Asıl başarı, kazanılan başarıyı şanlı tarihimiz ve ecdadımız ile pekiştirmeyi bilmektir.
Yazıma başlamadan önce;
Ebrar Karakurt dışında, A millî kadın voleybol takımımızın tüm oyuncularını başarılarından dolayı kutluyorum.
Sizlerle gurur duyuyoruz kızlar…
BİRAZ GERİYE GİDELİM…
“Bilelim ki, millî benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar.”
-Gazi Mustafa Kemal Atatürk-
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe damgasını vuran bu sözünü hatırlatma zorunluluğu hissettim.
Olay herkes tarafından malum:
A millî kadın voleybol takımımız, Avrupa Şampiyonasında İtalya’yı mağlup ederek finale yükseliyor. Nefesler tutuluyor…
HAYIRSIZ EVLAT BAŞARILI OLSA ANNE BABAYA FAYDASI VAR MI?
Gerek kendi ailemizin içinden, gerek akrabalarımızdan, gerekse çevremizden, eş dosttan çoğu zaman duyar veya şahit oluruz:
Çok başarılı olmuş amma velakin hayırsız bir evlat, anne ve babasını hor ve hakir gördüğünden onları küçümser ve kendi aklınca ilk fırsatta küçük düşürmeye çalışır…
Eline her fırsat geçtiğinde ise içindeki kin ve nefreti anne babasına kusar ve çeşitli hakaretler eder...
Şimdi sorarım sizlere; böyle bir evladı hangi anne baba ister?
Ya da böyle hayırsız bir evlat başarılı olsaaaa o anne baba için ne yazar?
Her şeyden önce kendi ailesini küçük düşürmeye çalışan birinden başkasına hayır gelir mi?
İşte özellikle yurt dışında yerli ve millî bir duruş sergileyebilmek aynen böyledir.
Yoksa, hayırsız evlat misali, başarısından gurur duymayı bırakın, çoğu insanın gözünde mide bulandırıcı durumuna dahi düşebilir insan...
BEN SANA “KAYMAKAM OLAMAZSIN” DEMEDİM, “ADAM OLMAZSIN” DEDİM.
Vakti zamanında bir adam, oğlundan çok çekermiş. Oğlu, adamı canından öyle bezdirmiş ki, babası en sonunda oğluna “Senden adam olmaz” demiş.
Oğlu da bunun üzerine okumuş ve bir ilçeye kaymakam olmuş.
Kaymakam bir gün, babasını getirmeleri için çalışanlarından bazılarını odasına çağırmış ve “Filanca köyde, filanca evde bir adam var. O adamı buraya getirin” diye emir vermiş.
Babasını getirmişler. Kaymakam, babasının karşısına geçmiş ve “Yaa, baba.
Sen bana adam olamazsın dedin ama bak, okudum, kaymakam oldum” demiş.
Babası da bulunduğu konumdan hiç rahatsızlık duymadan koltuğunda oturan oğluna şöyle demiş:
“Oğlum, ben sana kaymakam olamazsın demedim ki, adam olamazsın dedim.
Bak hala adam olamamışsın. Adam olsaydın babanı ayağına çağırtmaz, kendin gelirdin.”
ABDÜLHAMİD TAKMA ADIYLA VEYA KENDİ İSMİ İLE BİRİ, EBRAR KARAKURT'A TWEET ATIYOR
Ebrar Karakurt da “Boş yapma Abdülhamid” diye pankartlı paylaşımıyla yanıt veriyor...
PEKİ O TWEET SAHİBİ, BAŞKA BİR LİDER VEYA ÖNDERİN İSMİNİ YAZMIŞ OLSAYDI?
Ebrar Karakurt yine “Boş yapma” falan diyerek o liderin veya önderin adını o pankarta yazmaya cesaret edebilecek miydi?
Şimdi efendim, kalkmışlar bir de “O aslında Abdülhamid Han'a demedi”...
Eeee kime dedi?
Falan filan tweet atana dedi…
Bu nasıl çarpık bir zihniyet?
Bu nasıl bir bakış açısı?
