Daha önceki üç yazımda Muğla-Akbelen’deki protesto konusunda enerji konusunda sizlere detaylı bilgi vermeye çalışmıştım.

Hatırlarsanız! Akbelen’deki Yeniköy-Kemerköy termik santraline kömür üretmek için orman alanlarının kesilmesi sebebiyle yerel köylü halkı ve çevre aktivistleri ağaçların kesilmesini protesto ve engelleme girişimlerinde bulunmuşlardı.

Çevre aktivistleri, enerjiyi kömürden değil de güneş ve rüzgâr gibi yenilebilir (yinelenebilir) enerji kaynaklarında elde edilmesini tercih ettiklerini ifade ediyorlar.

Aslında enerji kaynağı tercihi 3 temel göstergeye göre belirlenir.

1-Enerji kaynağının sürdürebilirliği veya devamlılığı birinci önceliktir. Eğer enerji kaynağı bize sürekli enerji sağlamazsa ona güvenemeyiz.

2-Enerji kaynağının ilk yatırım ve işletme giderleri açısından ucuz olmalıdır. Ucuz olmayan enerji kullanıcılıları için tercih sebebi olmayacaktır.

3-Enerji kaynağının hem kendisinin hem de üretim teknolojisinin yerli olması önemlidir. Enerjide dışa bağımlılık döviz rezervlerinin tükenmesine ve dolayısıyla da ülkenin fakirleşmesine neden olur.

Tüm Dünya’da bu üç faktöre göre enerji kaynakları tercih edilir.

Baştan söyleyeyim! Benim için enerji olmazsa olmaz. Dolayısıyla enerji nereden üretilirse üretilsin kabulümdür.

Lakin! Sürdürülebilirliği, ucuz oluşu ve yerli olması önceliğimdir. Sonrasında ise çevreye en az zarar verenidir.

Çünkü hangi enerji türünü tercih edersek edelim, bir şekilde çevreye geçici olarak da olsa zarar verecektir.

Çevre aktivistlerin tercihi olan yenilenebilir enerji kaynakları bu üç faktöre göre bizim ülkemiz için tercih edilebilir mi?

Ya da, Enerjiyi sadece Güneş veya Rüzgar’dan elde edebilir miyiz?

Hatta! Güneş ve Rüzgâr’dan elde edilen enerji gerçekten çevreci mi?

Bu soruların cevabını öncelikle yenilenebilir enerji türlerini tanıyarak başlayalım.

Ardından, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere Dünya enerji açsından yenilenebilir enerjiye ne kadar bel bağlıyor? Sorusuna cevap arayalım.

Son olarak ta, Yenilenebilir enerji gerçekten de çevreci mi? Sorusuna cevap arayacağız...

Enerji türlerini 2 grupta sınıflandırabiliriz. Bunlar;

A-Yenilenemez enerji kaynakları;

1-Fosil enerji kaynakları (Kömür, petrol ve doğalgaz)

2-Nükleer enerji kaynakları (Uranyum ve Toryum)

B-Yenilenebilir (yinelenebilir) enerji kaynakları;

1- Dalga ve Gel-git

2-Hidrojen

3-Güneş

4-Rüzgâr

5-Jeotermal

6-Biyokütle

7- Hidrolik (Barajlar)

Yenilenemez enerji kaynakları konusunu daha önce kömür başta olmak üzere biraz bahsetmiştim. Gerekirse petrol ve doğalgaz konusunu da ileriki yazımlarında detaylı bahsedebilirim.

Nükleer enerji konusunu ise daha sonra bahsetmeyi planlıyorum.

Bu yazımın konusu yenilenebilir enerji olduğu için bu konuya değineceğim.

O zaman yenilenebilir enerjileri türlerine göz atalım…

Gel-git ve Dalga enerjileri Dünya’da Amerika ve bazı kuzey Avrupa ülkelerinde butik olarak uygulanmaktadır. Fakat, Denizlerde ve Okyanuslarda Gel-git ve Dalga kuvvetlerini kontrol etmenin kolay olmaması nedeniyle türbinlerin güvenliğini sağlamak zordur. Ayrıca, Gel-git ve Dalgaların sürekliliğinin olmaması da enerji teminin devamlılığını sekteye uğratması nedeniyle Dünya’da yaygınlaşamamaktadır.

Dolayısıyla, Gel-git ve Dalga enerjilerinden detaylı bahsetmeye gerek duymuyorum.

Hidrojen Enerjisi konusu ise ayrı bir meseledir.

Aslında Hidrojen enerjisi diye bir enerji türü yoktur. Çünkü Hidrojen bir temel enerji kaynağı değildir.

Hidrojen öncelikte temin edilmesi gereken bir element veya kaynaktır.

Hidrojen elde etmenin birçok yolu olsa da, en kolayı suyun elektrolizi sonrasında elde edilmesidir.

He ne kadar en kolay yolun suyun elektrolizi ile hidrojen elde edildiğini belirtsem de, Pek te kolay bir yöntem değildir.

Suyu elektroliz etmek çok büyük bir enerjiye ihtiyaç duyar ve bu nedenle pahalıdır. Dolayısıyla, üreteceğimiz enerjinin çoğu hidrojeni elde etmek için harcanacağı için verim düşük olacaktır.

Ayrıca, hidrojeni ürettikten sonra patlama tehlikelisi yarattığından dolayı depolamak kolay değildir. Zaten esas sorunda buradan kaynaklanmaktadır.

Hidrojen enerjisi önümüzdeki 100-200 yıl boyunca teknolojinin gelişmesi ile enerji maliyetlerin düşmesi ve hidrojenin güvenli depolama yöntemlerinin gelişmesine bağlı olarak belki gelecekte düşünülebilir.

Bu nedenle hidrojen enerjisi konusunu da detaylandırmaya şimdilik gerek duymuyorum. (devam edecek)