Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi, ÖSYM, Bakanlar Kurulu kararıyla baş harfleri aynı kalmak üzere açılımı “Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi” olarak değiştirildi. (20.12.2010)
Şaşırmadım. Yasal kılıfı hazırdı. Birkaç güne kadar Neo-ÖSYM’nin 5544 sayılı “Mesleki Yeterlilik Kurumu” yasasına tabi olduğu ve Çalışma Bakanlığına bağlı olduğu açıklanacaktır.
Açıklamayı yapan hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’e gazeteciler sormalıydı:
“2006 yılında çıkartılan 5544 sayılı MYK yasasının hükümleri mi yerine getiriliyor?”
Artık ÖSYM, fakülte çıkışlıların veya kurslardan sertifika alanların kendini ölçtürme yeridir, öğrencilerle ilgili bir kurum değildir. “Yerleştirme” sözcüğünün açılımında ise okula yerleştirme kavramı yoktur; artık özel üniversiteler isterse sınavsız öğrenci alacağı, isterse kendisi özel sınav yapacağı için, işte o özel sınavları yapan taşeron şirketlerin de bu ÖSYM’den izinli kurulacağı için… Neyse, kafanız biraz karıştı. Özetle, sınav piyasasının üst kurulu bu Neo-ÖSYM.
Şöyle diyelim, bizim ÖSYM “span”landı, adım adım piyasaya devrederek yok edildi. Önce sınavlar dinamitlendi, ardından hokus pokus… Kelime oyunuyla 5544 sayılı yasal kılıfa sokuldu.  
Bundan böyle kılıfına uygun kurulacak olan yerli ve yabancı sınav şirketlerinin bağlı olacağı merkez artık burasıdır. İngilizce yabancı dil kurslarıyla başlanan süreç devam ediyor.
Daha neler göreceksiniz. Basit bir örnek; bu hafta ana caddelerimize asılan “Wall Street” imzalı İngilizce dil kursu tanıtım afişlerinde “Ay ken speak İngilish” cümlesini okuyanlar yaşadıkları şokla birkaç saniye kendini afişin önünden ayıramıyorlar.
Bunun Türkçesi şudur; “Yeni açtığımız Amerikan dersanesinde sizin bildiğiniz İngilizceyi bu hale getireceğiz!”
Halkımıza hayırlı olsun efendim. Para vermeden öğrendiğiniz ananızın ak sütü Türkçe’nizi bozan afişleri seyredip geçtiniz, şimdi üstüne para verip öğrendiğiniz İngilizce’nizi de bozuyorlar, buna ne diyorsunuz? Sorumu anlamadınız bile değil mi?
Bu arada, Kürtçe dayatanlar boşuna çabalıyorlar, İngilizce çoktan tek dil oldu!
Ben size daha açık söyleyeyim. Doğru dürüst bir şey artık öğrenmeyeceksiniz ki, özel sınav şirketleri sizin yeterliliğinizi ölçerken defalarca sizden para sağabilsinler. Ne kaa ekmek o kaa köfte… Ne kaa hasta, o kaa para… Ne kaa aptal o kaa sınav…
Artık ne kitaplarda bilgi var, ne kurslarda... Çünkü sınav piyasası açıldı. Paralı sınav şirketlerini akredite eden piyasa üst kurulu MYK’ya bağlı bir Ölçüm Merkezi var. Şimdi yabancı şirketlerin ağzından sular akıyor, etekleri zil çalıyor.
Ey Türk halkı! Artık devletiniz sizi eğitmek yükünden kurtuldu! Çağdaş korsanların, pardon dünyanın bekçisi Amerikan sermaye sınıfının ve onlara hizmette mesihleri kadar kusur etmeyen Neo-İslam bir elitin güvenliğindesiniz! Onlar sizi bundan sonra iyi söğüşler, pardon iyi eğitir. Hayırlı olsun efendim.
Önce İngilizcenizi, bozup bozup bir daha ölçerler. Babanızın adını bile şaşırtacaklar size. Uzun kulaklı baba-oğul afişini gördünüz mü? Çocuk babasına soruyor, “Baba bizim kulaklarımız neden kocaman?” O afişle babanızın adı “uzun kulaklı …” imiş, öğreniyorsunuz. Soyunuzu onlar öğretiyorlar size ve siz o afişlere uzanıp indiremiyorsunuz bile.
Ey halkım! Yabancı sermayenin bu denli özgürlüğü, sizin esaretinizdir. Babanıza küfredilirken bile cevap veremezsiniz! (Yel değirmenine ok atan Don Kişot geldi aklınıza değil mi?)
Sırada babanızın cebindeki paraların götürülmesi var, tıpış tıpış yabancı sınav şirketlerine para ödeyeceksiniz. Çağdaş hırsızlık böyle artık, hırsıza parayı elinizle vereceksiniz. Yasasıyla, anayasasıyla, kurumlarıyla, her şeyiyle ahtapot gibi, doymak bilmez bir iştiha ile kanımızı emiyorlar.
 
Yiyin beyler yiyin, tıksırıncaya kadar yiyin…
Bu devran böyle gitmez. Daha önce de denediler, çarkları kırıldı!
 
Not:
Devlet üniversitelerine sınavsız öğrenci almaya başlandığını biliyor muydunuz? Bazı Güzel Sanatlar Fakültelerinde, her yaştan çocuğa ve her yaştan yetişkine seramik ve resim kursları verildiğini yerinde görmek isterseniz, atölyelerini ziyaret edebilirsiniz.