Harabi, 1853 yılında İstanbul’da doğmuş ömrünü İstanbul ve Rumeli’de geçirmiştir.

Asıl adı Ahmet Edip’tir. 26 kıtadan oluşan Harabi’nin Vahdetnâmesi şimdiye kadar okuduğum binlerce mizahi şiirlerin en muhteşemidir.

Her satırında müthiş bir hikmet ve felsefe vardır.

Vahdetnâme; yani Vahdet-i Vucut felsefesi varlığın birliğini ifade eder. Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancı ve düşünce sisteminde Tanrı’nın / hakk’ın her şeyi kendi varlığından, ışığından, nurundan var ettiğine, varlığın yoktan var olmadığına ve yok da edilemediğine inanılmaktadır.

Her varlıkta Hakk’ın nişanını görmeye Vahdet-i Vucut, yine Hakk’ın varlığının, cevherinin Adem’de tecelli etmesine de Vahdet-i Mevcut denir.

Harabi’nin tasavvufa yönelmesinde; Yunus’un sevgi ve birlik duygusu, Nesimi’nin sertliği, Kaygusuz Abdal’ın taşlaması, Pir Sultan’ın Cesareti etkili olmuştur.
Varoluşun başlamasından peygamberlerin hayatına dek tasavvufi felsefe eşliğinde bütün insanlık ve evren tarihi “Vahdetname”de oldukça kısa ve yoğun bir biçimde mizahi bir dille anlatılır.

Harabi, çok sevdiğim aşağıdaki dörtlüğünde Vahdetnâmenin sırlarını afişe eder.

Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır,

Doğan, ölen, yapan, bozan hep Hakk’tır.

Her nereye baksak Hakk’ı mutlaktır,

Ahvâli vahdeti beyan eyledik. (Harabi)

VAHDETNÂME

Daha Allah ile cihan yok iken / Biz ani var edip ilan eyledik

Hakk'a hiçbir layık mekân yok iken / Hanemize aldık mihman eyledik

Kendisinin ismi henüz yok idi / İsmi şöyle dursun cismi yok idi

Hiçbir kıyafeti resmi yok idi / Şekil verip tıpkı insan eyledik

Aşikar olunca zat ü sıfatı / Kûn dedik var ettik bu semavâtı

Birlikte yarattık hep kâinatı / Nam ü nişanını cihan eyledik

Yerleri gökleri yaptık yedi kat / Altı günde tamam oldu kainât

Yarattık içinde bunca mahlûkat / Erzakını verdik ihsan eyledik

Bir cehennem kazdık gayetle derin / Laf ateşi ile eyledik tezyin

Kildan gayet ince kılıçtan keskin / Üstüne bir köprü mizan eyledik

Gerçi Kün emriyle var oldu cihan / Arş-i Kürsü gezdik durduk bir zaman

Boş kalmasın diye bu kevnü mekan / Ademin halkını ferman eyledik

İrfan olan bilir sırrı müphemi / İzhar etmek için ism-i azami

Çamurdan yoğurduk yaptık Adem’i / Ruhumuzdan bir ruh revan eyledik

Adem ile Havva’dan geldi çok insan / Nebiler Veliler oldu mümayan

Yüz bin kere doldu boşaldı cihan / Nuh Naciyullah'a tufan eyledik

Bir mescide soktuk Meryem anayı / Pedersiz doğurttuk orda İsa'yı

Bir Ağaç içinde Zekeriya'yı / Biçtirip kanına rızan eyledik

Bu sözleri sanma he insan anlar / Kuş dilidir bunu Süleyman anlar

Bu sırrı müphemi ârifan anlar / Çünkü cahillerden pinhan eyledik…

BAADDİN ESPRİLERİ

1—Kadınların zekâsını hafife almayın. Tanrı bile İsa’yı kendi oğlu sanıyor.

2—Almanya bayram için ülkelerine giden 500 Suriye’li mülteciyi sınır dışı etmiş.

Gerekçe de, “Bir mülteci ülkesine dönebiliyorsa o mülteci değildir.

3—Artık güzel ülkemizde etnik kargaşa yaşanıyor. Taksim’de Suriye’li dilencinin parasını çalan İran’lıyı döven Irak’lıları kovalayan Afgan’lıları Pakistan’lılar ayırmış.

4—Ülkemize gelen Afgan’lılar sığınmacı veya mülteci değil. Kadın yok, çocuk yok, yaşlı yok, hepsi eli silah tutan gençler. Bunun bir başka plan olduğu çok açık.

5—Ormanlarımızı yakan insan kılığındaki mahlukları lanetliyorum.

30 Temmuz 2021 / Mehmet Özata