Almaya da yaşayan bir Türk vatandaşı Alman biriyle dostluk kurar. Tabiri caizse birbirlerini kardeşleri gibi severler. Bir gün bulundukları şehirden başka şehre gezmeye giderken aracı kullanan Türk trafik kuralı ihlali yapar. Bunu gören Alman hemen telefona sarılır ve Polise ihbarda bulunur. Neyse az geçmeden ekipler çevirir ceza yazarlar. Türk çok kızar. Demek kardeş gibi gördüğüm Alman Gâvuru benim gerçek dostum değilmiş diye düşünürken bir de ne görsün yazılan trafik cezasını Alman ödemiştir. Yani gerçekten alman dosttur ama sosyal sorumluluk gereği yapılan trafik kuralı ihlaline de göz yummayacak kadar duyarlıdır. Akla ziyan değil mi efendim? Ama maalesef gerçekten yaşanmıştır. Darısı bizlere… Ama bizler maalesef, evladımız meyhaneden gelse zor da kalınca ‘’camiden geliyor’’ diyebilen bir haldeyiz.
ÇÖP BİDONLARI
Almanya da evler genelde müstakildir. Apartmanların bu kadar revaçta olmadığı dönemlerde bizler de bu şekilde idi. Hatta mesafe olarak dairelere göre mesafe daha çok iken komşuluklar daha samimi idi. Şimdi komşulara bir metre iki metre hatta arada bir tuğla olacak kadar yaklaştık ama komşuluktan, samimiyetten uzaklaştık. Bu ayrı bir makale konusudur. Gelelim asıl anlatmak istediğimiz konuya. Almanya da evlerin önünde 3 adet çöp bidonu vardır. Bunlar yemek, metal, plastik, kâğıt gibi artıkların konması içindir. Her bidona belirtildiği şekilde atık konmak zorundadır. Yoksa o çöp kesinlikle alınmaz. Başka bir ifade ile siz yemek artığının içerisine yanlışlıkla bir çay kaşığı attınız. Görevli geldiğinde onu gördü. O çöp bidonunu almaz ve hemen üzerine bir uyarı şeridi yapıştır. Dolaysıyla bidon boşaltılmayınca da çöp atacak yer bulamazsınız. Onun için o bidonu boşaltıp tek tek uğraşarak o çay kaşığını içinden almanız gerekmektedir. Çünkü ancak ondan sonra size hizmet verilir. Galiba benim gibi kafanız karıştı ama gerçek olan bu. Onun için olsa gerek Almanya’dan gelen küçük çocuklar bile bir hafta elindeki kâğıdı atacak özel alan ararlar. Sonra biz onları aha uçak yapalım da pencereden atalım misali alıştırırız.
TEMİZLİK GÖREVLİSİ
Almanya da sokakları süpürmek için temizlik görevlisi yoktur. Sadece dolan bidonları boşaltır. Eskiden ninelerimizin yaptığı gibi sabah erkenden kalkarlar evlerinin önlerini bir güzel süpürürler. Karda kışta tuzlarlar. Zaten Almanya da hayat sabah 06 ‘ da başlar. Arıların kovandan kaçtığı gibi iş hayatına koşarlar. Evinin önünü süpürmeyip kirli bırakan mı oldu, hemen belediye gelir temizlik aracıyla süpürür ve hizmet faturasını o vatandaşın kapısına yapıştırır. Yani öyle kurallara uymayıp da beleşten geçinmek yoktur. Galiba sizlerde benim gibi darısı bizlere diyenlerdensiniz.
İKİ KEÇİ YETER
Mehmet Bey Almanya da Mercedes fabrikasında işçi olarak çalışmaktadır. Almanya da işletmelerde işçi olsun mühendis olsun işletme lehine kim bir farklı öneri sunar ve kabul görürse ona özel olarak prim verilir. Dolaysıyla bunu bilen herkes kendi çapında yeni şeyler bulmak ve sunmak adına kafa yorar. Bunu bilen Mehmet Bey de bakar Fabrika bahçesindeki çimleri biçen işçi işini iki saatte yapıyor geriye kalan saatlerde yatıyor. Hemen fabrikanın işletme müdürüne gider ve ‘’Efendim çimleri biçen işçi iki saatte işlerini bitiriyor geri kalan zamanlarda yatıyor. Ben Türkiye de köyümde çok çobanlık yaptım. Onun yapacağı işi iki tane keçi koyalım o daha iyi yapar. Üstelik size de günlük içeceğiniz taze süt verir.’’ Der. Bu teklif kabul görür. Hemen iki keçi bahçeye salınır. Eee, bu arada Mehmet Bey de yaptığı buluştan dolayı primini alır.
Özetin Özeti : Kurallar topyekün uyulursa kuraldır. Yoksa… Merhum Akif’in Almanya ya gidince dediği gibi ‘’Onların işleri bizim dinimiz gibi sağlam, bizim işlerimiz ise onların dini gibi maalesef sakat’’
*
BAŞSAĞLIĞI: Önceki gün Almanya’da Hakkın rahmetine kavuşan teyze oğlumuz, büyüğümüz, dayımız Kemal Sekili ‘ye Allahtan rahmet, aile efradına sabrı cemil dilerim.