Antalya’nın marka kent olmasına yönelik olarak, büyük ve önemli katkılar sağlayacak sosyo-kültürel, tarihi, çevresel ve sektörel pek çok nitelikli özelliği bulunuyor. Bunların bir bölümü kullanılırken abartmaksızın “buz dağının altında kalan bölüm” büyüklüğünde diğer önemli ve kadim değerleri de bulunuyor ve halen bunların tam anlamıyla kullanıldığını söylemek mümkün değil. Bu çerçevede Antalya’nın söz konusu değerlerini öne çıkarmak üzere yapılmamış, yapılamamış, geç kalmış etkinlik alanları olduğu söylenebilir. Bunlara bir örnek olarak 2010 yılının Mart ayıda üçüncüsü yapılacak olan “Uluslararası Antalya Kongresi” verilebilir.
Şüphesiz 1207 tarihi Antalya ve Anadolu tarihi için olduğu kadar bugünü anlamak için büyük değer taşımaktadır. Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in 5 Mart 1207 tarihinde Antalya’yı fethiyle başlayan sürecin kadim Antalya tarihinin yazılmasında ki en önemli kilometre taşı olduğu söylenebilir. Bir bakıma bu tarihin önemi, Antalya ve Türk tarihine kattığı değerle ilgilidir. Ancak bu değerin çok uzun yıllar boyunca tam anlamıyla fark edildiğini söylemek mümkün değildir ve olması gerektiği gibi akademik etkinliklerle de desteklenemediğini belirtmek gerekir. Neyse ki 2018 yılında “Birinci Uluslar arası Antalya Kongresi” Antalya Valisi Sayın Münir Karaloğlu’nun ortaya koyduğu tarihi inisiyatif ile hayat bulmuştur ve Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Akdeniz Üniversitesi’nin de sürece dahil edilmesiyle kongrenin sürdürülebilirliğin sağlanması yönünde doğru bir hamle yapılmıştır. 2019 yılında ikincisi düzenlenen söze konu kongrenin üçüncüsü kapsamı oldukça genişletilerek 2-4 Mart 2020 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Yine Antalya Valiliği’nin ortaya koyduğu güçlü ve kararlı iradeyle söz konusu kongre, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ev sahipliğinde “3.Uluslararası Antalya Kongresi” olarak Antalya’nın Fethi’nin 813. Yılı Kutlamaları kapsamında ele alınıyor.
Antalya’da Doğa ve Medeniyet Etkileşimi
İlk iki yılda büyük ilgi gören kongrenin üçüncüsünde de “Antalya’nın geçmişi ile günümüze ulaşan mirasını” tartışma fırsatı doğacak. Ancak bunun yanında bu yıl kongre kapsamı son derece genişletilmiş görünüyor ve 2020 kongresinde Antalya’nın geleceğini ilgilendiren Antik dönemden Likya, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine kadar yaşanan doğal afetler, yer altı ve yer üstü kaynakların doğa ile ilişkili etkileşimlere de yer veriliyor. Yine kapsamın geniş tutulularak arkeoloji, sosyoloji, edebiyat, sanat, coğrafya, biyoloji, sağlık, tarım, turizm, enerji ve ekonomi gibi konuların birlikte tartışılmasına zemin oluşturulmasının hedeflendiği anlaşılıyor. Bu kapsamda özellikle küresel ölçekte dünya gündeminde yer alan küresel ısınma, iklim değişikliği ve bunun doğa, çevre, kültür ve insan yaşamı üzerine olan etkileri konularının da kongrede tartışmaya açılacak olması kongreye olan ilginin artacağı yönünde güçlü mesajlar veriyor. Dolayısıyla kongrenin temasının son derece isabetli bir şekilde “Antalya’da Doğa ve Medeniyet” olarak belirlenmesi önemlidir ve bu şekilde sosyal bilimler alanında çalışanlarla fen-sağlık ve güzel sanatlar bilimlerinde çalışanların etkileşimleri için uygun ortam oluşturulmuş bulunmaktadır. Buna göre bu etkileşimin Antalya için önemli akademik çıktıların ortaya konulmasına katkı sağlaması beklenmektedir.
Bugün itibariyla 56 gün sonra 2-4 Mart 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan “Uluslararası Antalya Kongresi” ile ilgili bilgiler kongre web sayfasında (http://antalyakongresi.org/) ayrıntılı şekilde yer almakta ve yerli ve yabancı akademisyenlerin kongreye yoğun ilgi ve katılımları beklenmektedir. Tabii burada belirtmek gerekir ki; esas olan akademisyenler yanında Antalya’nın ve tüm Antalyalıların da kongreye katılarak, Antalya’nın dününe, bugününe ve geleceğine ilgi duyduğunu ve sahip çıktığını göstermesidir. Kuşkusuz Antalyalıların kongreye olan ilgi ve katılımlarının yüksekliği, hem kongrenin etkisini artıracaktır, hem de kongrenin sürdürülebilirliğini sağlamak bakımından çok önemli veriler sunacaktır.