Ya yarın öbür gün başka bir kişi, falan önder veya liderin adını profil ismi yapıp tweet atmaya kalkarsa ve diğer kişi de “Boş yapma falan filan” diye yazarsa ne olacak?
O zaman, şimdi destek çıkanlar ne yapacaklar?
Böyle bir bakış açısı olabilir mi?
Böyle bir yol, kabul edilebilir bir yol mu?
YA O TWEET OYUNU TAMAMEN ÖNCEDEN KURGULANMIŞSA?
Şahsen bu olayın ilk başından beri önceden kurgulanması üzerinde bende derin şüpheler oluşmadı değil...
Neden diye sorarsanız...
Tweet atan kişiye Tweet atarak cevap vermiş zaten Ebrar Karakurt.
Tam maç sonrası, final maçı arefesinde o pankartı açmak ve tüm dünyaya göstermek de neyin nesi?
İşte bu yüzden bu Tweet oyununun daha önceden kurgulanmış olma olasılığı bende ağır basıyor…
MADEM İTALYA’YI YENDİNİZ...
“Boş yapma Umberto” yazsaydınız yaaa…
Öyle yaaa, sizin rakipleriniz Osmanlı İmparatorluğu mu, yoksa İtalya mı?
EBRAR KARAKURT; SEN O BOŞ YAPMA ABDÜLHAMİD PANKARTINI HEP AÇ, İTALYANLAR SANA EMİN OL HER GÜN, HER SAAT YENİLİRLER...
Avrupa'da önemli bir takıma karşı voleybol maçı kazanıp böyle bir pankart açmak akıl tutulması değilse düpedüz cennet mekan, padişahlar padişahı, sultanlar sultanı, hakanlar hakanı II. Abdülhamid Han'a ciddi bir kin ve nefret kusmaktan öteee gitmez...
Eğer akıl tutulması yaşamışsa Ebrar Karakurt veya hiç ihtimal vermiyorum ama gerçekten yanlış anlaşılmışsa...
Basının karşısına geçip aziz Türk milletinden özür dilemeli, bu hatasından dolayı pişman olduğunu içtenlikle ve samimiyetle dile getirmelidir.
O PANKART OLAYINDAN SONRA İTALYANLAR MAÇI KAYBETTİKLERİNE EMİNİM SEVİNMİŞLERDİR...
Çünkü şahsen, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir öğretmeni ve aynı zamanda da bir gazeteci ve köşe yazarı olarak ben o pankart olayından sonra maçı kazandık diye sevinebilmek şöyle dursun, boğazıma düğümlenip kalan derin bir üzüntü yaşadım...
Eee ben şanlı ecdadımızın bir torunu olarak böyle derin bir üzüntü yaşarken Osmanlı İmparatorluğu’nun ezeli ve ebedi düşmanlarına da ancak sevinmek kalır...
İmparatorluğun en zor ve meşakkatli döneminde padişahlık yapmış ve 33 sene boyunca Avrupa ve Rusya ile büyük mücadeleler vermiş, binbir türlü akıl almaz oyun ve planı zekası ile bozmayı başarmış cennet mekan II. Abdülhamid Han için bir kez daha Allah’tan (C.C.) rahmet diliyor, mekanının cennet olmasını Yüce Rabbim’den niyaz ediyorum.
DOKTORA ALANIMDA TÜRKİYE'DE TEK, DÜNYADA DÖRT KİŞİDEN BİRİ OLARAK ŞUNU SÖYLEMEK İSTİYORUM
Gerçek başarı; millî ve yerli duruş ile pekiştirilerek taçlandırılır. Bir sinsi oyunun boş figüranlığını yaparak değil…
O yüzden, boş yapan Ebrar Karakurt'a şunu belirtmek istiyorum:
II. Abdülhamid Han bizim başımızın her zaman tacı olacaktır!
Yazımı, millî şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’un bir şiirinden kısa bir alıntı yaparak bitirmek istiyorum:
ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM!
“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!
Boğamasam da hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam.
Hele hak namına, haksızlığa ölsem tapamam.
…
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
…
Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!”
…