Hep söyleriz tarım ciddi iştir, herkesin yorum yapacağı kadar kolay ve ucuz bir alan değildir, diye.
Bugünlerde Kovid-19 salgın hastalığı nedeniyle Türkiye’nin tarımda yeterlilik ve gıda arz güvenliği konuları tartışılıyor. Birkaç gün önce Ulusal Hububat Konseyi ‘nin elimize ulaşan 11 Nisan 2020 tarihli “2019-2020 Üretim Yılı Buğday Değerlendirmesi Raporu” önceki yazılarımızda ifade ettiğimiz Türkiye’nin arz güvenliği sorunu olmayacağına yönelik görüşlerimizi teyit ediyor. Ulusal Hububat Konseyi’nin hazırladığı değerli veriler içeren rapor 1 Ekim 2019-31 Mart 2020 tarihleri arasını kapsıyor.
Ulusal Hububat Konseyi’nin İşlevleri
Önemli bir piyasa düzenleyici kurumsal organ olarak 10 yıl önce kurulan ve tarım, sanayi, ticaret araştırma ve meslek kuruluşları alt gruplarına sahip olan Ulusal Hububat Konseyi, işlevlerini geliştirerek “tüccarı ve üreticiyi ortak bir alanda buluşturan ve piyasa fiyatlarının ideal koşullarda oluşmasına ortam hazırlayan” kurumsal bir yapıyı ifade ediyor. Konsey hububat yayımı başta olmak üzere, arz ve talebi dengeleyici, uluslar arası rekabeti, kalite ve standardizasyonu sağlamaya yönelik çalışmalar yaparak üretim ve tüketimde ulusal tarım politikasının hedeflerini gerçekleştirmek üzere çalışmalarına devam etmektedir. Buna göre Ulusal Hububat Konseyi 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’nda belirlenen ulusal tarım politikaları çerçevesinde çalışmalar yapmak üzere kurulmuş tüzel kişiliğe haiz bir kuruluştur. Konseyde hububat üreticileri ile birlikte hububat bitkilerinden elde edilen ana ve yan ürünlerin ticaretini yapan tüccarlar, sanayiciler ve/veya bunların oluşturdukları birlikler, dernekler, kooperatifler ile hububatla ilgili araştırma ve eğitim kurumları, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşmaktadır.
Hububat Konseyi’nin Buğday Öngörüsü
11 Nisan 2020 tarihli Ulusal Hububat Konseyi 2019-2020 Üretim Yılı Buğday Değerlendirmesi Raporu dikkate alınarak gündemin günceli olan buğday üretimi üzerine görüşlerimiz aşağıda sunulmuştur.
Türkiye’nin buğday üretiminin 2/3’ünü üreten İç Anadolu, Marmara ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde raporda yer aldığı gibi uzun yıllar üretim düzeyine göre bölgelere göre (İç Anadolu’da %4, Marmara Bölgesi’nde % 10, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde %17, Akdeniz Bölgesi’nde % 10) artış beklenmektedir. Doğu Anadolu Bölgesinde ise değişim beklenmezken Ege Bölgesi’nde %4 ve Karadeniz Bölgesi’nde %3’lük düşüş beklenmektedir. Bu veriler birlikte ele alındığında; Türkiye’nin 2019/2020 üretim döneminde Buğday üretiminin uzun yıllar ortalamasına göre %4 artacağını göstermektedir.
Verimlilik artışında en önemli faktörlerden olan yıllık yağış Türkiye geneli için 1 Ekim-31 Mart döneminde ortalama 364 mm’dir ve bu dğer uzun yıllar yağış ortalamasının % 5 altındadır. Buna göre Marmara, Ege ve Karadeniz Bölgelerinde uzun yıllar ortalamasına göre anılan dönemde düşen yağış miktarında azalışlar görülürken, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde önemli artışlar söz konusudur ve İç Anadolu ile Doğu Anadolu Bölgelerinde ülke ortalamasına yakın yağış gerçekleşmiştir. Yağış miktarının genel olarak düşmüş olması verim düşüşü anlamına gelmemektedir ve önemli olanın bitki su isteminin bitkinin ihtiyaç dönemlerde karşılanması gerçeğidir. Tabi ki ülkesel ortalamalar yerine bölgesel, bölgesel yerine havza, havza yerine il ve üretim alanları düzeyindeki verilerden hareketle en doğru tahmine ulaşmak mümkündür.
Burada raporda buğdayla ilgili 4 temel veri ve beklenen bir sonuç söz konusudur. Bunlar; -
bulunduğumuz üretim sezonunda ülke genelinde uzun yıllar ortalamasına göre ortalama % 5 düşük yağış alınmıştır.
Buğday ekim alanları geçen yıla göre % 3 (makarnalık buğday ekim alanı ise %10)artmıştır.
Gübre kullanımında geçen yıla göre artış vardır.
Uzun yıllar ortalamasından 1.9 santigrad derece daha sıcak bir üretim yılı yaşanmıştır.
Beklenen ise; somut olarak buğday rekoltesinde artışın olacağıdır ve bu artış buğday üretim miktarında %4’lük artışa karşılık gelmektedir.