Hapishanelere hapishane katıyoruz.
Önce kafalarımızdaki duvarları yıkıp aklımızı, zihnimizi, mantığımızı beynimizi hapishanelerden kurtarmalıyız.
Neyle mi? Milli Eğitimle.
Dinsiz, kâfir Hollanda da suç işleyen kimse olmadığı için 20 tane ceza evi kapatılıyor.
Bizde de dinci ve kinci nesiller isteyenler ise 50 tane yeni ceza evi yapıyoruz diye övünüyor.
Bunların yanı sıra da ülkemize Avrupa’nın en büyük Adalet Sarayını yaptık diye de gururla söylüyor bu yetkililer.
Şimdi kim insan? Kim daha adil?
Müslümanlık suç ve suçu cezalandırmakla mı ilgili bir din?
Önemli olan ADALET SARAYINA ve HAPİSHANELERE gerek kalmadan ülkemizin adilane şekilde yönetilmesi değimlidir sizlerce de?
Devletin esas görevi halkını hapislerde değil ülkesinde insanca yaşatmak değimlidir?
En önemli faktör dinin ahlakla bütünleşmesi taçlanmasıdır esas olan.
Hukukun adil olması gerektiği gibi.
İyi bir sosyal ilişki insanı sağlıklı ve mutlu, toplumu huzurlu, ceza evlerini ise boşaltır.
(Ha birde Suriyelilerimiz var ülkemizin her yerinde artan.)
Ülkemizdeki hapishanelerimizin sayı ve kapasiteleri artmış… Ülke sanki top yekûn açık hava hapishanesi mi olacak nedir? Tanrım korusun.
Ne kadar büyük başarı!!! Alkışlayalım mı şimdi bunu?
Dövüneceğimiz halimizle övünüyor muyuz?
Toplam 381 hapishane ve bunun 139 ü son on yılda yapılmış. Her geçen zamanda sayılara sayı ekleniyor.
Düşündükçe üzüleceğimiz duruma nutuk atar olduk vesselam.
Cezaevi nüfusumuz 224878 kişinin üzerinde gün geçtikçe de artıyor.
Günlük maliyeti 17 milyon 500 bin TL, yıllık 6 milyar 402 milyon TL ve daha birçok masraflar var.
Bu paralarla ne yatırımlar yapılır, bir hayal edin.
Kaç okul?
Kaç işletme?
Kaç sanayi tesisi vs. vs.
Suriyelilere de 50 milyar dolar harcadık ve de harcıyoruz.
Çok zengin bir devletiz vallahi.
Bu zenginliklerimizi doğru yerlere kaynak yaratarak kullansak hiçbir dış güç bizlere müdahale edemez.
Kentim Tarsus sınırları içinde bölgesel hava alanı yapılıyor. Yıllardır bitirilemedi. Yılan hikâyesi derler ya içinden çıkılamayan işlere tamda bir yılan hikâyesine döndü.
Bitirilemiyor.
Oysa aynı yörede hava alanı inşaatına çok yakın yine verimli ova toprakları üzerine HAPİSHANE yapımı hızla bitti ve içi doldurularak hizmete girdi.
Bu güzelim ovada yetişen tarım ürünlerini hızla dış ülkelere pazarlamamız için hava alanının öncelikle bitirilmesi gerekmez miydi?
(Diğer yandan yer olarak verimli binlerce dönüm ova toprağına bu tesisler kurumamalıydı.)
Ülkemizdeki kaynakları kullanamıyoruz. Kullandıklarımızın çoğunu da yanlış kullanıyoruz.
Sanayi bitme noktasında.
Tarım desen dışa bağımlı. (Oysa kendimize yetebilen 3 ülkeden biri idik şimdi, saman alıyoruz)
Hayvancılık desen Sırp kasaplarının Müslüman kanına buladıkları satırların kestiği neydiğü belli olmayan etler soframıza giriyor. Tabi alma gücün varsa alırsın.
Ha iletişim sektörü her yerde yabancı harflerin bileşiminde yükseliyor.
Ürettiğimiz tek şey bina, beton.
Ha hapishanelere paralel olarak camilerimizin sayısı da hızla artıyor.
Bizim ülkemizde çalışan tek sektör inşaat. Kazanan tek sektör de olabilir.
(Ha birde Suriyeliler var onlar hızla ürüyor…)
Eğitim…
Eğitim, dinci öğretimin Türk kinciliği ile bilenip hapishanelerin sayısına sayı katılıyor.
Eğitim yok ki ülkemize bitti. Kezzap dökülüyor. Zihinler, akıllar gelecek süpürülüyor.
Okulda eğitemediğin insanını, hapishanelerde eğitmek zorunda kalırsın.
Eğitim temel koşul.
Devlet eli ile Milli Eğitim yapılmaz ise tarikat ve cemaatler aracılığı ile yabancı güçlerin çıkarı için çalışanlar kurumsallaşır.
Eğitimli olalım, bilgili toplum oluşsun bakalım hangi güç insanımızı kandırabilir?
Üretelim ülkemiz kalkınsın.
İnsanlarımız adliye sarayı ile hapishane arasında değil, okul ve ülkesinin her yerinde başarılarla boy atsın.
Kalkınmış bir ülkenin bireyleri olarak samimi ilişkilerle sağlıklı ve mutlu olalım ki ceza evlerine gerek kalmasın.
Top yekûn kalkınalım.
Bu Suriyeliler ne olacak?
Yeni yıldan ülkemize huzur getirmesini diliyorum.
Kalın Sağlıcakla_Eğitim Şart_Meyrem’ce