Terörün ve soykırımın adı: İsrail...

Kudurmuş İsrail zulmünün askerleri, 5 yaşındaki masum Filistinli çocuklardan intikam almaya çalışmakla ne kadar aciz, korkak ve zavallı olduklarını tüm dünyaya bir kez daha göstermiş oldular.

14 Mayıs 1948’den bu yana, tam 75 yıldır Müslüman ülkelerin bulunduğu coğrafyada, yönetimi firavunun çocuklarından oluşan ve sözde devlet adı atında, en acımasız terör örgütlerini aratmayacak şekilde bir oluşum ile kuruldu İsrail.

Sözde devlet görünümlü bu oluşum kurulduğu günden beri Müslüman coğrafyasında kan, gözyaşı, zulüm ve işkence hiçbir zaman bitmedi.

Bu firavunun çocukları masum ve savunmasız Filistin halkının Müslüman çocuklarına her türlü insanlık dışı, akıl almaz işkenceyi tüm dünyanın gözü önünde sistematik olarak yaptı ve yapmaya da devam ediyor…

YAŞASIN BAŞKENTİ KUDÜS OLAN FİLİSTİN ÜLKESİ 

Filistin’in yanı sıra, son 75 yıldır Müslüman coğrafyasında kan ve gözyaşı hiç durmamış.

Adeta bir terör örgütü gibi çalışan sözde İsrail devleti, fitne ile her türlü kirli terör örgütüne hizmet eden güç odaklarını besleyerek onlara maddi manevi ihtiyaç duydukları her türlü desteği vererek Müslüman ülkelerin tümüne karşı açık bir saldırı içinde. Müslüman toplumlarda huzur, can güvenliği, mal güvenliği bırakmamanın yanı sıra, Filistin ülkesi başta olmak üzere, tüm Müslüman ülkelerinin güvenliği için başlı başına bir tehdit unsuru.

Hiç düşündünüz mü, İsrail’de neden ve niçin hiç terör saldırısı olmuyor?

Neden ve niçin terörist saldırıları sadece ve sadece Müslüman ülkelerin başına bela oluyor?

Fitne kazanını sürekli kaynatan, fitne ateşinin düşmesine asla müsaade etmeyen, o kazandan sürekli terörist çıkaran İsrail yönetimi olduğu için olmasın…

İSRAİL KİN, NEFRET, ÖÇ ALMA VE ZULÜM ÜZERİNE KURULMUŞTUR 

Gerek Amerika gerek batılı ülkelerin vermiş olduğu destek ile haddini aşan bu terör destekçisi İsrail yönetimi, her geçen gün haddini daha da fazla aşmaya ve daha da fazla zulüm yapmaya, daha çok kan akıtmaya, masum çocukları acımasızca öldürmeye, Müslüman coğrafyasını boydan boya kana bulamaya pervasızca devam etmektedir.

Adeta beslediği terör örgütlerinin ağa babası gibi çalışan bu akıl dışı terör yanlısı İsrail devleti, görülen o ki Müslüman coğrafyada yaşayan halka hiçbir zaman huzur ve rahat vermeyecek...

İSRAİL, FİLİSTİN ÜLKESİNE SOYKIRIM UYGULUYOR

Zulüm yapmaktan, masum Filistinli çocukların kanını akıtmaktan zevk alan bu gözlerini kan ve nefret bürümüş terörist sever İsrail yönetimi, Filistin halkının masum Müslüman çocuklarına tüm dünyanın gözü önünde sistematik olarak soykırım uygulamaktadır.

Mütemadiyen insanlık suçu işlemektedir.

Fakat söz konusu, ölen Filistinli masum Müslüman yavrucaklar olunca ikiyüzlü, riyakâr dünyanın tabii ki hiç umurunda olmuyor bu vahşet…

BİLİMDE DAHİ MÜSLÜMANLARA AMBARGO UYGULUYOR İSRAİL 

Matematik alanında doktora tezim ve sonrasında yaptığım çalışmalar ile Türkiye’de tek, dünyada ise dört kişiden biriyim.

Bir makalemi de yayınlanmak üzere uluslararası bir bilim dergisine gönderdim.

