Çok zekiyiz hem de süper. İngiltere, Almanya, Japonya, Hollanda’dan daha çok zekiyiz. Lakin bu zekâ bizi korumuyor. Yine olanlar oluyor. Canlar, Canan’lar gidiyor. Gidenler gelmiyor. Çocuklar doğmadan öksüz yetim kalıyor. Eşler ‘doyamadım’ diye ağlıyor. Analar ağıt yakarken, babalar gözyaşlarını içine atıyor. Zaman geçiyor acı fatura tekraren yaşanıyor teh tüh diyerek millet olarak yakınıyoruz. Ama nafile iş işten geçmiş oluyor. Bizim fışkıran zekâ işe yaramıyor. Tabiri caizse her zaman düşmeye aday olduğumuz kuyuları kendi elimizle hazırlıyoruz.
Bu zekilik noktasındaki fikirlerime katılır mısınız katılmaz mısınız bilmiyorum ama millet olarak ne kadar zeki(!) olduğumuzu destekleyen birazcık örnekler sıralamak istiyorum siz değerli zeki dostlara. Çok zekiyiz çünkü;
• Emniyet kemerlerinin alarm vermemesi için -dünya da tek Türkiye’de var. Seminerlerde trafik dersi veriyoruz ama arabamızda susturucu aparat kullanıyoruz (geçmişte ders hocasının arabasına binince gördüm)- susturucu takacak kadar,
• Aracımızı muayene istasyonlarına götüreceğimiz zaman eksikliklerimizi tamamlamak için hemen arkadaşlarımızın arabasından yangın söndürme cihazı, ilkyardım çantası gibi basit ama ihtiyaç halinde can kurtarılmasına vesile olabilecek olan malzemeleri emanet alacak kadar,
• Girişi olup çıkışı olmayan yangın tahliye merdiveni montajı yapacak yapıldıktan sonra, ev sahipleri tarafından hırsızlar giremesin diye girişine kocaman kilit vurup, olmadı ara katlarda da yangın merdivenini balkonumuza katıp sonra da kolu komşuya övünecek kadar,
• Ruhsat aldıktan sonra yangın merdivenini söküp başka inşaatlara götürürken apartman sakinlerinden de ‘zaten görüntü kirliliği yapıyordu, gitsin’ deyip onay verebilecek (yaşandı) kadar,
• Apartmanlara veya resmi kurumların duvarına istendiği için yangın ihbar düğmesi koyup, nasıl olsa ‘izinsiz basan cezalandırılır’ yazıyor, kimse basamaz diye düşünüp elektrik tesisatına birkaç metrelik kabloyu bağlamaktan imtina edip tasarruf yaptığını düşünebilecek kadar,
• Olası yangınlara hazırlık için kurumların çatılarına yerleştirilen ve arıza yaptığında en kolay çözüm devre dışı bırakmaktır diyerek su depolarının vanalarını kapatacak kadar,
• Fiziksel olarak görünen yangın dolaplarının içerisine hortumu koymayacak kadar, olmadı konan hortumlarında yangın anında istenilen mesafeye ulaşmayacağını bildiği halde önemsemeyecek kadar,
• Denetimlerde sorulursa var diyebilmek için boş yangın söndürme cihazlarını yangın köşelerine asacak kadar,
• Yangın söndürme cihazlarının içerisine nasıl olsa kimse bilmez deyip, tebeşir tozu, mermer tozu, kireç kaymağı, ucuz deterjan, olmadı su dolduracak kadar,
• Yangın köşesinde eksik olan kazmanın, küreğin (şimdi bazı binalarda kalktı) yerine tahtadan kazma, kürek yapıp birde kırmızıya boyayıp asarak eksikliği tamamlayacak kadar,
• Milyaralar verip daire aldığı halde, apartmanların ortak alanlarına yangın söndürme cihazlarının alınmasına ‘bir şey olmaz, masraf yapmayalım’ diyebilecek kadar,
• Alkol muayenesi yapan trafik polislerini görünce alkollü sürücünün hemen başına takke koyup, teypteki ilahi kasetini son ayar açıp, görevlilere ‘Hacı emmi sen devam et, biz alkol kontrolü yapıyoruz’ dedirtecek kadar,
• Trafik kontrolünde evrakları eksik olan vatandaşın dörtlüyü yakıp, arka koltuktaki hanımını yatırıp üzerine battaniye örterek ‘doğuma yetiştiriyorum memur bey’ deyip polislere ‘geçmiş olsun, gecikme devam et’ dedirtecek kadar,
