Balıkların hepsi de denize atılan oltalardan birine takılmada oldukça maharetliydi… Oltaya takılan balıkların çaresiz gözlerle bakışını seyreden ama hiçbir şey yapmayan Sinağrit Baba, nihayetinde ömrünü akıllı bir mahluka teslim etmeye karar vermişti. Ancak ikiyüzlülüğünü kendisine bile itiraf edemeyecek kadar “talihli” olan birinin oltasının ucuna takılmıştı Sinağrit Baba…
Bir kişinin aklı ile hiçbir şey halledilemezdi; oltaya ayrı ayrı takılan balıklar, o yakamoz yapan ipi hep beraber koparsalardı, işte o zaman hemcinslerine faydası olurdu. Ancak Sinağrit Baba, ipi koparmaya çalışmıyor, teker teker oltaya takılan balıkların gidişini, yalnızca seyrediyordu… Sinağrit Baba oltadaki yemi alıp yakalandıktan sonra, sandalda kendisini yakalayan adamı yakından gördü ve alnından okudu. Bu adam, her devirde talihi yaver gitmiş olan, toplumda cesur ve namuslu gibi görünen ama aslında korkak, namussuz ve ikiyüzlü olan, hayatı boyunca imtihana girmemiş biriydi…
Bu adam, 1954’te vefat eden Sait Faik ABASIYANIK’ın Sinağrit Baba öyküsünde anlattığı, günümüzde “her devrin adamı” olarak tanımlanan insan türüydü…
Çok zaman geçmedi aslında, mesela on yıllar, yüzyıllar geçmedi; Çetin Altan’ın Büyük Gözaltı’nı yazmasının ardından. Gerçekte gözaltının ne olduğu ve aslında bu toplumda mutluluğu arayanların büyük bir gözaltında olduğu gerçeğinin üzerinden... Ancak bu romanı yazanın çocuklarını da oltaya takıp götürdüler…
Eski çamlar bardak oldu… İktidarın oltasına bile isteye takıldılar; kimi eskinin azılı solcusu, kimi hatırı sayılır sanatçısı, yazarı idiler. Hayatlarını iktidara teslim ettiler, kendilerini bulundukları noktaya taşıyan çaresiz halkın bakışlarına aldırmadan… Tek adamın aklıyla hareket ettiler; akil adam oldular, ikinci cumhuriyetçi oldular, “yetmez ama evet”çi oldular, muktedirin sarayına koşup fotoğraf çektirdiler…
İktidarın desteği azalıyor ama karşısındaki muhalefet de parçalanmaya devam ediyor. Türkiye’yi 20 yıldır yöneten AKP iktidarı gerek karşısındaki siyasi gücü, gerekse devlet kurumlarını teker teker parçaladı ve etkisizleştirdi.
Geçtiğimiz günlerde ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU önemli bir açıklama yaparak partisine sızma girişimlerini doğruladı: “Kendi yol arkadaşlarıma dedim. 5'li çeteler, bazı sermayedarlar, varlıkçılar, çantacılar bu ülkenin ikinci 100 yılını dizayn etmeye kararlı. Ben ve arkadaşlarım da onlara karşı dimdik durmaya kararlıyız.”
Zaman iktidarın olduğu kadar, muhalefetin de aleyhine işliyor. İktidar, elindeki olanakları sonuna kadar kullanacak ve tek adam olarak bağırıp çağıran Tayyip ERDOĞAN, iktidarda kalmak üzere her yöntemi kullanmaktan geri durmayacaktır.
Saatlerinizin zembereği mi kırıldı? Geçen zamanı fark etmiyor musunuz? Anne-babalarımızın ömrünü çaldılar, bizim de ömrümüz ülkemizle ilgili duyduğumuz endişelerle geçiyor…
Siyasi sorumluluğu bulunan herkesin bir masa etrafında oturup, önce ortak bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemesi, ardından da farklı siyasi partilerde olsalar bile TBMM’ye daha güçlü girebilmek için ortak çalışma yapmaları gerekiyor.
Şayet önümüzdeki seçimlerde de bu iktidardan kurtulup güçlü bir şekilde parlamento oluşturulamazsa, ATATÜRK’ün kurup bizlere emanet ettiği laik Türkiye Cumhuriyeti yok oluşa doğru sürüklenebilir…
Bizler yaşadığımız sürece bu asla mümkün olmayacaktır; bu da böyle biline…