzlerce katı doğada geziyorlar.

Nasıl bir önlem almak gerektiğini yetkililer ne zaman düşürecekler acaba?

Çılgınlığın sonu gelecek mi?

Kullan atı insanlar her alanda çok sevdi sanki.

İşine geleni işine geldiği gibi, işinin görüldüğü kadarını kullanıp sonra arkasına bakmadan dönüp gidiyor. Sonrasını hiç düşünen olmuyor.

Anlık hayat yaşamayı seçenin sayısı gün geçtikçe artıyor.

Hayatımız her yönüyle pilastik oldu.

Kalın Sağlıcakla__Düşünmek Gerek__Meyrem’ce