Yazılı ve görsel yayın organlarının son yıllarda kutup bölgesinde bulunan buz dağlarının inanılmaz bir şekilde erimeye başladığı, bu olgunun yer kürede hava koşullarının değişimine neden olacağı belirtiliyordu.
Bilim dalı ile ilgilenen insanların düşün ve görüşleri her nedense insanımızın pek ilgisini çekmiyor. Biz yer küredeki meteorolojik değişimleri ancak yaşadıkça öğrenmeyi tercih ediyoruz.
Üç çeyrek yılı geçen bir ömür içersinde dünyanın yağmur yağışını görmemiş yada yaşamamış bölgelerinde geçtiğimiz yıl felaketle sonuçlanın yağışların oluşması yöre insanlarını ve dünyayı şaşkınlığa çevirdi.
Orta Anadolu Bölgesinde Ocak ayında gök gürültüsü sesinin şimdiye dek duyulmamış olmasının verdiği bir alışkanlığın, yağmur yağışı öncesi duyulan gök gürültüsü sesleri duyanları olduğunca etkilemiştir.
Geçtiğimiz yılın son aylarında Çorum un zirve köylerinden birisine 53 yıl aradan sonra yaptığım bir geziyi ve anılarımı aktarmıştım. Bu zirve köy halkı meteorolojik olayların her yıl değişime uğrama nedenlerini çok kısa olarak il sınırları içersinde ve yörede yapılan barajların su toplamasından kaynaklandığını,önümüzdeki yıllarda değişimi daha çok görebileceklerini belirtmişlerdi.
Geçmişten günümüze taşınan çok güzel öğütler vardır. Baba, ihtiyarlamış hatta ölümcül bir yatağa düştüğünü görünce tek oğluna seslenerek “Bak oğlum ben yakında bu dünyadan göç edeceğe benziyorum. Sen daha çok küçüksün geçimini sağlamada acemisin.Ben dünyamı değiştirince yapacağın ilk iş komşu amcana her sabah bir göz atacaksın. O tarlaya gidiyorsa sende gideceksin, evden ellerinde çapa ile çıkarlarca sende çapayı alıp bahçeye gidip ekilenleri çapalayacaksın.” Babanın çok kısa ve öz örnek öğüdü bana göre yurdumuzun çoğu yerleşim biriminde uygulanmakta, teknolojideki değişim ve gelişmelerden bir türlü yararlanmaya ayak uyduramayışımız sonucudur ki bir felaket sonrası suçu hemen bir başkasına yükleriz. Asıl suçlu biziz başkası değil. Bu topraklar üzerinde yaşayanların bir vatandaşlığı, bir yurttaşlığı bulunduğunu,yirmi birinci yüzyıla gelmişiz hala okur-yazarlıkla uğraşıyoruz. Şu okur-yazarlık konusunu ne zaman bitireceğiz? Bana göre, asıl sorunumuz eğitimde insanımıza biraz ilgisiz oluşumuz dan kaynaklanıyor. Bencillik bizi bazı gelişmelerde olduğunca etkiliyor.
Bilim adamlarının uyarılarına artık uymamız gerektiğini bilmeliyiz. Hava raporları hemen her gün en çok üzerinde durulan bültenleri oluşturuyor. Radyo ve televizyon yayınlarında oluşacak durumlarla ilgili bilgiler yüzde olarak ellinin üzerinde doğruluk kazanmış durumdadır.
1970’li yılların ikinci yarısında o dönemde adı Yeşilköy Meteoroloji istasyonuna Milliyet Gazetesi muhabiri olarak gitmiş, hava durumlarını gösteren haritalar üzerinde verilen bilgilere tanık olmuştum. O zaman uzayda Londra ile Hindistan arasında ki mesafedeki hava oluşumunu bir kareden büyütülerek hareket edildiğini görünce çok etkilenmiştim. Bir karelik fotoğraf için devletin ödediği ücreti de öğrenmek istemiştik ancak ilgili bunu ilerde öğrenmeniz mümkün diyerek sorumuzu yanıtlamıştı.
Geçen gün bir yerel gazetede çayımı yudumlarken, konuşurken kulağıma Çorum da ki barajların hava değişimine neden olduğu, artık çok soğuk bir iklimin geçmişte kaldığı belirtilirken ikinci bir espri kulağımı tırmaladı. Nedir o diye sorduğumda “BİRDE SEÇİM BARAJIMIZ VAR” dendi. Doğrusunu isterseniz bu espriye şapka çıkarılır.
Anadolu ya ve Anadolu insanına bakışımız artık değişmelidir diye düşünüyor okurlarımı saygılarla selamlıyorum.