Temel bir gün yüksek makam ve mevkiye gelir…
Tabi ki herkes tarafından tebrik yağmuruna tutulur, kapısından ziyaretçi hiç eksik olmaz.
Gelenlerden biri de en yakın, samimi, çocukluk arkadaşı Dursun’dur.
Dursun, Temel’i tebrik eder.
Dursun: Ula Temel ne oldi? Nasul bu makama geldun sen?
Temel: Valla Tursun, ne olduğunu bilmeyrum ki! Ben de senden ha bir gün önce bu makama geldum.
Dursun: Uşağum, senden iltimas bekliyorum, beni makama geçirecaksun.
Temel: Ula uşağum o kolay, senin makam hazır…
Aradan aylar geçer…
Dursun bekleyedursun, Temel’den hiç ses seda çıkmaz…
Dursun dayanamaz, Temel’in makamına gider…
Kapısında sekreter vardır, saatlerce kapıda bekler.
Nihayetinde Temel, Dursun’u makama kabul eder.
Dursun: Ula uşağum ne bekletip turursun beni kapıda?
Temel: Makam bu uşağum, bekleyeceksin tabi.
Dursun: Ula uşağum, benim makama biri gelmiş oturmuş, bana sözün noldi? Sana güvenmiştim.
Temel: Ula Tursun, sana bir bilmece soracağum, bilirsen makam senin, onu kaldırıp makamı sana verecağum.
Dursun: Ula uşağum, sor bakayum.
Temel: Mavi renklidir, kafeste yaşar, ha bu nedur?
Dursun: Ula uşağum, buldum oni…
diyerek büyük bir sevinçle ayağa zıplar.
Temel: Nedur?
Dursun: Kanarya, uşağum, kanarya.
Temel: Deetbilemedun.
Dursun: Neduruşağum doğru cevap?
Temel: Balık, uşağum, balık…
Dursun: Balık kafeste ne arasun?
Temel: Ben koydim.
Dursun: Balık mavi olur mu hiç?
Temel: Ben boyadım uşağum, ben boyadım.
Dursun: Balık kafeste yaşayamaz ama, ölur.
Temel: Uşağum, o da sana makam vermemek için ayak oyunu, işin şaşırtmacası.
Dursun: Ula uşağum, torpilli makamın hakkını veriysun, benim hakkımı yemeyi öğrenmişsin…
Fazla söze ne hacet!
Torpilin döndüğü makamda, istediğiniz kadar Dursun gibi mantıklı sorular sorun, size her zaman mantık dışı cevaplar vereceklerdir.
Ve en sonunda Temel gibi “Sana makam vermemek için ayak oyunu çevirdim” demek zorunda kalacaklardır.
Torpil varsa, güven ortamı orada asla yoktur!
Torpil varsa, kim kime söz vermiş, belli değildir…
Şapkadan tavşanın çıktığı gibi, birileri ortaya çıkar, haketmediği makama pişkin pişkin oturur…
Torpil varsa her kötülüğün başı, ayak oyunu ile hak edenin hakkını yeme işidir…
Torpil varsa, her şey keyfe keder yapılır…
O yüzden torpil varsa; bilim, ilim, hak, hukuk, adalet, liyakat kavramları yoktur, diyoruz…
Ula uşağum, boşuna demeyruzdaaaa!