Yıllar önce bir arkadaşım anlatmıştı…
Abuzer Bey, Türkiye’de mühendislik lisans eğitimini bitirdikten sonra yüksek lisans ve doktorasını yapmak için yurt dışına gider…
Bir yandan da araştırma yapar, Türkiye’ye döndüğü zaman kendi projesini yapmak ve kendi şirketini kurmak için…
Araştırma ile aradan günler, haftalar, aylar geçerken bir dükkan gözüne çarpar ve araba aksamı için gerekli bir parçayı alır ve Türkiye’ye döner…
Bu parça üzerinde araştırma, geliştirme ve tasarım üzerine çalışmalar yapar. Türkiye’de arabası olan herkesin işine yarayacak, dikkatini çekecek bir aparat çalışması yapmış, sunum çantasını hazırlamış bir şekilde oto yedek parçası satan şirketlerin yolunu tutmuştur…
Onlarca şirket gezip sunum yaptıktan sonra nihayetinde, tasarladığı bu parçanın işlerine yarayabileceğini düşünen büyük bir şirket ile anlaşma yapar…
Aparat her şey dahil 25 kuruşa mal olmuştur ve aparatı anlaştığı şirkete 50 kuruşa satar…
Şirket ile on yıllık anlaşma yapar…
Şirket ile yapılan anlaşma gereği, Türkiye’de hiçbir firmaya bu aparatı satmayacak ve anlaşma yapmayacaktır. Eğer anlaşmayı bozan taraf olursa, 500 bin lira anlaşma bozma cezası ödeyecektir…
Aradan aylar geçmiş, tasarlamış olduğu aparatı peynir ekmek misali satılmaya başlamıştır…
Şirket sürekli sipariş verdiğinden Abuzer Bey de siparişlere yetişemez hale gelmiştir…
Abuzer Bey bir gün şirkete gider ve siparişlere yetişemediğini, gece gündüz çalıştığını, fakat yurt dışından otomatik makinalar alırsa çok daha fazla ve hızlı üretim olacağını söyler, bu makinaların pahalı olduğunu ve kendisinin de bu kadar parasının olmadığını sözlerine ekler…
Şirket “Hiç önemli değil, kaç lira gerekiyorsa muhasebeye git söyle, sana versinler, yurt dışından makinaları al, hızlı üretime bir an önce başla, bizim siparişleri yetiştir” der…
Abuzer Bey gerekli parayı muhasebeden alır ve yurt dışından makinaları getirtir, kendine de özel yeni bir ofis kurar ve yeni elemanlar alır. Artık, kendisi sadece ofisinde oturuyor, sadece elemanlar ve makinalar çalışıyordur. Bir yandan da siparişler hızla artmaya devam ediyordur…
Abuzer Bey’in keyfi yerindedir, sadece firma ile görüşmelere gidiyor ve toplantılara katılıyordur…
Ve kendisi adına yatırım yapmak için araştırmalar yapmaya başlar…
Bir arsa ile başlar, arkasından bir villa yaptırır…
Bir arsa ile başlar, arkasından bir villa yaptırır…
Arkasından bir çiftlik alır…
Arkasından büyük bir arsa alıp site işine girer…
Aradan yaklaşık iki yıl geçmiş, Abuzer Bey çok kazanmaya başlamıştır. Bankalardan istediği kadar kredi almış ve aylık taksitlerini de rahat rahat ödeyecek kadar para kazanır olmuştur…
Bu iki yılın sonunda, ellerinde çantalar ile, iyi giyimli 3 kişi gelir ve Abuzer Bey ile anlaşma yapmak ister…
Ve Abuzer Bey’e ürün başına 75 kuruş teklif ederler…
Abuzer Bey, mümkün olmadığını, şirketle 10 yıllık anlaşma yaptıklarını ve henüz daha iki yılın dolduğunu, anlaşmayı bozması halinde yaptırım olarak beş yüz bin lira ödemek zorunda kalacağını söyler…
Gelen kişiler sorun olmadığını, karşılıksız beş yüz bin lirayı karşı tarafa ödeyeceklerini ve ürünü 75 kuruştan alabileceklerini söylerler…
Abuzer Bey bu teklif karşısında fazla duramaz ve koşa koşa anlaşma yaptığı şirkete gider…
Ve şirketin patronuna “Abi 3 kişi, falanca şirketten geldi… Ve böyle böyle teklif verdiler.” der. Ürün başına 75 kuruş teklif ettiklerini söyler.
