Soğuk bir kış günüydü. Yaşlı amca ilçeye iki üç saat süren köyünden traktörün römorkunda yolculuk yaparak şehre geldi. Traktörün römorkunda çadır çekili olmadığı için üşümüştü. Biraz ısınmak ve bir bardak sıcak çay içmek için karşıdaki kahvaneye girdi. Havanın soğuk olması nedeniyle kahve tıklım tıklım doluydu. Boş iskembe (sandalye) yoktu. Kahveye girdikten sonra kapının önünde durup şöyle kahvenin içine doğru bir süre baktı. Ama kimsenin umurunda değildi. Herkes oyun oynamaya devam ediyordu. Denk gelecek ya, oğlu da o gün işe gitmemiş kahvanede oyun oynamaktaydı. Gayri ihtiyari başını kaldırınca kapı önünde kahvenin içini itina ile süzen babasını görünce kalkıp yanına gitti.
- Hayırdır baba, ne arıyorsun?
- Adam arıyorum oğul, adam arıyorum
- Baba her taraf adam dolu ya
- İnsan çok lakin adam yok oğul, adam yok diyerek girdiği kapıdan çekip gitti.
Aradan yıllar geçti. Baba rahmetli oldu. Babasına, kahve kapısında ‘’Ne arıyorsun baba?’’ diye soran evlat yaşlandı. Hanımı da rahmetli olduğundan oğlunun yanında kalmaya başladı. Yine bir kış günüydü. Evde otura otura canı sıkıldı. Elindeki bastonuna tutunarak köşe başındaki kahvaneye gitti. Kahvane yine tıklım tıklım doluydu. Herkes oyun oynuyordu. Dip masada oturan oğlu kafasını kaldırdığında kapı önünde asasına dayanmış içeriyi süzen babasını gördü. Hemen kalkıp yanına geldi.
- Hayırdır baba ne arıyorsun?
- Adam arıyorum oğul, adam arıyorum.
- Baba her taraf adam dolu ya
- İnsan çok lakin adam yok oğul adam yok. Rahmetli dedende aramıştı. Demek ki hala yok, diyerek çekip gitti.
Değerli dostlar,
Özellikle teknolojinin (internet) ilerlemesiyle kalabalıklar içinde yalnız yaşayan insanların sayısı azımsanmayacak kadar çoğaldı. Herkes kendi dünyası içerisinde kavrulup gidiyor. Çevremize, ikamet ettiğimiz apartmana, çarşı pazara baktığımızda veya bir kahvaneye girdiğimizde insan çoktur. Ama buna rağmen çoğu zaman –adam- aranır. Özellikle ihtiyarlığın gençliği olan 50’nden sonra masalar tek tek itina ile süzülür bazen de oturulacak masa bulunamayıp sessizce çekilip gidilir.
‘’Gezen görür, yaşayan ölür, eden bulur’’ sırrınca soğuk kış günü çay ocağının kapısını çalıp da ayakta kalmış bir yaşlıya sandalyesini veren gence ihtiyarlığında mutlaka bir sandalye verecek genç bulunur.
Ailesinde yaşanmış bu ibretlik olayı benimle paylaşan ve benim de sizlerle paylaşmama vesile olan dostuma teşekkür ediyorum.
Biri düzen kurar / Biri de gelip düzene konar / Sonra o da kalkar, bir başkası konar
TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nasihatin yer aldığı ‘’Mahirane Söylemler’’ kitabımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. 15 Ekim Cumartesi Günü Çorum Kitap Fuarında saat: 12.00-14.00 arası kitabımı imzalayacağım. Beklerim efendim.
*
Ne olur bırakma beni, yolun yarısında
Sonradan geleceklere güvenemem gayri
İçime atarım da dünyanın derdini çilesini
Oğluma-kızma halim şu, diyemem gayrı