Ahlak ve Etik çoğu zaman bir biri ile benzerlik taşısa da farklı yönleri vardır.
Bu iki kavramın; Anlam, İçerik ve Kapsam bakımından bir takım farklılıkları vardır.
Etik, ahlaki değerleri inceleyen felsefi bir yaklaşımdır. Hukuka, düşünmeye ve felsefeye dayalı davranış ilkelerini içerir.
Ahlak, dini inanç ve manevi değerlere dayanan kuralları ve bu kurallara göre uyulması gereken davranış ilkelerini içerir.
Etik ilkeleri evrenseldir ve herkes için geçerlidir. Ahlaki ilkeler görecelidir, töreseldir ve toplumdan topluma değişkenlik gösterir.
Ülkeler arasında değer farklılıklarından dolayı da etik çatışmalar ortaya çıkabilir.
Bir toplumda geçerli olan etik değerler başka toplumlarda kabul görmeyebilir.
1970’li yıllarda çalışmak için Almanya’ya giden Türk ailelerinin özellikle, gençleri ile yaşadıkları sorunlar buna örnek olarak verilebilir.
Bizim kültürümüze göre büyüklerin elini öpmek ahlaki olarak kabul edilirken, Avrupa da birçok ülkede ise; el öpmek ayıp olarak kabul edilir.
Diğer taraftan, hem bizde hem de tüm Dünyada yaşlı ve engelli vatandaşlara toplu taşımada yer vermemek etik dışı davranış olarak kabul edilir.
İlkeler söz konusu olduğunda etik kavramı kullanılırken, davranış söz konusu olduğunda ahlak kavramı kullanılır.
Etik bir kişinin belli bir durumda ifade etmek istediği değerler iken; ahlak ise bunu hayata geçirme tarzıdır.
Arapça da Ahlak (akhlaq) Etik anlamına gelir.
Ahlak kelimesi Latince “morale” demektir.
Bugün kullanmış olduğumuz “moralim bozuk” kelimesi; kişinin aileden, toplumdan ve eğitim sürecinde almış olduğu değerlere, geleneklere ve ahlaki kurallara haykırı bir davranışı sonucu insanın kendi içinde hissettiği durumunu yani aslında vicdanının sesini ifade eder.
Etik felsefenin dört temel alanından biridir.
Hem Ahlak hem de Etik doğru ve yanlış, olumsuz ve olumlu, iyi ve kötü olarak nitelenen davranışları izah eder.
Çinli filozof Konfüçyüs’ün (M.Ö.551-479) ahlak öğretisine bakacak olursak, “İnsanları yasa ve ceza ile yönetirseniz, Onlar bir daha yanlış yapmayacaklar. Ancak, şeref ve utanma duygularına da sahip olmayacaklardır. İnsanları erdemle ve ahlak kuralları ile yönetirseniz, o zaman onlar hem utanma duygusuna sahip olacaklar, hem de doğruyu yapmaya çalışacaklardır” sözü önemlidir.
Aslen Trakya’lı olan ünlü bilgin ve Yunan filozof Demokritos (M.Ö. 460-370), doğa felsefesine dayanan, materyalist bir etik anlayışını savunmuş olsa da ahlak konusunda idealist bir perspektifle karşımıza çıkar. Demokritos etik için “Ölçülü olmak huzur ve dinginliği, dinginlik ise mutluluğu getiri ki, insanın temel hedefi de budur. Eşitlik her yerde asildir” ifadesini kullanır.
Ünlü Yunan filozof Sokrates (M.Ö.427-327) ise “Devletler kanunla değil, Ahlak ile daha iyi yönetilir” diye ifade etmiştir.
Sokrates etik için “Etik ne yapmamız gerektiğini bilmektir” demiş ve bilgiye dayalı etiği savunarak “Bilgi erdemdir ve etik açısından üstün olmak bilgiye dayalıdır” ifadesini kullanmıştır.
Dünyaca ünlü Yunan filozof Aristoteles (M.Ö. 384-322), etiği “Karakter ilmi” olarak tanımlar ve “Erdemli olmak, iyi ve kötüyü seçebilmek insanın elindedir” ifadesini kullanır.
Aristoteles’e göre erdem, insanın aşırılıklardan ve eksiklikten kaçması, daima ortayı araması, onu tercih etmesidir.
Romalı devlet adamı, yazar ve filozof olan Marcus Tillious Çiçero (M.Ö. 106-43) ahlak için “Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler” ifadesini kullanmıştır.
