Buharlı makinelerin keşfine paralel olarak Saniye Devriminin başlaması ile hemen hemen her iş kolunda makineleşme sayısı artmıştır.
Makineleşmenin artması ile kömür talebi artmış ve kömür maden ocaklarının sayısı da buna paralel olarak artmıştır. Sanayi devriminden sonra belirleyici bir role sahip olan kömür öne çıkmış ve 1855 yılında Newcastle kömür madeninde başta olmak üzere birçok kömür ocağında ciddi ölümlü kazalar olmuştur.
Avrupa'nın en kötü maden kazası, 10 Mart 1906'da 1099 madencinin ölümüne neden olan grizu patlaması ardından kömür tozu patlaması sonucu Kuzey Fransa'daki Courrieres madeninde meydana gelmiştir. Ardından, 14 Ekim 1913'te Birleşik Krallıkta, Senghenydd maden ocağı felaketi meydana geldi. 440 madencinin ölümüne yol açan metan gazı patlaması, Birleşik Krallıktaki en kötü maden kazasıdır. Diğer taraftan, Birleşik Krallıkta 1996-2011 yılları arasında kömür madenlerinde oluşan kazalarda toplam ölen madenci sayısı sadece 21 iken 2011 yılından bu yana ise hiçbir kaza meydana gelmemiştir. Madenlerde meydana gelen kazalarda yılda 1 kişinin altında bir kayıp sayısı ile kazaları önlemede İngiltere’yi son 25 yıldır en başarılı ülke haline getirmiştir.
ABD’de sanayileşme ile birlikte ilk olarak Massachusetts eyaletinde 1838 yılında çocuk işçiler ile ilgili yasa çıkarılmış ve ardından diğer eyaletler takip etmiştir. Fakat, madenlerde 12 yaşın altında çocuk çalıştırmak yasak olmasına rağmen 8 yaşlarına kadar İtalyan çocuk madencileri babalarına yardım etmeleri amacıyla çalıştırılmıştır. 1907 yılında West Virginia’da Monongah madeninin de kömür tozu patlamasında çoğu çocuk olan 367 kişi hayatını kaybetmiştir. O yıllarda yer altında grizu patlaması sonucu kazazedeleri kurtarmak için kullanılan gaz maskesini görebilmekteyiz. Bir hekim olan Alice Hamilton (1869-1970) önde gelen çalışmaları sayesinde 1920 yıllarından sonra ABD’nin iş sağlığı alanında gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır.
Aslında Dünya’da iş sağlığı ve güvenliğinin ciddi biçimde ele alınması ve yasal düzenlemelere gidilmesi, 19. yüzyıldan sonra artmıştır. Özellikle Birleşmiş Milletlere bağlı olarak çalışan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1919 yılında kurulmuş ve İSG ile ilgili normların oluşturulmasına ve sorunların çözümüne büyük katkılar sağlamıştır. 1919’da ABD’de endüstriyel hijyen diploması veren ilk okul açılmıştır. 1932 yılında üyesi olduğumuz ILO sayesinde bizim çalışanlarımız da önemli kazançlar elde etmiş olup, hâlen elde etmeye devam etmektedir.
Madencilik ağır fiziksel emek gerektiren bir uğraş olması sebebiyle Dünya genelinde tarihsel olarak madenlerde çalışanların çoğu erkekti ve hâlâ da öyledir. Bununla birlikte, çocuklar bir yandan daha ucuz işçi olmaları, diğer yandan da daha küçük vücut ölçüleri nedeniyle dar ve küçük tünellere daha iyi girebilmeleri nedeniyle madencilik faaliyetler için her zaman kullanılmıştır. Ayrıca, 19.y.y. ortalarına kadar yasaklanmadan önce Avrupa'da kadın madenciler çalıştırılırdı. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün 1935 tarihli bir anlaşmasının 2. maddesi şöyle diyordu: "Hangi yaşta olursa olsun hiçbir kadın, hiçbir madende yer altı işlerinde çalıştırılmayacaktır."
İş sağlığı ve güvenliği konusunda Dünya’daki bu tarihsel süreç bizde nasıl gelişti? Bizdeki durumu Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi olarak iki ayrı dönemde incelemek gerekir. Bir başka yazıda bizim İSG tarihimizden de bahsedeceğim.