Şirket patronu da “Sorun değil, sen bize ürünü 75 kuruş üzerinden sat ve anlaşmamız devam etsin” der…
Abuzer Bey çok şaşırır ve çok mutlu olur…
Koşarak kendi ofisine döner, aylık gelecek parayı hesaplar. “Ohhh beee…” diyerek arkasına rahat rahat yaslanır ve kendisine tavşan kanı bir çay söyler, keyifle tadını çıkara çıkara çayını içer…
Ve artık Abuzer Bey’in beyninde şimşekler çakmış ve elinde çok büyük bir koz olduğunu fark etmiştir…
Ve çok hızlı bir şekilde bu sefer on arsa birden alır…
Ve on tane büyük sitenin inşaatına başlar…
Bankalar istediği kadar yeni krediyi Abuzer Bey’e çoktan vermiştir bile…
Aradan daha altı ay geçmeden Abuzer Bey koşa koşa şirketin yolunu tutar ve gelen giden olmadığı halde, şirketin patronuna “Abi geldiler” der…
Ve aparatın fiyatını 1 liraya çıkarır…
Üç ay sonra yine gider, “Abi geldiler” der, ürünün fiyatını 1.25 liraya çıkarır…
Kazanç yükseldikçe yatırımları artıran Abuzer Bey, artık, aylık olarak şirketin patronuna gider ve “Abi geldiler, abi geldiler” demeye başlar ve her gittiğinde 25 kuruş daha zam yapar…
Abuzer Bey, kısa sürede ürün apart fiyatını 4 liraya kadar yükseltir…
Bunu gören şirket patronu siparişleri aniden keser ve”Ürüne talep olmadığını” söyler…
Abuzer Bey, eleman ücretleri, ofis giderleri, banka kredileri ile baş başa kalmıştır. Borçlarını ödeyemez hale gelmekten korktuğu için eline çantasını alıp ürünü pazarlamak için kapı kapı dolaşır ve fakat nafile… Ürünün fiyatı çok yüksek ve daha evvel piyasada olan bir apart olduğu için kimse anlaşma tarafına yanaşmaz…
Aradan aylar geçmiştir… Abuzer Bey elindeki daire ve dükkanları ucuz yollu elinden çıkarma ve böylelikle banka borçlarını ödeme yoluna gider…
Bakar ki böyle gitmez, eski şirkete gidip ürünü 3 liradan verebileceğini söyler, fakat şirket kabul etmez, yurt dışından başka bir firma ile anlaştıklarını ve artık onunla çalışacaklarını öğrenir…
Abuzer Bey ne yapacağını şaşırır…
Artık şatafatlı yaşantısı ve başarısından eser kalmamış ve musluktan su gibi akan para tamamen kesilmiştir…
Derken, bir süre sonra, Abuzer Bey’e icralar gelmeye başlamış, bankalar kredileri kesmiş, tüm makinalarına, ofise ve gayri menkullerine haciz konmuştur…
Çekleri ödenemez hale gelir…
Abuzer Bey sıfırı tüketmiş, avukat parasını dahi ödeyemez hale gelmiştir…
Ve beklenen sona hızla ilerlemeye devam eder… Var gücüyle kurtulmaya çalışsa da…
O beklenen son hızla gelmiş, ödeyemediği borçları nedeniyle Abuzer Bey’e artık cezaevi yolu gözükmüştür…
Abuzer Bey tutuklanıp cezaevine girince mahkumlardan bazıları “Hoş geldin abi” der…
Abuzer Bey acı acı gülümser iş, abi geldilerden abi hoş geldine dönmüştür…
Çok hızla yükselişin çok hızla çöküşü olmuş, aç gözlülüğünün kurbanı olmuş ve bunu en acı şekilde öğrenmiştir…
3.5 sene hapishanede yattıktan sonra cezaevinden çıkar…
Ve icra avukatları bu süre zarfında boş durmaz, ne kadar gayri menkulü varsa hepsini icra yoluyla satar ve Abuzer Bey’in üzerine de yüklü miktarda borç bırakırlar…
Abuzer Bey ticarette tecrübesizliğinin, gençliğinin vermiş olduğu aç gözlülüğünün ve haketmediği halde fazla kâra göz dikmiş olmasının kurbanı olmuştur…
Ve en sonunda şunu anlar: “Çalıştığın şirketi yaşat ki, o da seni yaşatsın”…
İnsanları eline geçirmiş olduğun kozlar ile baskı altına alır ve bunları tehdit aracı olarak kullanırsan, belki belli bir süre işine çok yarar ve hızla yükselebilirsin, fakat bir süre sonra pat diye kendini büyük bir çıkmazın içinde bulabilirsin…
Herhangi bir meslekte deneyim, tecrübe ve liyakat sahibinin ayrıcalığı her zaman ortaya çıkar…
Deneyim, tecrübe ve liyakat yoksa, zamanda içinde iş, abi geldilerden abi hoş geldine döner…