2016 yılında liyakatim, kariyerim ve tecrübem sayesinde Balıkesir İl Milli Eğitim Müdürlüğü teklifi aldığımda, annemin kanser hastası olması ve onunla bizzat ilgilenmek istediğim için bu çok onurlandığım, önemli görevi kabul edemedim, düşünmem için süre verildi, ısrar edildi… Yine “bu önemli görev için maalesef şartlar uygun değil” diyerek kabul etmedim…
Yıl olmuş 2022… Makamda gözüm varmış ve yetersizmişim…“Üniversiteye git, seni istemiyoruz” diyerek 10 yıldır emek vermiş olduğum kurumuma (Bilsem’e) müdür yardımcısı dahi olamıyorum…
Her taraf ayak oyunu ve köy kurnazları ile dolmuş sanki…
En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim:
Sizin ahbap çavuş ilişkilerinizden sıra bize gelirse, gözüm olduğu için değil, 20 yıllık matematik öğretmeni ve liyakat sahibi, Dr. Meryem ÇILDIR olduğum için, yüzümün akı ile sınavını kazandığım makama teşrif etmek isterdim…
Kişisel şartlarım uygun olduğu için MEB’de yönetici olmaya karar verip girmiş olduğum MEB’de yöneticilik sınavını kazandığım belli olur olmaz, çok ilginçtir, birileri canhıraş, şiddetli bir biçimde sicilime saldırmaya başladı. Zaten bir süredir sistemli bir şekilde mobbinge maruz kalıyordum. Sicilime doğrudan saldırılması ise sandığımdan farklı bir kulvara geçtiğimi gösterdi bana…
Hayırdır, benim yönetici olmamdan neden bu kadar rahatsız oldunuz?
Sizin rahatınızı kaçırmamın sebebi nedir?
Yoksa sizden icazet almam mı gerekiyordu?
Makamlar devletin makamı ve liyakat sahibi kimse hak, hukuk, adalet kimi gerektiyorsa, o oturur makama…
Kimse kusura bakmasın, benim öyle icazet alma gibi saçma sapan, abuk sabuk işlere hiç kafam basmadı ve basmayacak da…
Hakkım ile, kariyerim ile, bileğimin hakkı ile, liyakatim ve tecrübem ile, yeterliliğim ile, makamı başım dik şekilde kazanırım…
Yetersiz, beceriksiz kişiler gider icazet alır, torpil arar, iltimaslı olur, hak yer…
O tür ayak oyunlarına hayatımın hiçbir döneminde, hiç ihtiyaç duymadım…
Duymayacağım da…
Çünkü başarı, kariyer, liyakat, tecrübe çalışarak kazanılır, emek vererek, alın teri ile…
Varsın arkam olmasın, ne çıkar…
Arkam olsa sizlere böyle galebe çalabilir miydim? Birileri vakti gelip yularımdan çektiğinde dururdum mecburen, tüm o arkasına güvenenler gibi…
Varsın arkam olmasın, kendi hakkımı, hukukumu kendim savunuyorum ya, size galebe çalıyorum ya, o yeter bana…
Siz beni susturmaya, bastırmaya çalıştınız, ama öyle olmadı, olmayacak da… Ben hür bir kalemim. Öyle de kalacağım!
Kimse bana “Arkanda kim var?” diye bundan sonra sormasın…
Soran olursa da, hakkında suç duyurusunda bulunacağım…
Çünkü; bıktım bu rezil sorudan, bu soruyu asla duymak istemiyorum…
Allah (C.C.) bana zeka vermiş, akıl vermiş, güç kuvvet vermiş, hak hukuk bilme kudreti vermiş, adalet duygusu vermiş, daha ne versin hakkımı savunmak için? Bana Allah (C.C.) yeter…
Ben öyle başkaları gibi “Gel seni müdür yardımcısı yapalım, sen gel, seni şunu bunu yapalım” denmesi ile bir yere giden biri hiç olmadım…
Hakkımla kazanırsam, tabi ki başım dik şekilde, hakkım olan makamı isterim…
Bakalım asıl kimin makamda gözü varmış örnekleyelim:
Bir öğretmenin aslolan görevi öğretmenliktir…
Sadece 3-5 yıl öğretmenlik yapıp sonra ışık hızıyla, ahbap çavuş ilişkileri içinde müdür yardımcısı, müdür, ilçe şube, ilçe müdürü, il şube müdürü olursan…
20 yıldır (bunun son 11 yılı doktora yaptığım halde) öğretmenlik yaptım… Liyakat ve akademik kariyeri teraziye hiç koymuyorum bile…
Onu teraziye koyarsam, o zaman diğer kefe tamamen çöküyor.
