Ham petrol, rafineri tesislerinde LPG, nafta, benzin, kerosen, motorin, fuel-oil ve madeni yağlar olarak farklı ürünlere ayrılır ve en son ara ürün olarak ya bitüm (asfalt ve zift) ya da koklaştırma sonucu petrokok ortaya çıkmaktadır.
Dünya’da petrole olan ihtiyaç önümüzdeki 50 yıl boyunca hala devam edeceğini bilimsel araştırmalar göstermektedir. Dünya’da petrol kaynakları olsun veya bizim gibi olmasın çoğu ülkede petrol rafineleri bir şekilde kurulmuştur. Ülkemizde biri Azeri kökenli (İzmir-Aliağa) olmak üzere öncesi Devlete ait olan ve sonrasında Tüpraş’a satılan İzmit, İzmir, Kırıkkale ve Batman da çalışır durumda olan toplam 5 adet petrol rafinesi vardır. Mersin’de çok uluslu petrol firmalarına ait olan Ataş rafinesi ise ürün depolama kısımları hariç teknoloji ve kapasite yetersizlikleri sebebiyle 2004 yılından bu yana rafineri kısmı kapalıdır.
Ülkemizdeki rafinelerde petrokok yerine yollarımızın ihtiyacı olan asfalt için bitüm çok daha fazla üretilmektedir. Diğer taraftan, birçok ülkede yol sorunu bittiği için bitüm yerine petrokok üretimi daha fazla üretilmektedir. ABD, Kanada, Çin, Hindistan, Venezüella ve Brezilya önemli petrokok üreticileridir. Bu ürün başta çimento olmak üzere kireç ve alüminyum fabrikalarında yüksek kalorili bir yakıt olarak yaygın kullanım alanı bulmaktadır.
Petrokok, gözenekli yapısı, ucuz (ortalama 50$/ton), kül içeriği düşük (%1-2) ve kalorisi yüksek (yaklaşık 8000 kcal/kg) bir petrol ürünüdür. Diğer taraftan, içerisinde %5 ila %8 oranında kükürt içermesi ve kurşun, civa, nikel, gibi yoğun ağır metaller ile arsenik, vanadyum ve uranyum gibi radyoaktif elementler içerebilmesi sebebiyle hem çevresel hem de insanların sağlığı için kanserojen özellikli risk teşkil etmektedir.
Ayrıca, petrokok bünyesinde bulunan Polisiklik Aromatik Hidrokarbon (PAH)’ların tam yanma sağlanmadığı durumda kanserojen özellik taşıması ile atmosfere yayılması çevre ve insan sağlığı için en büyük risk olduğu konusunda bilim insanlarının görüş birliği vardır. Bu riskler sebebiyle petrokok “Tehlikeli Atık” sınıfına alınmış ve yakılması Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere birçok gelişmiş ülkede yasaklanmıştır.
Aslında, ülkemizde de 1996 yılında petrokok kullanımı yasak olmasına rağmen çimento fabrikalarında yakılması için özel izin verilmiş bir yasaklı maddedir.
Peki! Neden çimento fabrikalarına petrokok yakma izni veriliyor?
Bu sorunun cevabı tabii ki sanayinin yüksek kalorili ve ucuz olan yakıtlara olan talebidir. Geçmişte, çimento fabrikalarında yakıt olarak taş kömürü ve linyit kömürleri kullanılırdı. Son 50 yıldır kömür fiyatlarının artması sonucu çimento üreticilerini yeni yakıt türlerini kullanabilme arayışına sevk etti. Bu arayışlarda, evsel atıkların yakılmasından tutun da, eski araç lastiklerinin yakılmasına kadar çok fazla yakılabilecek malzemeler kullanılmış ve hale hazırda kullanılmaktadır. Fakat bu tür atıkların devamlığı ve tedariki ayrı bir problem oluşturunca, arayışa petrokok ile devam edildi.
US Çevre Koruma Ajanı; yani USEPA (United State Environmental Protection Agency) petrokok’un yüksek miktarlarda solunması hem insanlarda hem de hayvanlarda solunum yolu iltihabı oluşturabileceği ve uzun süreçte akciğer fonksiyonlarında bozulmaya neden olabileceğini ifade etmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), petrokok’un bünyesinde başta yüksek kükürt içeriği olmak üzere birçok ağır metal ve PAH içeriği sebebiyle kanserojen etkisi oluşturması nedeniyle yasaklanmasını tüm ülkelerden talep etmiştir.
İnsan sağlığına zararlı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış olan petrokok’un gelişmiş ülkelerde yasaklanması sonucu petrokok kullanan çimento fabrikaları ya taş kömürü kullanımına geçti ya da teknolojisi eski olanlardan başlamak üzere bir bir kapandı. Bu durumu aşmak için bünyesinde birçok çimento fabrikası barındıran küresel şirketler az gelişmiş ülkelerde bulunan çimento fabrikalarını önce satın aldılar, sonrada yeni fabrikaları kurarak büyümeye devam ettiler.
Dünya’da az gelişmiş ülkeler ise yabancı yatırımcılar gelsin diye bu tür çimento firmalarına kapılarını açtılar. Büyük çimento grup şirketlerinin az gelişmiş ülkelere yatırım yapma şartı ise o ülkelerin hükümetlerinin petrokok kullanma izni vermeleriydi. Zaten, Çin, Hindistan, Mısır, Güney Afrika, Tayvan, Endonezya gibi ülkelerde petrokok yakma sorunu yoktu ve hala da yok. Bizim gibi yasak olanlarda da çimento sektörüne özel izinler verildi ve hala da verilmektedir.
Bugün Hollanda’da hiç çimento tesisi yok iken, Slovenya’da 1 adet, Finlandiya, İsveç, Norveç ve Danimarka’da 2’şer, Sırbistan ve Macaristan’da 3’er, İrlanda, Bulgaristan ve Belçika’da 4’er, Çekya ve Slovakya’da 5’er, İsviçre’de 6, Romanya, Yunanistan ve Portekiz’de 7’şer, Avusturya ve İngiltere’de 9’ar, Polonya’da 11, Fransa’da 27 ve Almanya’da 33 adet çimento entegre tesisi vardır.
Ülkemizde 58 adet çimento entegre tesisine ilave 19 adet çimento öğütme tesisi olmak üzere toplam 77 adet çimento fabrikası bulunmaktadır. Bunların %60’ı ya yabancı şirketlere ait ya da yabancı şirketler ile ortaklıkları vardır. Yukarıda bahsetmiş olduğum Avrupa ülkelerindeki çimento fabrikalarında yakıt olarak taş kömürü kullanılırken, ülkemizde çimento fabrikalarının kullandığı yerli linyit, yerli taşkömürü ve ithal taşkömürlerinin de dâhil olduğu tüm yakıtlar içerinde ki petrokok’un payı %70’in üzerindedir.
Ülkemizde var olan petrol rafinelerinden çıkan petrokok yeterli gelmediği için çimento fabrikalarının ihtiyacı olan yakıt için petrokok ithal eden bir ülke haline gelmiş bulunmaktadır. Özellikle petrokok üretiminde ABD açık ara birincidir. Fakat, ABD’de kullanımı yasak olduğu için tüm ürettiği petrokok’u Türkiye’nin de dâhil olduğu az gelişmiş ülkelerin çimento fabrikalarına ihracat yapmaktadır. (devam edecek)