Örf adet ve geleneklerimize bağlı kalmak, onları gelecek kuşaklara taşımak güzeldir. Ancak arada yanlış olanlarında ayıklanması elzemdir. Fakat bunları değiştirmek bazen fermana mahsustur.

Çünkü alışkanlıklar anahtarı kaybolmuş kilit gibidir. Siz yanlış yönlerini anlatırsınız ve insanlar ÇOK HAKLISIN der ama peşinden kocaman bir OLMAZ kelimesi eklemeyi de ihmal etmez. .Çünkü yerleşmiştir bir kere tabiri caizse genlerimize. Bunun için toplu bilinçlenme olmazsa bir süre sonra sizde normalleşirsiniz, rahatsızlık duymazsınız belki de uyum sağlarsınız da bu zamana kadar niye kafaya takmışım ki deyiverirsiniz.

Geçmişte bir yakınımın düğününe gitmiştim. Düğünde davul - zurna çalınıyordu. Sağlık açısından risk taşıyan bir hususu görünce bir an, uyarsam mı  yoksa ‘let it be ! - bırak kalsın, boş ver’ zaten takan olmaz deyip karışmayım mı diye terettüt ettim. Önce bahşişimi davulcunun cebine koydum ki, para vermemek için karşı çıkıyor demesin diye.(Hatta düğün sahibi yakınlarının davulcunun oynaması için yere para atmaması cimrilik olarak algılanıyor) Sonra ‘’Bilen uyarmazsa, bilmeyenin vebali bilenin üzerinde olur’’ hesabı en azından ben bilgilendirmiş olayım diye davulcularla bu konuyu konuşmaya karar verdim. Dedim:
’’ Abisinin önce sizi tebrik ediyorum, kendi kendinize davul zurna çalmayı öğrenmişsiniz ve düğünlerde aranır hale gelmişsiniz. Bu azminizle gelecekte daha farklı yerlerde olabilirsiniz. Ama kusura bakmazsanız bir hususta sizi uyarmak istiyorum. Eflatunun: ‘’Gençlikte insan para kazanmak için sağlığını düşünmez ama yaşlılıkta hastalılar bir bir gelmeye başlayınca şu hastalıktan kurtulsam tüm servetimi vermeye hazırım deyiverir’’  demiş. Bundan yola çıkarak gençliğinizin baharındasınız Allah korusun bir hastalık kaparsınızda ömrü billah hastanelerde uğraşırsınız. Aldığınız bahşişlerin yüz katını verseniz kurtulamazsınız. Bakınız buralarda yanlış bir adet var. Eğlenmek adına düğünlerde, eğlencelerde davulcunun oynayarak ağzıyla alması için yere para atılıyor. Olmadı rüzgâr kaldırmasın diye ayakkabıyla üzerine bir güzel basılıyor… Bu aynı zamanda paraya hakarettir. Sizler de yere yatıp onu ağzınızla alıyorsunuz. Belki bahşiş babında 300-500 fazla alırsınız ama zamanı gelince bunun bedelini sağlığınızla ödersiniz. Unutmayınız ki sağlık her daim paradan önce gelir. Bakınız paranın tehlikesi hakkında;

KTÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemalettin Aydın, “Paraların sadece maddi varlık olarak görülmemesi, günlük kullanılan eşyalar gibi temiz tutulması gerektiğini belirterek, elden ele dolaşan kâğıt ve bozuk paraların, dışkı yoluyla çıkıp ağız yoluyla bulaşabilen bütün mikropları barındırmaktadır. Para yoluyla bulaşabilen mikropların, tifo, hepatit A,( veya paraya kan bulaşmışsa ve bir başkası bunu ağzına alırken dudağında uçuk yara varsa hepatit B tehlikesi) dizanteri, çeşitli ishaller, grip, parazitsel hastalıklara ve hatta tüberküloza neden olabileceğine dikkat çekip, paranın üzerindeki mikroplar, el temasıyla kişiden kişiye çok kolay bulaşabilir. Bunu bir nebze engellemek için paraları cüzdana koyup çok temas etmemek gerekir. Üstelik cüzdan para sağlığı açısından da önemlidir.

Paraların yiyecek ve içecekle temasının mutlaka engellenmesi gerektiğini vurgulayarak, ( FIRINLARDA PARAYI EKMEĞİN, PİDENİN ÜZERİNE BIRAKMA-MAK) gıda maddesi satan kişiler önce ürünlere daha sonra da paraya dokunmakta. Bu durum çok tehlikelidir. Mesela kasaplar et kesiyor daha sonra para alıyor. Böyle olunca; hayvan ürünlerinden kasapların ellerine ve daha sonra paraya şarbon bulaşma riski bulunmakta. Bu durumda mikrop, solunum yoluyla alındığında insanlarda bağırsak şarbonu olma riski doğar ve bu hastalık yüzde 90 öldürücüdür.