İlk olarak çalışmamı çok beğendiklerini ifade ettiler. (İsmim nedeniyle) İsrailli ve Yahudi olup olmadığımı sordular. Ben de Türkiye’den kendilerine ulaştığımı ve Müslüman olduğumu, bunun akademik çalışmamla ne gibi bir bağlantısı olduğunu anlamadığımı söyledim. 

Verdikleri cevap çok acayipti: “İsrail’den değil de Türkiye’den olduğum için ve de özellikle Müslüman olduğum için çalışmamı yayınlamayacaklarını” söylediler…

Pervasızca, açık seçik şekilde bunu bana bizzat söylediler.

Çünkü Müslümanların ilim ve bilimde ilerlemesini istemiyorlar. Net.

Amaçları ve planları tüm Müslüman ülkelerini ilimde ve bilimde geri bırakarak bu ülkelerde kan ve gözyaşının hiç dinmemesini sağlamak.

Müslüman düşmanı İsrail, sen merak etme! Müslüman çocuklar çıkardığınız tüm zorluklara rağmen, haketmiş oldukları bilimde ilerlemeyi kaydederek bir gün seni de yenmeyi elbette başaracaktır.

MÜSLÜMANLARIN İÇİNE DÜŞTÜKLERİ ACZİYETLERİNDEN FAYDALANIYORLAR

Son Peygamber (S.A.V.) geleli 1400 sene olmuş. 

Müslümanlarda halen ilim ve bilimde geri kalmışlık, bir boş vermişlik, bir uyuşukluk, bir özgüvensizlik, bir amann bananecilik almış başını gitmiş durumda... İnanılır gibi değil!

Herkes rahatım yerinde, canım cennette olsun derdine düşmüş...

Hiç mücadele etmeden cennete kavuşmak mümkün olsaydı, tüm Peygamberler öyle yapardı.

Acaba kaç gencimiz Peygamberlerin yaşamlarını ve verdikleri mücadeleleri dört başı mamur bir şekilde öğrenmek için canla başla çalışıyor? “Geçmişte kaldılar” diyemezsiniz, istikamet orada gizli…

Kimse kusura bakmasın ama cennet o kadar kolay ve ucuz değil.

Bizim Peygamberimiz (S.A.V.), rahatınızı hiç bozmayın, çok rahat ve lüks hayat yaşayın, öylece cenneti kazanın dememiştir.

Bizim Peygamberimiz (S.A.V.) yaşantısı ile bizlere nasıl öğretmenlik yapmışsa, bizler de ona göre canla başla, ilim ve bilim öğrenmek için hiç durmadan, gece gündüz demeden, yorgunluk göstermeden çalışmak ve başarmak zorundayız.

Başarmaktan başka hiçbir alternatifimiz yok bizim. 

Müslüman çocuklar maalesef Kur’an-ı Kerim okumayı yeterince bilmiyor, Allah (C.C.) kelamını anlamıyor. Allah'a (C.C.) kul olma noktasında tam olarak vazifelerini yerine getiremiyor. İslam bilgisinden mahrum bırakılmış durumdalar.

Bilgi yoksa kavram eksik kalır. Kavram eksik kalırsa mücadele lafta kalır. Mücadele sözde kalırsa da ortaya çıkan sonuç acziyet olur.

Sonra iç huzurun için kendini Budizm’in ibadeti olan yogada, Şaman ezoterik astral ayinlerde veya nümerik anlamsız tekrarlarda ya da hipnoz altında başına gelen her belayı kabul edip karmanı yıkma seanslarında buluverirsin işte…

Huzur, İslamdadır canım kardeşim. Sadece Allah’a (C.C.) kul olup aracısız, her istediğini yalnızca O’ndan istemektir, gayrisine boyun eğmemektir. 

Televizyonda veya sosyal medyada Hocaların çıkıp İslamiyet’i anlatmasını beklemek kolaycılığından bir an evvel kurtulmamız gerekiyor.

Dört başı mamur şekilde Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlamalı ve İslamiyet’teki fıkıh bilgisinin tüm Müslüman çocuklara ayrıntılı bir şekilde öğretilmesi şart.

Bu ilim ve bilim meselesini tam olarak aşamadığımız için bugünkü İsrail zulümü ile maalesef karşı karşıya kalıyoruz. 

