1970’li yılların ikinci yarısında idik. İl Genel Meclis toplantılarını izlemeyi bir gelenek haline getirmiştim. Kent merkezi dışında olup biteni genellikle bu toplantılarda yörenin üyelerinden öğrenme olanağı buluyorduk. Kısaca bol haberlerle toplantı sonunda gazeteye dönüyordum.
Alınan notları özel olarak yaptırdığım sarı yapraklı defterime tarihleri ile kaydediyor, zamanla geri dönüş yaparak unutup unutmadıklarımız var mı diye kontrol ediyordum. Olayları bir defterde masanın üzerinde bulundurmak elbette bir gazete çalışanı için büyük bir kolaylık olmaktadır. Bazen iki kelimeden oluşan haberleri genişleterek okuyucumuza sunabilme olanağı bulabiliyordum.
İl Genel Meclis toplantısının yapıldığı gün kış mevsimi döneminde olsa gerek caddelerde kar fırtınası ısıyı olanca gücü ile azaltmış, caddelerde dolaşım ancak araçlar içersinde yapılabiliyordu. Sizin anlayacağınız soğuk bir günümüzdü. Çorum’un gece ile gündüz arasında ki ısısı en azından 15 yada 20 derece farklı oluyordu. Konutlarından gece dışarı çıkmak zorunda kalanlar bu olayı rahatça algılayabiliyorlardı.
Vali başkanlığında yapılan İl Genel Meclisi toplantısında Osmancık ilçemizin meclis üyesi söz alarak ”Efendim ilçemizin Avlağı Köyünde meydana gelen teşhisi konulamayan bir hastalık nedeni ile iki gün içinde beş altı tane kız çocuğu hayatını kaybetti. Olay kaymakamlıkça da incelendi, ilçedeki sağlık kuruluşları yada kurumları bir teşhis koyamadılar. Bir gurbetçi Almanya’dan gezmeye geldiği köyünde duramadan geriye döndü. ”Olay üzerine toplantıdan izin alarak gazeteye geldim. O dönem bir ulusal gazetenin Çorum muhabirliğini yürütüyordum. Olayı anlattıktan sonra köye bir araç tutarak gitmem ve bilgi vermem istendi.
Günün öğlesi sonra olmasına karşın kar fırtınası olanca gücü ile cadde ve sokaklarda kendini hissettiriyordu. Meclis üyesinin anlattığına bakılırsa köy yolu biraz bakımsız. Yağmur, kar derken çamurlu bir köy yolu olsa gerek dedim.
Kırsal alana gidip gelebilecek bir Jeep aracı olup olmadığını araştırdım. Tanış bir sürücü ile birlikte yola koyulduk. Aracın kaloriferi yoktu. Bir gazocağı aracın orta yerinde yanıyor içersindeki soğuk havayı olduğunca kırıyordu.
Bir saatlik bir yolculuktan sonra Osmancık ilçesine vardık. Bir tanıdık bulmamız gerekecekti bizimle yolculuk edecek. Köyü ve yolu bilmiyorduk. Bildiğimiz tek şey vardı köyün adı.
Bize kılavuzluk yapacak kişiyi kısa zamanda bularak yolumuza devam ettik. Akşam karanlığı basmak üzere idi ki köye vardık. İlk gideceğimiz yer köy camii olmuştu. Köylüler akşam namazından çıkıyorlardı. Olanları onlardan öğrenmek istedim. Gece insanları sokak, sokak yada ev, ev arayamazdık. Zaman bizim için çok önemli idi. Çorum a geri dönecektik.
Olayı bir de köyün ihtiyarlarından öğrendik. Olay korkulacak boyutta. Ölenlerin hepsi kız çocuklarıydı. Hemen hepside okula gidiyorlardı
Camiden çıkan köylüler bizimle neden tokalaşamadıklarını açıkça belirttiler. Bir ihtiyar ellerini sıkma işleminden sonra bize kolonya tutmayı gerçekleştirdi. O saatte kolonya bulundurma, misafire zarar gelmesin şeklindeki düşün hepimizi olduğunca etkilemişti.
Gece saat 21.00 sıralarında Osmancık ilçense döndük. Bir telefonlu yer bularak İstanbul a haberi ulaştırdım. Bir süre ilçede dinlendikten sonra bize kılavuzluk yapan arkadaşı evine bıraktık Çorum’a döndük. Saat 23.00 sıralarıydı.
Olayla ilgilendiğimi bilen Vali Ertuğrul Süer’i aradım. Kendisine olayın doğruluğunu bildirdim. Sayın Süer, Valiliğin bir tane olan arazi aracını alarak sabah erken saatlerde Çorum Devlet Hastanesi ne giderek dahiliye. Hariciye uzmanlarını alarak anılan köyün yolunu tutar. Bize anlatılanlar valiye de anlatılınca önce köyde ki bakkallar dolaşılır. Ölümün bir zehirlenme olayı sonra gerçekleşmiş olmasının anlaşılmış olması bakkalları aramakla işe başlanır. Bir bakkalda “TÜTÜN İLACI” bulunur. Ölen çocukların annelerinin alıp almadıkları sorulur.Bakkal birer çay bardağı almışlardı denir.
“Okula giden kız çocuklarının başlarındaki sirkeyi yok etmek için tütün ilacını aldıkları banyo sonrasında saçlarına ilacı sürdükleri, bu sırada zehirlenmenin oluştuğu” anlaşılır.