Para sayarken parmakların tükürükle ıslatılmaması, pul ve zarf ağzı gibi maddelerin tükürükle yapıştırılmaması, para ile temas eden ellerin ise mutlaka yıkanmasıdır. Çocukların, paraları ağızlarına götürme alışkanlığının engellenmesi, (Hele siz davulcuların parayı ağzına aldığını görse bunu da ayrı olarak belirtildi) iyi bir hijyen eğitiminden geçirilmesi ve özellikle paraları kirli kabul edip, kullandıktan sonra el temizliği yapmayı öğrenmeleri gerektiği’’ uyarısını yapıyor.

Davulcu gençler memnun kaldı. Dediler Mahir abi bu uyarıyı ilk defa senden duyduk. Bu zamana kadar hiç aklımıza gelmemişti. Çok haklısın ama insanlar kabul etmez. Hatta demir para atıp onu da almamızı istiyorlar. Bende, benim size bir abi olarak önerim: Bir düğüne gideceğiniz zaman düğün sahibiyle ilk önce bu hususu konuşun. Sağlık açısından risk taşıdığı için biz yerden para almıyoruz. Şayet atan olursa normal gösterimizi yaparız ve yerdeki parayı elimizle alıp cebimize koyarız deyin ve bu noktada diğer davulcu arkadaşlarınızla birliktelik oluşturmaya çalışın. Göreceksiniz ki insanlar bu yanlış adetten zamanla vaz geçecek. Yeter ki kararlı olun… Tercih sizin. İster uyarılarımı dikkate alın, isterseniz sağlığınızı tehlikeye atın… Sonuç mu? Bir hiç!

Geçmiş yıllarda bir ilçemizde bu tür adetlerin yasaklandığını basında görünce çok hoşuma gitmişti. Gıyaben teşekkür etmiştim. Çünkü –tuvaletten çıkıp- rüzgâr götürmesin diye üzerine ayak basılan o parayı alıp cüzdanımıza koyacağız. Sonra fırında ekmeğin, pidenin veya pazarda meyvenin üzerine atıvereceğiz(!) Daha sonra o meyveyi belki çocuğumuz yıkamadan yiyecek… Akıbet hangi hastalıktan davetiye gelecek, diye uzun vade düşünmek lazımdır.

Burada yazdıklarımı zamanın ilçe belediye başkanına –imkân bulduğum çoğu yetkiliye-  aktardım ve yanlışlara ‘’Sür git demek yerine, dur gitme demek’’ lazımdır dedim. Lakin…..

Sevdiğim söz: ‘’İnsan mı paraya bağlı, yoksa paramı insana bağlı? Bu insana bağlı!’’   

NOT: ‘’Mahirane söylemler, Susamak ve Depremle Yaşamak’’ kitaplarımı yukarıdaki telefonla benden alabilir siniz.      

                                                                                  *
DAVUL – ZURNA – PARA 
Davul, zurna;
Düğünlerin vazgeçilmez ikilisi,
Kurallara uygun olsun yeter ki,
Severiz, çünkü eğlendirir hepimizi.
Ama şu hakikat mutlak bilinmeli,
Adetler her zaman doğru olmaz denmeli
İşte bir örnek vereyim size,
Görürsünüz eğlencelerde
Geçenlerde iştirak ettim,
Bir dostumuzun düğününe
Davulcu, zurnacı ,
Düğüne gelenleri,
Sıkboğaz ediyordu, 
Para vermeyenleri
Çoğu utanmaya gelip,
Resen bahşiş veriyordu.
İşin daha da vahim yönü,
Yere atıldı 3-5 kâğıt para
Bunu alacaktı davulcu ağzıyla.
Paranın etrafında oynadı,
Bir süre iki davulcu…
Değdi paraya pabuçlarının kirli ucu.
Daha sonra davul ile yerlere yattılar,
Paraları ağzıyla teker teker kaptılar.
Davulcular, paraları birleştirdi ağzı ile
İzleyenler diyordu, oh ne güzel eğlence
O an düşündüm, inceden ince
Hiç te hoş gelmedi, bu eğlence,
Çünkü en tehlikeli mikropları taşır
Hijyen olmayan paralar bence.
Bundan mıdır bilinmez,
Paradan korkarız ailece.
Neticeyi kelam,
Böyle örf, adet olmaz
Acilen terk edilmeli,
Terk edilmezse eğer,
Cebren yasak gelmeli.
Bahşiş gönülden koparsa,
Usulüne uygun verilmeli.
Para çok tehlikelidir,
Herkesçe bilinmeli…