İl’de yapılan ön toplantıda İl müftüsü, ‘’Hac süresince icra edilmek üzere her görevli personel on adet vaaz hazırlayacak’’ der. Bu emir üzerine genç İmam epey emek vererek vaazlarını hazırlar ve heyecanla kutsal topraklarda icra edeceği zamanı bekler. Sonuç mu? Hep kafile başkanı konuştuğundan bir defa olsun sıra gelmez. Bu durumda genç İmam, ‘’Bre mübarek madem söz hakkı vermeyecektiniz niye beni bu kadar yordunuz?’’ diye kendi kendine sitem eder. Lakin kimse duymaz.

Türkiye’den giderken orada yenmek üzere 10 kg kıyma kavurması yaptırıldı. Bu da genç

İmam’a zimmetlendi. Mekke’de yeriz diye Medine’de yenmedi. Biraz da eli yakıştığı için iki genç İmam kahvaltıyı hazırlar ve sonrasında sofrayı kaldırırdı. Kafile başkanının dışındaki iki görevlinin de sofraya yardımcı olmamasından rahatsızlık duymaya başladı ama ne de olsa kökü bir ay diyerek aldırmadı. Medine’ den Mekke’ye otobüsle gelirken kıymayı koltuğun yanına koyup getirdi. Mekke’de otobüsten iner inmez hacılar sıkıntı çekmesin diye otel odalarının listelerini asmaya gitti. Bu arada çoluk çocuk kalabalık bir grubun otobüse doğru koştuğunu görünce anlam veremedi. Sonradan öğrendi ki burada eşya taşıyıp bahşiş almak için usul böyleymiş. Genç İmam odalara listeyi asıp çantaları almaya otobüse geldiğinde kıyma poşetinin yerinde yerler esiyordu. Odaya yerleşip ‘gözünüz aydın, kıymayı çalmışlar’ deyince odada soğuk bir rüzgâr esti. Lakin genç İmam, aynı statüde olup kahvaltı hazırlanması ve sofra kaldırılmasına yardım etmeyen diğer görevlileri düşününce ‘iyi ki kayboldu’ diye sevindi.

Kavurmayı kaybettik hiç olmazsa kesilen kurban etinden yiyelim diye ayrılan bir parça et genç İmam’ın kaldığı otelde yangın çıkıp elektriklerin kesilmesi nedeniyle kokmasın diye karşı otelde bulunan görevlilerin buzdolabına kondu. Hikmetinden sual olunmaz ama orada da buzdolabının kapağı açık kaldığından etler bozulunca toptan çöpe atıldı. İşin ilginç tarafı etleri buzdolabına yine genç İmam koymuştu. Sonuç mu, kutsal topraklarda ağız tadıyla et yenemedi. Sorumlu olarak genç İmam gösterilince, olumsuzluk yaşandığı zaman biz cami kürsülerinden demiyor muyuz ki ‘Bunda da vardır bir hikmet’ dedi.

Genç İmam dışardan fakülteyi bitirince ilçe müftülüğünde münhal bulunan memurluğa geçmek

istedi. Ama o zamanın şartlarında uygun bulunmadı. Onun yerine lise mezunu bir İmam atandı. Bu duruma içerledi. Hatta ‘’Allah’ım bu kurumdan benim rızkımı kes. Başka bir görev nasip et’’ diye dua etti. Görevli olarak hacca gidince fırsat bu fırsat hiç olmazsa içimde kalmasın il müftüsüne söyleyeyim dedi. Odada sohbet ederken ‘’Sayın hocam, geçmişte fakülte mezunu olarak ilçe müftülüğünde münhal bulunan memurluk için müracaat ettim ama lise mezunu bir arkadaş tercih edildi. Normalde fakülte mezununun tercih edilmesi gerekmez mi? Çok zoruma gitti ve merhum Abdurrahim Karakoç ’Doğuran anaya evlat yabancı / Otuz doğum geçse bitmez bu sancı / İmam itikatsız, müftü yalancı / Hacıdan hocadan ümidi kestim’ – hangi şartlarda söyledi bilmiyorum ama- dörtlüğünü hatırladım, ne dersiniz?’’ dedi. Bunun üzerine Müftü Bey ‘’İstersen sana başka yerlerde boş bulunan memurluk için yardımcı olayım deyince, genç İmam ‘’Hayır, bu saatten sonra istemem, ben Rabbime bu kurumdan rızkımı kes diye dua ettim. İnşallah kabul olur’’ dedi. (Kâbe’yi ilk görünce yapılan duanın kabul olunduğuna inanılır) Sonuç mu? O zamana kadar olmayan kurum değiştirme işi hac dönüşü akılda olmadık bir şekilde oluverdi. Vesselam genç İmam farklı bir kuruma geçer ve orada daha başarılı olur. Merhum Necip Fazıl’da ‘’Yapacağınız duaya dikkat edin, kabul olacağı tutar’’ diye ikaz etmektedir. O yüzden dua Müslümanın hayatında çok önemlidir ve zorda kalınca sığınılacak en güvenli limandır.

Anadolu’dan hacca gidecek hacı adaylarına, önceki gitmiş hacılar tarafından ‘’Mübarek

beldelere gidiyorsun, şuraları görmeden gelme, hocalar götürmek istemese bile ısrar et’’ türü telkinlerde bulunulur. Hatta unutmayım diye bazı hacı adayları bunları bir kâğıda yazar cebinde gezdirir. Çünkü muhtemelen hacdan dönünce sorulacaktır. Görmedim, duymadım denildiğinde karşı taraf eksiklik olarak değerlendirecektir. Kâbe’de veda tarafı yapılmış hacılar dönmek için son hazırlıkları yapıyordu. Anadolu’nun bir köyünden gelmiş hacı adayı (daha önce başka hocalara da sormuş) genç İmama yaklaşıp ‘’Hocam, Peygamberimiz devesini hangi direğe bağlamış?’’ diye sorunca, genç İmam hacı efendiye şöyle bir bakar, o günden bugünlere Beytullah çok değişikliğe uğradı. Öyle bir şey yok dese muhtemelen hacı efendi inanmayacak ve bizim hoca bilmiyor diyecek. Hacı efendinin de samimiyetine inanarak ‘’ Hacı Efendi karşıdaki direklere bir bak bakalım. Aralarında fark görüyor musun?’’ deyince ‘’Evet biri biraz siyahlaşmış’’ deyince ‘’işte orası’’ dedi. Dönüşte bunu başka bir kafile başkanına anlatınca kafile başkanının hoşuna gitti. ‘’Aferin, sen işi kavramışsın. Şartlanmış hacıları ikna etmek zordur’’ dedi

TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nasihatin yer aldığı ‘’Mahirane Söylemler’’ kitabımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. Yukarıdaki telefondan iletişime geçerek (benden imzalı olarak 35 TL) temin edebilirsiniz