Kadın, mutlu toplumların mimârı, hem evlatlarının hem de hayat arkadaşının çoğu kez mihmandarıdır. Kadın; her ne sıfata, göreve, mevkie sahip olursa olsun, huzurun ve mutluluğun mihenk taşıdır. Toplumların huzur ve refahı kadınlarının huzur ve refahı ölçüsünde şekillenir. Türk kadınlarının Hakan’ın yanında Kurultay’da söz sahibi olduğu, Türklerde kadının diğer toplumlara nazaran daha kıymetli görüldüğü bir gerçektir.
Kahramanlık ve kadın kavramları yan yana gelince, akla tarihin her döneminde defalarca ispatladığı cesareti ile Türk Kadını gelmektedir. Nedir Türk Kadınını kahraman kılan? Elbette milletinin yaradılışında genlerinden gelen bağımsızlığa düşkün olmasının, bağımsızlığı uğruna her şeyden vazgeçebilmesinin, engel tanımamasının etkisi büyük... Korkaklıktan Türk Milleti nefret etmiştir. Türk ile korkak kelimesinin yan yan gelmesine bile tahammül edememiştir. Türklük vasfına aykırıdır korkaklık... Öyle ki; Oğuz Kağan Türklük Duasında “Ne kadar korkak Türk varsa hepsini helak et” diye Tanrı’ya yalvarmaktadır.
Kadın; kimi coğrafyalarda kolayca canına kıyılan, kimi devirlerde adının esamesi dahi okunmayan, kimi devirlerde ötelenen, ötekileştirilen, yaşama hakkı dahi verilmeyendir. Türklerde ise kadın, kimi zaman Han’dır, kimi zaman Hatun, kimi zaman ise Hakan’dır. Kimi zaman orduların başkomutanı, kimi zaman da coğrafyalara adı nam salmış bir Sultan’dır. Türk aile ve toplum geleneğinde kadın evinde ana, yar, yaren, kimi zaman sırdaş, kimi zaman en yakın dost, en güvenilir yoldaştır.
Türk Kadını; Türk milletinin bağımsızlığı ne zaman tehlikeye düşse, evlattan, anadan, babadan, yardan vazgeçmiş ama ülkesinin bağımsızlığından vazgeçmemiştir. Yeri gelmiş ordunun başına geçmiş Tomris Hatun olmuş, yeri gelmiş devletin başına geçmiş Raziye Sultan olmuş, yeri gelmiş cepheye mermi taşımış kundakta bebesini bırakıp Nene Hatun olmuş, yeri gelmiş elindeki tek battaniyeyi cepheye sağlam gidecek merminin üstüne örtüp bebeği ile birlikte soğuktan donarak ölmüş Şerife Bacı olmuş, yeri gelmiş şehit eşinin silahını alıp cepheye koşmuş Çete Emir Ayşe olmuş, yeri gelmiş cepheye mermi taşırken ölen öküzünün yerine kendini kağnıya koşup Elif olmuş, destanlar yazmış Hayme Ana olmuş, Halide Edip Adıvar olup Sultan Ahmet Meydanında miting yapıp milyonları gönlünde bağımsızlık ateşi yakmıştır. Değişen sadece zaman olmuş, yıllar, yüzyıllar olmuş fakat fıtrat o fıtrat, kan o kan kalmıştır.
Bugün de Rahmetli Alparslan Türkeş’in vizyonu ve yolunu takip eden Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP’miz de toplumda birlik ve beraberliğin temeli olarak aile kurumunu ve ailenin mihenk taşı olan kadını görmeye ve kadınlarımızın sorunları ile ilgili tutumu, gelenekten sapmadan ve çağa ayak uydurarak bugünlere ve yarınlara taşınması için her türlü yardım ve desteği vermeye devam etmesi biz Türk kadınlarını ziyadesi ile bahtiyar etmektedir.
İffet abidesi Türk kızlarına, analara, Asenalara, Şerife Bacılara, Nene Hatunlara, Tomris Hatunlarına selam olsun.
Ne mutlu Türk’üm Diyene !