Geçtiğimiz haftalarda Osmancık’ta eski hükümet konağı arsasına muhteşem  bir cami yapılması gerekliliği ile ilgili birkaç  yazı kaleme almıştım. Tabii ki bu görüşüme katılmayanlarda oldu destekleyenlerde. Allah hepsinden razı olsun.
Karşı çıkmak ya da destek olmak bir yana sanki yarın camii inşaatına başlanacakmış gibi bu konuda oldukça panik halinde bir şeyler karalamaya çalışanlara da şahit oldum.
Söz konusu yazılarda dile getirmiştim ancak her halde bazı kafalar tarafından konu tam anlaşılmamış.
Yeterli cemaat yoktur ve dolaysısı ile yeni bir cami yapmaya da gerek yoktur konusuna kafayı takanlar var.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu klasik düşünce bana hiç te yabancı gelmedi.
Öncelikle şunu belirtmek isterim bu düşüncemi kamuoyu ile tartışmaya açmadan önce memlekette birkaç akil adamla bu konuyu görüştüm ve hemen hepsinden de olumlu sonuçlar aldım.
 Hatta içlerinden varlıklı olanlar böyle bir karar verilirse camii derneğinde aktif rol alabileceğini ifade etti.
Önümüzdeki günlerde basında yer alacağını da tahmin ettiğim üzere Bayırdivan bölgesinden de çok destek geldi .Meslekleri inşaatçılık olan Bayırdivanlılar böyle  muhteşem bir caminin yapımında ücretsiz bir hafta çalışacağız diyorlar.
Sonuçta kırk kere düşündükten sonra  bu düşüncemi kamuoyu ile paylaştım. Dikkat ederseniz sadece camii kavramı değil, muhteşem camii, mabed, Selimiye ve Kocatepe örneklerini  kullandım.
Bu gün için cemaatin yeterli olmadığını bende biliyorum ama burası bir İslam yurdudur.
Cemaat yetersizdir kavramı son derece ilkel bir yaklaşım olup bu mantığı tarihte bir yerlerden hatırlamaktayım.
Öncelikle şunu unutmamak gerekir ki;  Cemaatin yetersiz olduğu gerekçesi ile buraya cami yapılmasına karşı çıkmak son derece kısa  bir düşüncedir.
Cenaze olan günlerde Beylerçelebi caminin çevresindeki trafik karmaşasını anlatmaya zaten gerek yok. 
            Dikkat edilirse muhteşemlikten ve mabetten bahsedilmektedir. Caminin Osmanlı’ya adını veren kente yakışacağından ve sembol olacağından bahisle orada oluşacak silüet anlatılmaktadır.
            Tabii ki bu bir algı meselsidir. Ya da nasıl görmek istersen öyle bakarsın. Manşet gazetesinin yazarlarından üstat Numan Nuh konuyu hemen çözmüş olacak ki “Camiye Karşı Olan Zihniyet” yazısını kaleme almış. Bu mesele geleceği okuyabilme meselesidir.
            Geleceği sağlıklı okuyabilenler 1000 yıl sonrasında torunlarımızın hayır duaları ile anılabileceğimiz bir mabedimiz olsun der. Okuyamayanlar ya da bir kısım art niyetli olanlar ise cemaat yok camiye ne gerek var ki derler. Peki o zaman Müslüman değil miyiz haydi cemaat olalım.
            Sayın başbakan Çamlıca tepesine cami yapılmalıdır derken cemaat hesabı mı yapıyor. Tabii ki hayır. Çamlıca’da İstanbul’un Anadolu yakasını süsleyen ve tarihe not düşülmesi gereken bir mabed olsun düşüncesi ile Çamlıca’ya cami yapılacaktır.
            İşte; Osmancık’ta da  böyle geleceği okuyabilenler ve niyetimi anlayabilenler Numan Nuh hoca ve Prof Dr. Yakup Civelek gibi fikre destek verirler.