Yerel gazetelerde birkaç gün konu ile ilgili haberler oluşturulduğunu, köylülerin bir akşam gelen gazetecinin olayla ilgili bilgileri alırken yarın buraya vali de diğer yetkililerde gelir demişti dediği gibi oldu derler.
Saygılarımla.
Alınan notları özel olarak yaptırdığım sarı yapraklı defterime tarihleri ile kaydediyor, zamanla geri dönüş yaparak unutup unutmadıklarımız var mı diye kontrol ediyordum. Olayları bir defterde masanın üzerinde bulundurmak elbette bir gazete çalışanı için büyük bir kolaylık olmaktadır. Bazen iki kelimeden oluşan haberleri genişleterek okuyucumuza sunabilme olanağı bulabiliyordum.
İl Genel Meclis toplantısının yapıldığı gün kış mevsimi döneminde olsa gerek caddelerde kar fırtınası ısıyı olanca gücü ile azaltmış, caddelerde dolaşım ancak araçlar içersinde yapılabiliyordu. Sizin anlayacağınız soğuk bir günümüzdü. Çorum’un gece ile gündüz arasında ki ısısı en azından 15 yada 20 derece farklı oluyordu. Konutlarından gece dışarı çıkmak zorunda kalanlar bu olayı rahatça algılayabiliyorlardı.
Vali başkanlığında yapılan İl Genel Meclisi toplantısında Osmancık ilçemizin meclis üyesi söz alarak ”Efendim ilçemizin Avlağı Köyünde meydana gelen teşhisi konulamayan bir hastalık nedeni ile iki gün içinde beş altı tane kız çocuğu hayatını kaybetti. Olay kaymakamlıkça da incelendi, ilçedeki sağlık kuruluşları yada kurumları bir teşhis koyamadılar. Bir gurbetçi Almanya’dan gezmeye geldiği köyünde duramadan geriye döndü. ”Olay üzerine toplantıdan izin alarak gazeteye geldim. O dönem bir ulusal gazetenin Çorum muhabirliğini yürütüyordum. Olayı anlattıktan sonra köye bir araç tutarak gitmem ve bilgi vermem istendi.
Günün öğlesi sonra olmasına karşın kar fırtınası olanca gücü ile cadde ve sokaklarda kendini hissettiriyordu. Meclis üyesinin anlattığına bakılırsa köy yolu biraz bakımsız. Yağmur, kar derken çamurlu bir köy yolu olsa gerek dedim.
Kırsal alana gidip gelebilecek bir Jeep aracı olup olmadığını araştırdım. Tanış bir sürücü ile birlikte yola koyulduk. Aracın kaloriferi yoktu. Bir gazocağı aracın orta yerinde yanıyor içersindeki soğuk havayı olduğunca kırıyordu.
Bir saatlik bir yolculuktan sonra Osmancık ilçesine vardık. Bir tanıdık bulmamız gerekecekti bizimle yolculuk edecek. Köyü ve yolu bilmiyorduk. Bildiğimiz tek şey vardı köyün adı.
Bize kılavuzluk yapacak kişiyi kısa zamanda bularak yolumuza devam ettik. Akşam karanlığı basmak üzere idi ki köye vardık. İlk gideceğimiz yer köy camii olmuştu. Köylüler akşam namazından çıkıyorlardı. Olanları onlardan öğrenmek istedim. Gece insanları sokak, sokak yada ev, ev arayamazdık. Zaman bizim için çok önemli idi. Çorum a geri dönecektik.
Olayı bir de köyün ihtiyarlarından öğrendik. Olay korkulacak boyutta. Ölenlerin hepsi kız çocuklarıydı. Hemen hepside okula gidiyorlardı
Camiden çıkan köylüler bizimle neden tokalaşamadıklarını açıkça belirttiler. Bir ihtiyar ellerini sıkma işleminden sonra bize kolonya tutmayı gerçekleştirdi. O saatte kolonya bulundurma, misafire zarar gelmesin şeklindeki düşün hepimizi olduğunca etkilemişti.
Gece saat 21.00 sıralarında Osmancık ilçense döndük. Bir telefonlu yer bularak İstanbul a haberi ulaştırdım. Bir süre ilçede dinlendikten sonra bize kılavuzluk yapan arkadaşı evine bıraktık Çorum’a döndük. Saat 23.00 sıralarıydı.
Olayla ilgilendiğimi bilen Vali Ertuğrul Süer’i aradım. Kendisine olayın doğruluğunu bildirdim. Sayın Süer, Valiliğin bir tane olan arazi aracını alarak sabah erken saatlerde Çorum Devlet Hastanesi ne giderek dahiliye. Hariciye uzmanlarını alarak anılan köyün yolunu tutar. Bize anlatılanlar valiye de anlatılınca önce köyde ki bakkallar dolaşılır. Ölümün bir zehirlenme olayı sonra gerçekleşmiş olmasının anlaşılmış olması bakkalları aramakla işe başlanır. Bir bakkalda “TÜTÜN İLACI” bulunur. Ölen çocukların annelerinin alıp almadıkları sorulur.Bakkal birer çay bardağı almışlardı denir.
“Okula giden kız çocuklarının başlarındaki sirkeyi yok etmek için tütün ilacını aldıkları banyo sonrasında saçlarına ilacı sürdükleri, bu sırada zehirlenmenin oluştuğu” anlaşılır.
Yerel gazetelerde birkaç gün konu ile ilgili haberler oluşturulduğunu, köylülerin bir akşam gelen gazetecinin olayla ilgili bilgileri alırken yarın buraya vali de diğer yetkililerde gelir demişti dediği gibi oldu derler.
Saygılarımla.