O yüzden karşı tarafı çok çökertmeden devam edelim…
20 yıl içinde yetiştirmiş olduğum öğrenciler devletin önemli makamlarında… Her öğretmenler gününde yüzlerce mektup alırım, şimdi iş biraz maille döndü, o ayrı mesele, sağ olsunlar hepsi…
Aslında benim için en büyük makam, velilerimden aldığım samimi dönütler ve öğrencilerimin iltifatları… Malum “Marifet, iltifata tabiidir”… gerisi teferruattır…
Kanada’da matematik alanında en iyi üniversitede görev yapan, dünyada pür matematik üzerine en iyi ilk 3’te yer alan profesöründen birlikte yüz yüze çalışma yapmak üzere davet mektupları aldım…
Öğrenciliğimden beri geceleri ders çalıştığım için hep ışığımın yandığını söyleyen komşularım ve daha 13-14 yaşlarından beri itinayla donatmaya çalıştığım bilgi hazinemin değerini Âlim bilecek haliyle, kim bilecek? Bazı 4 yıllık lisans mezunlarının bilecek hali yok…
Lisans mezunlarını küçümsemiyorum, bilakis; bazıları beni küçümsemeye kalkıyor ya, sözüm onlara…
Benim ek derslerimi alan onlar…
Proje öğrencilerimi elimden alan onlar….
Sağlık kuruluna sevk eden onlar…
“Makamda gözün mü var?” diyen onlar…
“Üniversitesiye git” diye MEB’den kovan onlar…
Yönetici olmak istiyorum diye sicilime saldıran onlar…
Banka promosyonundan zarar ettiren onlar…
Şimdi söyleyin bakalım kim kimi küçümsemeye çalışıyor? Kim kibirli?
Bir eğitimcinin akademik anlamda daha iyi eğitim almış ve kendini daha üst noktaya taşımış olmasına saygı duymasını beklerim…
Boş ve anlamsız şekilde taşlaması benim için bir anlam ifade etmiyor, baştan söyleyeyim…
Dönelim, makamda kimin gözü var?
3-5 yıl öğretmenlik yapıp geri kalan 15-20 yıl müdürlük yapanların mı makamda gözü var?
Yoksa 20 yıl öğretmenlik yapıp sayısız üst düzey makamı “Şartlar uygun değil” diye kabul etmeyen Dr. Meryem ÇILDIR’ın mı makamda gözü var?
Başkaları olsa atlaya zıplaya, adeta ışınlanarak giderdi, teklifin daha bitmesini beklemeden, makama cuppp oturmak için zıplardı…
Peki neden yönetici olmaya karar verdim?
Çünkü;
Öğretmenler arasında ayrımcılık yapılıyor…
Öğrencilerimle veya Kurumumda TÜBİTAK projesi çalışmam engelleniyor…
Proje öğrencilerim elimden alınıyor…
Sınıf ihtiyaç listem karşılanmıyor 10 yıldır…
Çalıştay ve Bakanlık çalışmalarım birilerinin gözüne batıyor…
Adeta lokmalarım sayılır gibi sayılıyor…Birilerine tüm imkanlar serilirken, “Sen bunları düşünme” denirken…
Aylıkla ödüllendirmem sümen altı ediliyor.. Bin kere söylememize rağmen, daha yeni, bu sene aldık aylıkla ödüllendirmeyi, aradan yıllar geçti…
Lâkin hala ek derslerim
ayak oyunları ile engelleniyor…
Neden yöneticilik?
Sorunları ve sorunların kaynağını iyi bildiğim için,
Çözümlerin gözümüzün önündeyken nasıl görünmez hale getirildiğini bildiğim için yönetici olmaya karar verdim…
10 yıldır Bilsem’de hem öğrencilerimizi tanırım, hem velilerimizin profilini tanırım. Bakanlık görevlerim dolayısıyla da işleyişi tam mutfağından bilirim…
Bilsem’e öğretmenler, yeterlilik sınavı ile alınıyor…
Bilsemin B’sinden bihaber biri dışarıdan gelecek, müdür yardımcısı olacak, sınavsız, ahbap çavuş ilişkileri içinde ve ayak oyunlarına bağlı… O yeterli olacak, ben yetersiz olacağım… Hadi ordan