Ne acıdır ki, bırakın bu zulüm sarmalından kurtulmak üzerine çalışmayı, daha neyin mücadelesinin verildiğini bile kavrayamayan ve bu Hak mücadelesiyle dalga geçen bir çoğunluk var maalesef gençler arasında.

İSLAMIN ÖNDE GELEN SAHABİLERİ 

Ebu Bekir Sıddık.

Ömer bin Hattab.

Osman bin Affan.

Ali bin Ebu Talib.

Hatice bint Hüveylid.

Aişe bint Ebu Bekir.

Zübeyr bin Avvam.

Talha bin Ubeydullah…

İslam sahabeleri gibi İslam ilmini öğrenmeli, İslamı yaşamalı, Allah (C.C.) yolunda canımızla, malımızla mücadele edip dünyanın aldatıcılığından kurtulmalıyız ki Müslümanlar olarak bulunduğumuz coğrafyada rahat ve huzura erebilelim...

Allah'ı (C.C.) anlamanın yolu Kur’an-ı Kerim’den geçiyor.

Kur’an-ı Kerim’i anlamadan, okumadan yaşantımız hiçbir zaman İslamiyet’e uygun hale gelmeyecek.

Aksi halde bu firavunun çocukları sürekli olarak her geçen gün haddini aşmaya ve bulunduğumuz coğrafyada terör örgütü gibi çalışmaya, terör örgütlerini desteklemeye ve masum, savunmasız Müslüman çocuklara en acımasız şekilde, tüm Müslümanlar ile alay ederek soykırım uygulamaya devam edecektir.

Nasıl ki yarım tıp bilgisi insanları canından ediyorsa, yarım Kur’an-ı Kerim’i bilgisi ile, yarım fıkıh bilgisi ile, yarım İslam bilgisi ile, belli belirsiz Resulullah sevgisi ile bu firavunun çocukları ile mücadele etmek de maalesef yarım yamalak oluyor.

Zaten bu firavunun çocukları Müslümanların yarım bilgisini çok iyi bildikleri için tüm dünyayının gözü önünde Müslüman çocuklara bu soykırımı yapma cesaretini gösterebiliyor.

İslam demek adalet demektir.

Yahudi halkının huzuru için de İslam'ın galip gelmesi şart.

Aksi halde İsrail yönetimin başındaki firavunun çocuklarının yaptıklarından dolayı İsrail halkı da Kızıldeniz'de firavunun askerlerinin boğulup gitmesi gibi yok olup gidecektir.

Unutmamak gerekir;

Rüzgar eken fırtına biçer!

İSRAİL YÖNETİMİNE TÜM MÜSLÜMANLAR AMBARGO UYGULAMIŞ OLSA

Bilinçli, bilgili, ilim sahibi Müslüman toplumlar olmuş olsa, Müslüman coğrafyası da kindar, soykırımcı İsrail’e karşı; İsrail’in Filistin ülkesine uygulamış olduğu gibi bir ambargo uygulamış olsa, İsrail bu terör saldırılarını yapmak bir yana, bulunduğu bölgede nefes dahi alamaz vaziyete gelir.

Fakat bunu gerçekleştirecek bilinçte, gönülden arzu eden kaç Müslüman var?

Mezhep çatışmalarını bir kenara bırakıp Müslümanlar olarak tek şemsiye altında, İslamın nuru ile, ilmi ile, İslamın bilimi ile, iman ile, Resulullah aşkı ve sevgisi ile toplanmayı bilmemiz gerekiyor.

Bunu bilmediğimiz için firavunun çocukları kafamıza füzelerini atarak çocuklarımızı acımasız bir şekilde öldürmeye devam ediyor.

İslamiyet’te ve Müslümanlıkta mezhepçilik olmaz.

İlim ve bilim, inanç ve iman olur. Allah (C.C.) aşkı, Resulullah sevgisi olur. 

Dünyanın en güzel baharı, terör devleti İsrail’in yıkıldığı bahar olacaktır.

O zaman İslam coğrafyasında güller, çiçekler açacak, ağaçlar yeşerecek ve kan ile gözyaşına doymuş topraklara gerçek bahar gelecektir.

Eminim ki, bu yazıma firavunun çocukları sonuna kadar hak verirken en acımasız tepkiyi de yine İslam ve Kur’an-ı Kerim hakkında sahip olduğu yarım yamalak bilgisiyle, sözde Müslümanlar gösterecek.