            Bu kadar açıklama  ve izahate rağmen ısrarla cemaat yok düşüncesi bu kadar entelektüel fikrin karşısında içi boş kalır.
            Bir başka ifade ile oraya yapılabilecek bir camiye karşı çıkmak her şeyden önce ufuk meselesi ve bir algı meselesidir.
            Mesajı algılayan akademisyenler destek vermiş ve Prof. Dr. Yakup Civelek hocamızda bilimsel manada haklılığımı savunan basın açıklaması yapmıştır. Duayen kalem Numan Nuh  ise meseleyi çok iyi anlaliz etmiş ve kamuoyu ile paylaşmıştır. Bayırdıvan harekete geçmiş ve desteklerini belirtmiştir.
            Ha birde şimdilik sessiz kalanlar vardır. İnşallah yanılıyorumdur. Bu sessizlikte yahu hoca oraya bir cami yapılacaksa buna biz karar veririz, teklifi de biz yaparız. Bu memleketin dini de imanı da bizden sorulur.
            Sen kim oluyorsun da cami yapmayı teklif ediyorsun sevdası ile şimdilik gelişmeleri takip edenlerin de olduğunu cümle alem  bilmektedir.
            Ayrıca durumdan vazife çıkarıp eline kalemi alarak oraya cami yapılmasın huzur evi yapılsın düşüncesi ise şahsımın sanki huzurevine karşı çıkan birisi gibi anlatılmaya çalışılması da eksik bir bilgi olup yine algı ile ilgilidir.            
             Biz turizmi de dikkate alarak bir eser peşinde emek sarf ederken sanki memlekette huzur evi yapılacak yer kalmamış gibi karaladığı yazıyı kırk sitede yayınlandıktan sonra Manşet’in kapısını çalmak ta yine şahsıma mesaj vermek heyecanından başka bir şey değildir. 
            Manşet gazetesi sağlam vizyonu olan farklı bir gazete olup her görüş ve fikre saygı ile yer verir ancak hiçbir zaman yazı denemelerine fırsat vermez.
            Birde; yahu bu cami de nereden çıktı, düşüncesi ile soluğu gazetemin manevi ağabeylerinin yanında alanlar gibi. Belki kulağını çekerler ümidi var ya. Hatta şu yazı işine bir son verseler Allah derim hesabı. Tabii ki gereken cevap verilmiş ve  farklı gazte olan “Manşet” dik bir duruş sergilemiştir.
            Bu bağlamda  gazetenin Osmancık politikasını belirleyenlerden olduğum bilinciyle  arkadaşlarımın bir anlık dalgınlığından istifade ederek bilgim dışında kırk kapıda yayınlanmış bir yazıyı yayınlatmak ta sağlıklı bir sonuç doğurmaz.
            Osmancık merkez camii ile ilgili yazılar gazetenin web sitesinde yayınlanmakta olup fikre karşı çıkanlar ve destekleyenler ilgili yazılara özgürce yorum yapabilir. Ya da basın açıklaması yaparak desteğini ya da karşı fikrini beyan eder. Ancak yazı yazma sanatı  ayrı bir iş ve tecrübedir.
            Evet, Osmancık merkez camii ile ilgili fikir jimnastikleri devam edecektir. Cemaat yoktur cami yapmayalım düşüncesinin adresi Cumhuriyet tarihinden bu yana bellidir. Netice de  son derece ilkel bir düşünce olup sağlıklı değildir.
            Kahve köşelerinde orada burada  bu fikre karşı bilinçsizce alttan vuranların  Osmancık’ın geleceğine imza atacak bu entelektüel düşünceleri anlamaları zaten mümkün değildir.
Torunlarımızın hayır duasını alacak ve devasa  görüntüsüyle Osmancık’ın Kocatepe’si olarak adlandırılabilecek bir Mabede ihtiyaç vardır. Öyle tahmin ediyorum ki önümüzdeki günlerde kamuoyunda bu konu daha çok tartışılacaktır.