Özata sülalemizin ulu çınarı, en büyük ve en güzel insanı sevgili emmioğlum Ali Özata Hakk’a yürüdü. Rahmetli amcam Bekir Sıtkı Özata ve yengem Sıdıka Özata’nın oğlu olan Ali abimin Zeliha Güven adlı bir de kız kardeşi var.

Yunus Emre ne güzel söylemiş;

Sular hep aktı geçti, / Kurudu vakti geçti,

Nice Şah, nice Sultan tahtı bıraktı geçti,

Dünya bir penceredir, / Her gelen baktı geçti.

Ali abim de ömrü kadar dünya penceresinden baktı, geçti ve göçtü.

“Ölüm Allah’a giden yolun tek kapısıdır.” diyerek teselli bulmaya çalışıyoruz.

1926 yılında doğan Ali abim, okuduğu Osmancık İnönü Zaferi İlk Okulu’nun 111 (1932-1937) numaralı meşhur bir öğrencisiymiş.

Ali abim, okuldaki bütün sınıf arkadaşlarını okul numaralarıyla hayatının son demlerine kadar ezberden sayabilecek kadar kuvvetli bir hafızaya sahipti.

Yaklaşık 29 ay süren vatani görevini Sarıkamış’ta (1948) yapmıştır. Bir süre Osmancık’ta baba mesleği olan fırıncılık yaptıktan sonra 1952 yılından itibaren pirinç ticareti yapmaya başlamıştır. Bir dönem sebze-meyve ticareti de yapmıştır.

İnişli çıkışlı ticaret hayatında geçimini çoğunlukla pirinç ticaretinden sağlarmıştır.

Ali abim ve rahmetli eşi Fadime yengemin Bekir, Faruk ve Güzide adlı üç çocuğu vardı. Faruk Özata 16 yaşında kanserden ölünce ailece perişan olmuştuk.

Çok içli ve hassas insanlar olan Ali abime ve rahmetli yengeme evlat acısı çok koymuştu. Yıllarca Faruk’un acısını unutamamışlardı.

Ali abimin rahmetli eşi Fadime yengeye ait bahçesinde yetiştirdiği bal kabakları lezzeti ve büyüklüğüyle Osmancık’ta ve Çorum’da nam salmış, birçok defa yerel basında haberlere konu olmuştur.

abim bahçesinde yetiştirdiği meyveleri bisikletinin heybesine doldurup “Ali Dayı” diye seslenenlere dağıttıktan sonra dükkanını açarmış.

abim, pazar günleri bahçesinde sevdiği, saydığı pek çok dostuna kendi eliyle pişirdiği saç tava ve pilav ikram eder ve onlarla muhabbeti çok severdi.

yıllarda bahçesinde beslediği 15-16 kedisine her gün kasaptan aldığı ciğerleri yedirir ve onları bir evlat gibi sever sayarmış.

Kendi halinde mütevazı, sessiz ve sakin bir insan olan Ali abim, bütün çarşı esnafının

sevgi ve saygısını kazanmış çok değerli bir insandı.

Cenazesine katılan sevgili dostum emekli Türkçe öğretmeni Yücel Boyacı, telefonda “Mehmet hocam, Ali abi çok sevilen ve sayılan bir insan olduğu için cenaze törenine çok yüksek bir katılım oldu. Allah rahmet eylesin” dedi. Sevgili Ali abimi sevgi, saygı ve rahmetle anıyor, bütün Özata sülalesine baş sağlığı diliyorum.

BAADDİN ESPRİLERİ

1—Liselilere evlenebilme izni geliyormuş. “Ödevini niye yapmadın kızım?” “Bebek uyumadı hocam.” “Yarın kocan okula gelsin!”

2—Erkeğin fazla para harcayarak elde ettiği kadınla, kadının fazla makyaj yaparak elde ettiği erkek aynı sezonun mallarıdır.

3—Lise bitsin rahatlarsın, Üniversite bitsin rahatlarsın, işe girdin mi rahatlarsın,

evlen rahatlarsın, emekli ol rahatlarsın… Eeee öldük!

4—Rahmetli üstadım Selim Atılgan’a arkadaşım dr. Selami Çakmak sormuş,

“Üstad sen neden zengin olamadın? Hep fakirlik çekiyorsun, oysa Allah’a daha yakın görünüyorsun” demiş, O da “Allah, Hz. Süleyman’da zenginliğini yaşadı, bende ise fakirliğini yaşıyor” demiş.

5—Cehennemde sıcaklık 90 derece. Hissedilen sıcaklık= Günaha göre!

6—Bir ilişkiyi kurtarmak için önce sabır, sonra zekâ, sonra bir kaşık tuz, 10 gram zencefil, bir tutam meyan kökü… Hâlâ okuyor musun? Sirke de koy sirke..

7—Dedeme sana mahalleden Suriyeli bir hatun alalım” dedim. “Acele etme hele, Ukrayna’da karışık” dedi.