Hadis-i Şerif’e göre “Sizin en hayırlınız, ahlakı en güzel olandır” ve “Kıyamet günü bir insanın (mümin) terazisinde güzel ahlaktan daha önemli bir şey bulunmaz” ifadesi geçer.
Hollandalı filozof Baruch Spinoza (1632-1677), akılcı bir etik anlayışını savunmuştur. “Kişi doğal durumunda tutkularının esiridir. Aklının yardımıyla bu esaretten kurtulabilir. Bu sebeple akli davranmakta ahlaki davranarak aslında aynıdır.” ifadesi ile akıl ve ahlak ilişkisine vurgu yapmıştır.
Ünlü Alman filozof Jean Jacques Rousseau (1712-1778) göre ahlak; “Politika ve ahlakı farklı ele alanlar, her ikisini de asla anlayamazlar” diye ifade etmiştir.
Ayrıca, Rousseau etik davranışı “Başkalarını kendi amaçlarını gerçekleştirmek için araç olarak görme” ifadesi ile dile getirmiştir.
Prusya kökenli ve eleştirel felsefenin babası olarak kabul edilen Alman filozof Immanuel Kant (1724-1804), ödev ahlakının varlığını savunur ve ahlaki davranış için “Bir eylem, ödev duygusu içerisinde, hiçbir çıkar veya beklenti içerisine girmeden koşulsuz buyruk ile yapılmış ise ahlakidir” ifadesini kullanmıştır.
Fransız yazar, politikacı ve diplomat olan François-René de Chateaubriand (1768-1848)’ye göre; “Ahlak cemiyetin temelidir”.
Amerikalı siyasetçi, yazar ve filozof Ralph Waldo Emerson (1803-1882)’nın ahlak ile ilgili olarak “Bir ülkenin medeniyeti, nüfusunun fazlalığı, şehirlerinin büyüklüğü veya ekinlerinin bolluğu ile değil, o ülke halkının ahlaki değerleri ile ölçülür” sözü önemlidir.
Ünlü İrlandalı yazar George Bernard Shaw (1856-1950) “Bir milletin ahlakı dişleri gibidir. Çürüdüğü nispette acısını hisseder.” sözü ahlak için söylenmiş önemli bir sözdür.
Nobel ödüllü Fransız cerrah ve fizyolog olan Alexis Carrel (1873-1944)’in ahlak konusunda ifadesi şudur; “Ahlak duygusunun zayıflaması, Zekânın zayıflaması kadar tehlikelidir”.
Nobel ekonomi ödüllü Ekonomist James McGill Buchanan (1919-2013) “Çalışma ahlakının geliştiği toplumun refah düzeyi; bu ahlakın zayıf ya da mevcut olmadığı toplumlara kıyasla daha yüksek olacaktır.” sözü ahlak konusunda bugünü çok güzel tanımlamaktadır.
Rum kökenli Türkiye vatandaşı olan ve İstanbul, Ankara, Hacettepe ve Maltepe Üniversitelerinde Felsefe Profesörü olarak çalışan filozof İonna Kuçuradi (1936-) etiği; “En az değer harcayan, en çok değer koruyan eylem” olarak tanımlamıştır.
Yaklaşık 3000 yıldır birçok filozof Ahlak ve Etik konusunda toplumun daha iyi şartlarda yaşayabilmesi için birçok felsefi söz etmişlerdir.
Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK de etik için “Etik kutsaldır; çünkü aynı kıymette eşi yoktur ve başka hiçbir çeşit kıymetle ölçülemez” ifadesini kullanmıştır.
Geçmişten günümüze ister dinsel veya toplumun geleneklerine dayalı olsun ister evrensel etik anlamında ortak davranış kuralarına bakacak olursak;
Doğruluk,
Dürüstlük,
Adaletli olma,
Sadakat,
Başkalarına yardım etme,
Başkalarına saygı gösterme,
Başkasının hakkını yememek,
Karşısındakinin güç durumundan yararlanmamak,
Vatandaşlık sorumluluğuna sahip olma,
Bireylerin eşitliğini kabul etme,
Kaynakların adil dağıtılması gibi birçok bildiğimiz ahlaki veya etik kurallar var.
Fakat bu kuralları bilmemize rağmen, ya işimize gelmediği için unutuyor veya önemsemiyoruz, ya da vicdanımızı kaybettik.
Kimse doğruluğu ya da dürüstlüğü değil de yalancılığı önermemeli.
Sadakat yerine ihaneti, adalet yerine haksızlığı kimse değerli göstermemeli.
Maalesef bu ahlaki ve etik değerleri Toplumsal Yozlaşma ile kaybediyoruz.
Ahlakla ve Etik felsefesi ile kalın…