Bir Adem doğdu; vur patlasın, çal oynasın, mamur oldu dünya.

Bir Havva doğdu; herkes sustu. –“Aaaaa yine bir kız doğdu.”

Allah insanı iki cins olarak; kadın ve erkek diye yarattı. Birbirinize eş olun, eşit olun dedi. Zevc -zevce demek; iki şeyden meydana gelen demektir. Yani iki ayakkabıdan biri, iki gözden biri, iki ayaktan biri gibi…yani, biri diğerinin zevci. İkisi de aynı ama ayrı. Ayrı ama eşit. Biri olmadan diğeri olmaz, olsa bile eksik olur. Sağ gözünüze her şeye bakma hakkı verip, sol gözünüzü her şeye bakma diye kısıtlar mısınız? Ayağınızın birine tam numara ayakkabı giyerken, diğeri eşit olmasın diye iki numara küçük ayakkabı giyer misiniz? İşte kadınla erkeğe eşit haklar vermemek tam da böyle bir şey.

Eşitlik deyince, özellikle bu kadın-erkek eşitliği olunca, engelli bazı zihinler hemen sapla samanı karıştırmaya başlıyor. Biz demiyoruz ki; sağ ayakkabınızı sola, sol ayakkabınızı sağa giyin. Diyelim ki giydiniz bu durum iki ayak içinde zulüm olur. Kadın kadınlığını, erkek erkekliğini bilecek velhasıl. İkisini de ayrı ama birbirini tamamlayan fıtratta yaratan Rabbim ikisine de birtakım üstünlükler, yetenekler vermiş. Mesela kadına tahammül duygusunu daha fazla bahşetmiş ki, doğum gibi zorlu bir süreci kadın yüklenebiliyor. Şefkat gibi bir duygu ile analık görevini yapıyor. Kadınlar duygularıyla daha fazla hareket ederken, erkeklerde akıl-mantık daha baskın. Fiziksel ve duygusal olarak birbirinden farklı olan iki cins, insan olarak birbirine eşit olsun diyoruz. Hukuki olarak eşit olsun diyoruz. Aile hayatında ve toplumsal hayatta eşitlik istiyoruz. Kadın cinsiyetinden dolayı hak kaybına uğramasın, erkek cinsiyetinden dolayı imtiyazlı olmasın diyoruz. Galiba çok şey istiyoruz.

Cinsiyet ayrımcılığı var. 1400 sene önce de vardı, şimdide var. Bakmayın aslında o günden bugüne çok şey değişmedi. O günlerde kız çocukları bir erkeğin eline geçerse bizim arımız namusumuz gider diye alenen diri diri gömüldü. Bugün ise benden ayrılamazsın diyerek öldürülüp gömülüyor. Namus gibi ahlaki mevzular hep kadın üzerinden yürürken, soy sop gibi övünülen mevzular hep erkek üzerinden yürüdü. Hep kuzeyi gösteren bir pusula ibresi gibi suçlayan parmaklar her daim kadını gösterdi. Kız çocuklarının diri diri gömüldüğü, kadının bir eşya gibi alınıp satıldığı zamana cahiliye devri denildi. Ne zaman ki alemi cihan Efendimizle gelen Kuran-ı Azimüşşan da kadın yerini buldu. O döneme Asrı Saadet denildi. Kadınlar o zamanda en güzel, en mutlu, en saadetli dönemlerini yaşadı. Ne zamanki alemlerin Sultanı bu dünyaya gözlerini kapattı, kadınlar dövüldü, kadınlar öldürüldü, kadınlar gömüldü ve cahiliye devri tekrar geri geldi.

Erkekliğimizde fazlalık, kadınlığımızda eksiklik, cinsiyetimiz de eşitsizlik var. Oysaki Allah eşit yarattı kadın ile erkeği. O’nun indinde eksik fazla yok. Çok enteresan bir konu; dünya nüfusunda kadın erkek sayılarında oran neredeyse eşit. Bir kadın hamile kaldığında kız veya erkek doğurma olasılığı eşit. Duyduğumda hayretler içinde kaldım, Kuranı Kerim’de ayetler içinde geçen kadın erkek sayıları bile eşit. Allah eşit yarattı. Yani, “Hata Müslümanlıkta değil, bizim Müslümanlığımızda” Muhammed İkbal ) Yaratılışın en büyük delili eşitlik ve denge iken biz neyin ayrımcılığını yapıyoruz anlamış değilim.

Eşitlik diye bir kelime var ama bugüne kadar biz rastlaşmadık. Yok azizim, eşitlik yok. Güçlünün güçsüzü ezdiği, güçsüzün ezildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu canım dünyada halen kadınlar dövülüyorsa, töre, ar namus diyerek öldürülüyorsa ve en kötüsü herkes susuyorsa; kimse bana eşitlikten bahsetmesin.

Bir Adem bir Havva’yı öldürdü; Adalet sustu, insanlık sustu. –“Aaaa yine bir kadın öldü.”