İşin içine gücün girdiği yerlerde şark Müslümanı otomatikman güçten yana tavır alır. Kendisinin eline güç geçtiğinde de o gücü, o güç nispetinde kendine tanrılık yakıştırarak kullanıyor.
Karşısındaki sapık, kafir, cehennemlik ilan etmesi buradan kaynaklanıyor. Kendisini de cennetlik, kurtulmuş, arınmış, pirü pak görüyor. Bir kadının şortu kendini ilgilendirir.
Onun kıyafetinden sana ne, niye bu kadar her yeri dizayn etme meraklısısın?
Neden böyle içinde bir Hitler gezdiriyorsun. Herkesi kendinize benzettiğinizde dünya şu andaki coğrafyanız gibi olacak, pislik götürecek. Kendinizi melekleştirmişsiniz, tanrılaştırmışsınız, sizden olmayanı da şeytanlaştırmışsınız.
Kalenizi örmüşsünüz, duvarlarını dışarıya kapatmışsınız, kalenin içini cennet, dışını cehennem ilan etmişsiniz, kaleye bir komutan atamışsınız, tanrı yetkisi vermişsiniz, siz de evinizin tanrısı ilan etmişsiniz kendinizi. Çocuğunuz sizin köleniz, sizin malınız, siz kale komutanın malı, kalenin sınırları cennetin sınırları, onun dışındaki yerler, cehennem. Orman görmemişsiniz, ırmak görmemişsiniz, göl görmemişsiniz, başka ülke görmemişsiniz, başka kuş görmemişsiniz, bir başka hukuk görmemişsiniz, başka yerde yaşamamışsınız, daha müreffeh ülkeler görmemişsiniz, huzur dolu şehirler görmemişsiniz,
(Nasuh Bektaş)
ŞİİR İLÂHİ BESTEDİR.
GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN,
Ne doğan güne hükmüm geçer, / Ne halden anlayan bulunur,
Ahh.. aklımdan ölümüm geçer / Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur,
Ve gönül Tanrı’sına der ki, / “Pervam yok verdiğin elemden,
Her mihnet kabulüm, yeter ki, / Gün eksilmesin penceremden.”
(Cahit Sıtkı Tarancı)
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum; / Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; / Anlatamıyorum. (Orhan Veli Kanık)
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden…(Yahya Kemal Beyatlı)
BUGÜN PAZAR
Bugün pazar. / Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak / Bu kadar mavi / Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum, / Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara, / Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben…Bahtiyarım…” (Nazım Hikmet Ran)
ŞİİRE ÖVGÜ
Şiir, Tanrı dilidir, ibadettir insana, / Şiir, sevgi selidir, saadettir insana,
İlâhi bestedir şiir, insan makamında / Şiir, aşktır, sevgidir, zarafettir insana…
Özata) 23 Aralık 2022 / Mehmet Özata