İnsanlar öncelikle karşısındakine inanmalı ki, iletişimleri sağlam temeller üzerine kurulsun. İnanç olduktan sonra ki adımlar sağlam olur. Hayatın her alanında önce karşımızdakilere ve kendimize inanmalıyız/inanılmalıdır.
İnanılmayan girişimler, çalışmalar, iletişimler akim kalır. Verim elde edilemez. Öğrencinin başarılı olmasının temeli de önce kendine inanmakla başlar. Kendine başarılı olacağına dair inancı olan başarılı olur.
Kendine başarılı olacağına dair inancı olmayan kim olursa olsun, en modern imkânlar sunulsa da başarıya ulaşamaz. Bunun yanında başaracağına inan insan şartlar ne olursa olsun, başarı basamaklarını birer birer çıkar.
İnsan hayatında ki, tüm erdemler inanmakla başlar. Önce kişi kendine inanmalıdır. İnanmadan başarıya ulaşacağını düşünmek hayalden öteye gidemez.
Hayatta çevremizin genişlemesini arzu ediyorsak, sosyal biri olmak için adım atma niyetimiz hâsıl olduysa, önce inanılmalıyız.
Aile içinde bireylerinin birbirine inançları ne kadar sağlamsa, aile yuvası da o kadar kavi olur. Dışarıdan ne kadar güçlü kasırgalar esse de, karşılıklı inanç olduğundan aile yuvasında en ufak çatlak oluşmaz.
Fakat karşılıklı inanma kaybolursa da yuvalar yıkılır. Dostluklar biter, arkadaşlıklar sona erer. Çevremizde ki kişilerde oluşan itibarımız biter.
Kendimize olan inanç yok olursa, başarımız yok olur, zirveden hezimete yuvarlanırız. Kendimize olan inançla gelen itibarımızın zedelenmesine müsaade etmemeliyiz. Bulunduğumuz mevkiden ayrıldığımızda, arkamızdan keşke ayrılmasaydı deniyorsa bizlere ne mutlu. En büyük payeye sahip olmuşuzdur. Yaptıklarımızın doğruluğuna inanılmış demek ki.
İnanılmak, arkamızdan önümüzden ne kadar konuşulsa da, inanmanın devam etmesi insana verilecek en büyük ödüldür.
İletişiminde sağlıklı olmasının temeli başta inanmaya bağlıdır. İnanılmalı ki iletişim kurulsun, tanışılsın. İnanmadan güven olmaz. Günümüzde ki en önemli problemlerin birincisi inanırlığımızın kaybolmasıdır.
Birçok insandan hayal kırıklığına uğramış olan bir kişi, diğer sosyal yapı işinde insanlara inanamaz. İnandım hep kaybettim der.
Zamanında arkadaşımızın güvenirliliğine inandığımız, fakat içinden pazarlıklı olan arkadaşımızın bize bin bir oyun döndürdüğüne tanık olunca tövbe etmişizdir.
Çoğumuz dostluğun güzel olduğuna inanır. İhanete uğrayan kişiler hiçbir şekilde samimi olarak dost olmaya tevessül edenlere dostluk kapısını açmaz.
Borç vermek dinimizde, insanlıkta, töremizde makbuldür. Sofiyane bakışla çoğu insana inanmışızdır. Ne zamana kadar, işin altından çapanoğlu çıkıncaya kadardır. Hayatta bunlar normaldir.
Günümüzde kaybettiğimiz en kıymetli değerlerimizin başında karşılıklı inanmalarımızı yitirmemizdir. Öncelikle inama duygusunda hep tereddüt yaşıyoruz.
Ondan dolayıdır ki, her taraf kamera oldu. Kaza yaparız yardım yerine kaçarız. İnanmışızdır evimizi emanet etmişizdir, hırsızlık olmuştur.
İnanarak bakıcı tutmuşuzdur çocuğumuza iyi davranmamıştır. Büyüklerimiz için yardımcı tutmuşuzdur, hırsından dolayı büyüğümüzü katletmiştir.
Günümüzün buhranlarına temel teşkil eden inanmanın sü’istimal edilmesidir.  İnanmak artık akıllı olmayanların düşüncesi görülür oldu.
Asil insanlar inanırlar. İnanan insanları hayal kırıklığına uğratmazlar. Ailede ihanet etmezler. İşlerinde başarılı olurlar. Kendilerine güvenirler.
Bıraktıkları işlerden sonra kıymetini bilemedik derler. İnanılmak değerli vasıftır. En büyük sermayedir. İnanılması gereken kişiye de çamur atmak yakışık olmaz.