• Motosiklet kullanırken polis sorar diye kaskı direksiyona takıp, sorulunca ‘abi şimdi çıkarttım’ diyecek kadar,
• Hollanda’da Türklerinde çalıştığı süt fabrikasında patronun ‘üretimi % 20 nasıl artırabiliriz?’ herkes haftaya kadar araştırma yapıp, bir fikir sunsun önerisine ilk önce ‘efendim ben buldum, süte % 20 su katarsak hiçbir şey olmaz. Ben akşam evde denedim olmadı’ önerisini sunup, patronun aklını karıştıracak kadar,
• Okullara dağıtılan megafonları milli eğitim pil vermedi deyip, pilsiz tutacak kadar,
• Kâğıt üzerinde tatbikat yapıp, 1000 öğrenciyi 30 saniyede tahliye ettik diye sonuç raporu yazabilecek kadar,
• Uygulamada düzenlenmeyen ama kâğıt üzerinde yapılan seminerlerin belgesini görevde yükselme sınavlarına müracaatta ekleyecek kadar,
• Ölen annesinin maaşını çekebilmek için kara çarşafa bürünüp, eline bastonunu alıp bankadan para çekmeye çalışacak kadar,
• Anasından-babasından kalan maaşı kesilmeden alabilmek için eşiyle anlaşmalı boşanma yapabilecek kadar,
• İnşaatların dört köşesine ‘önce güvenlik’ yazıp, sonra da iskelede, çatıda Allah’a emanet işçi, usta çalıştıracak kadar,
• İnşaatlarda (resmi kurumlarda) planlarda olan yerle, uygulamada kullanılan yerleri (plandaki sınıfın uygulamada WC olması gibi) kafasına göre değiştirecek kadar,
• Binalarda ‘sığınağa gider levhası asıp’ kömürlüğe gidildiğini önemsemeyecek kadar,
• Apartman boşluklarında, mutfaklarda bulunan havalandırmaların soğuk gelmesin-fatura yükselmesin niyetiyle güzelce kapatacak kadar,
• Doğalgaz dairesindeki çalışmayan gaz alarm cihazını denetimlerde faal görünsün diye lambasını yeşile boyayacak kadar,
• Evlere arıza tamirine gittiğimizde iki dakika uğraşmak yerine bu çalışmaz deyip hemen yenisini aldırıp, kısa yoldan işimizi bitirip ücretini de tam alacak kadar,
• Cankurtaranların siren sesinden istifade etmek adına tıkanan trafikte servis yolunu (Avrupa da trafik tıkansa bile kimse servis yolunu kullanmaz, cankurtaran kullanır diye) kullanacak kadar,
• Aldığı krediyi farklı yerlerde kullanıp denetime gelindiğinde komşunun sığırlarını ahırına doldurup, durumu idare etmeye çalışacak kadar,
• Marketlerde raflarda görülen etiketle, kasada hesap görülürken okutulan etiketi farklı okutacak veya indirim! İndirim! Levhaları asıp, kasa da bindirim yapabilecek kadar,
• Camiye 100 dolar yardım etmek istiyorum, deyip sahte 1000 doların üzerini imamdan alacak kadar,
• Kredi kartının ‘olmadı şifresinizi tekrar girin’ diyerek aynı malzeme için bilinçli olarak iki defa kart çekimi yapabilecek kadar,
• Sıkışık trafikte uçağı kaçırmamak için taksi yerine özel ambulans kiralayıp öncelik hakkını kullanarak uçağa yetişecek kadar,
• 155 (şimdi 112) polis imdat numarasını arayıp, ‘polis amcası bu çocuk yaramazlık yapıyor bir azarlayıver’ diyerek çocuğunu susturacak kadar,
• İşini samimi yapana inşallah yan gelip yağcılık yapana maşallah deyip değerlendirecek kadar,
Biz millet olarak çok zekiyiz hem de çok,
Lakin buna rağmen iki yakamız bir araya gelmiyor, ölümler oluyor çok.
Zekâmızı hayra kullandığımız zaman inanın yeryüzünde emsalimiz yok.
*
TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nükteli nasihatin yer aldığı Mahirane Söylemler ve –hikâyeden şiire sızan- Susamak ve Depremle Yaşamak kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. Yukarıdaki telefondan iletişime geçerek, benden imzalı olarak temin edebilirsiniz.