Sokağa çıkma yasağı ilan edilir edilmez deliler gibi sokaklara fırladınız. İki gün aç kalma korkusuyla birbirinizi yediniz. Lüks arabalarınızı marketlerin önüne çektiniz ve bagajlarınızı tıka basa doldurdunuz. Ekmek kuyruklarında sille tokat birbirinize girdiniz. Tekel bayilerine saldırdınız, kuru yemişçilerin önünde kuyruğa girdiniz. Sahi yılbaşı mı kutluyorsunuz? Yetmezmiş gibi benzin istasyonlarında soluğu aldınız… Sanki seyahate çıkacakmış gibi… Nereye gideceksiniz arkadaş? Bu neyin telaşı?
Korona morona size vız geldi. Belki taşıyıcıydınız, bilmeden kaç kişiye bulaştırdınız... Belki de devleti yönetenlerin bu ani kararından sonra çocuğuna bez almak için sokağa fırlayan anneyi de tehlikeye attınız…
İki gün aç kalmaya tahammül edemeyen ve sokaklara fırlayan sizler, acaba bu zaman içinde bir an da olsa aç insanları hatırladınız mı?
“Bir haftadır çocuklarıma yemek veremiyorum, fırın her gün üç tane bayat ekmek veriyor. Ama çocuk bunlar abla, yemek istiyorlar. Merdiven silmeye gidiyordum, virüs yüzünden gelmemi istemiyorlar. Hiç gelirim yok. Ben dilenci değilim abla ama ne yapacağımı bilemiyorum. Yardıma ihtiyacım var abla!” diye utanarak yardım isteyen anaların feryatları kulaklarınıza gelmiş midir? Ya işsiz babaların çaresizlikleri? İki gün aç kalma korkusuyla tıka basa doldurduğunuz dolaplarınıza bakarken vicdanınız sızlıyor mu?
Hadi aç insanları unuttunuz diyelim, bir aydır hayatlarını ortaya koyan hatta kaybeden doktorlarımızı, sağlık çalışanlarımızı da mı hatırlamadınız? Sokaklara koşarken, marketlerin önünde sosyal mesafe olmaksızın birbirinizin dibinde sıra beklerken, “Evde kalın, hayat kurtarın!” diye bağıran sağlıkçılarımız aklınıza gelmedi mi? Bir kişi bile hastalansa bir doktora, sağlık çalışanına nasıl bir yük bineceğini hiç mi hesaplamadınız? Bizler evlerimizde rahat koltuklarımızda televizyon seyrederken onların yüzlercesinin hastalandığı, çok değerli doktorlarımızın, bilim insanlarımızın, gencecik sağlıkçılarımızın öldüğü gerçeği hiç mi umurunuzda olmadı? Pencerelerden, balkonlardan onları alkışlayana kadar, tavsiyelerine uyalım, evde kalalım, yükleri azalsın gibi bir düşünceye de mi sahip değilsiniz?
İmtihan günlerindeyiz, Allah’ın ayetleri her zamankinden daha fazla konuşuyor diyoruz ama kimin umurunda?
“İş sandığınız gibi değil. Hayır, hayır iş sandığınız gibi değil!”
Biz, Türk milleti olarak hangi ara bu kadar sorumsuz ve duygusuz olduk?
Aklımızı başımıza toplayalım. Sevdiklerimizi, sağlıkçılarımızı, ülkemizi hatta tüm insanlığı düşünelim. Sorumsuz davranışlarımızla insanları tehlikeye attığımızı unutmayalım. Evde kalalım! Korona sonrasında yaşayacağımız ekonomik sıkıntıları da düşünerek israftan ve borçlanmaktan kaçınalım. Olanın olmayana borcu vardır. Gün stoklama değil, iki ekmeğinden birini paylaşma günüdür.
Kendimize gelelim!