Yaklaşık 35 yıldır görevimiz icabı yaptığımız faaliyetlerle, rutin yazılarımızla veya şiirlerimizle mahalli basında ve internet dünyasında yer almaktayım.
Bana gelen maillerden, ikili sohbetlerden azımsanmayacak kadar bir takip ve okur kitlesinin olduğunu memnuniyetle görmekteyim. Diğer taraftan da sivil savunma veya sosyal içerikli yazılarımı okuyup hoşuna gittiğinde ‘kimdir bu Mahir Odabaşı, adam sanki yazısını tam bana göre yazmış. Bam telime dokundu. Oturdum ağladım’ türü algılayıp, haklı olarak yazarı merak eden okuyucularımın olduğunu duyuyorum. Doğrusu okuduğum yazarların hayat hikâyelerini bende hep merak etmişimdir. Bu nedenle bu makaleyi ‘isteyen istediği gibi yorumlasın / lakin biz niyetimizi biliyoruz boşa yorulmasın’ uyarısıyla yazımda beni tanımayan okuyucularımla tanışmak adına özetle hayat hikâyemden bahsedeceğim.
1966 yılında Osmancık ilçesi Seki köyünün göçköyün yaylasında iki evli muhtar bir babanın 10’ncu çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. Çocukluk ve öğrencilik hayatı çileli geçti. İlkokula köyünde başlayıp daha sonra Ankara-Çankaya Mithatpaşa ilkokulundan 1977 yılında mezun oldu. Belki de ilkokul da öğrenciyken Ankara radyosuna bir programa dinleyici olarak katılması basına ilgi duymasına sebep oldu. Köyde yayladan 4 yıl boyunca okula her gün 2 saat kışta kıyamette dağdan yürüyerek gidip geldi. Çocukluğundan beri hep köy hasretiyle yandı. Ortaokul, lise yıllarında Osmancık’ta hem abisinin evinde kaldı, hem de bakkal dükkânında çalıştı. Okula gitmeyen bakkal abisi, Mahir ve Muzaffer kardeşlerin okuması için elinden geleni baba şefkatini aratmayacak şekilde yaptı. Çocuk yaşlarda olmasına rağmen ‘simit satsam aç kalmam‘ misali kendine güven geldi. Osmancık İHL’de başladığı eğitimin son iki senesini 1984 yılında Çorum’da tamamladı. Burada kâğıt, kalem, sabun, tarak satıp harçlığını çıkardı. O zamanın şartlarında, on çocuğum olsa birini yatılı okula vermem diye ah etti.
Şiir yazmaya, yatılı okurken merhum Abdulkadir Ozulu Hoca’nın sabah kaldırırken kendini fırçalamasına kızarak, ‘hicivname’ adıyla yazdığı şiirle başladı. Mehmet Akif, Necip Fazıl, Abdürrahim Karakoç, Arif Nihat Asya, Osman Yüksel Serdengeçti, Yavuz Bülent Bakiler gibi şairleri severek okudu.1985 yılında Kargı ilçesinde memuriyete başlayıp Koyunkıran ve Karaboya köylerinde görev yaptıktan sonra, sırayla Osmancık ve Mecitözü ilçelerinde 2001 yılına kadar görev yaptı. 1990 yılında İşletme Fakültesini bitirdi. 1991-1992 yılında Ankara Mamak Muhabere Okulunda kısa dönem olarak vatani görevini yaptı. Askere gittiği ilk akşam 400 askerin içinde (doçent – tarihçi vb. varken) Atatürk hakkında sorulan soruya ilk önce cevap verip 2 gün çarşı izin kazandı.
1990-2000 yılları arası çeşitli ilköğretim ve liselerde dışardan İngilizce ve ilkyardım derslerine girdi. 1996 yılında Suudi Arabistan’a 35 günlüğüne görevli gitti.12 Kasım Bolu depreminde kriz merkezinde görev yaptı. Sivil savunmanın perişan halini orada analiz etme ve çözüm üretme imkânı buldu. 2001 yılında açılan ve 321 kişinin girdiği sivil savunma uzmanlığı sınavını 7’nci olarak kazanarak Çorum’da göreve başladı. 2019 yılında ikinci üniversiteyi bitirerek C sınıfı İş Güvenliği Uzmanı oldu. Çorum milli eğitim müdürlüğünde ‘’Olası afetleri, afiyette atlatabilmek’’ düşüncesiyle, sivil savunma faaliyetlerini alışılmışın dışında farklı açıdan yapmaya çalıştı. Yılmadı, usanmadı, emeğini asla esirgemedi bazen ayağına takılan çakıl taşlarına aldırmadı. Milli eğitim dışında da resmi veya özel davet edilen hiçbir programa gelemem demedi. Faydam dokunacaksa 7/24 emrinizdeyim dedi. Türkiye’de ilk defa sinevizyonla Çorum Ulucami ve birçok ilçede cuma namazı öncesi ‘’Deprem ve Kazalardan Korunma’’ sunumu (vaazı) yaptı.
Kapısını çalmadığı okul – yurt kalmadı. 3.000 civarında öğretmene ikişer gün olmak üzere farklı üslupta hizmetiçi semineri verdi. Bu sayede öğrencilere, velilere, öğretmenlere, idarecilere sivil savunmayı sevdirdi. 3.000 civarı verdiği seminer ve konferanslarla yaklaşık, 250 bin öğrenci –personel ve velilerin afet eğitimi almasını sağladı. Eğitim verdiği gruplara yaptığı anketlerde memnuniyet % 99 olumlu çıktı. Anaokulu eğitiminde ‘EĞLEN-ÖĞREN-UYGULA’ formülünü ortaya koydu. Bu faaliyetler bazı ulusal basın (Hürriyet -Türkiye - Yeni Şafak- Akit - Milat) ve Çorum mahalli basınında sürekli haber olarak çıktı. Türkiye’de ilk defa Çorum’da İl – İlçe ve köylerdeki tüm okullara yangın malzemesi (sedye - battaniye –YSC - megafon - geçme merdiven - el lambası) dağıtılmasını sağladı. Çalışmaları İçişleri Bakanlığı (SSGM) ve MEB diğer illere örnek gösterildi.
‘’Mahirane Söylemler, Susamak, Depremle Yaşamak ve Kaza Geliyorum Demez’’ kitapları okuyucularla buluşmuş olup, yeni kitap çalışmaları devam etmektedir. Bu arada bazı şiirleri ulusal televizyonlarda yayımlanmıştır. (Yaşlı Anadan Oğullarına Mektup şiiri sosyal medyada on milyonu aşkın tıklanmıştır) Diğer taraftan mahalli köşe yazarı olarak üç bin civarındaki makaleleri Çorum ve birçok İl’de ki gazetelerde yayımlanmaktadır.
Vefalı, duygusal, dost yanlı, birazcık da sulu gözlüdür. Parayı amaç değil araç olarak algılar. Haddini de–hesabını da bilir. Çocuklarının ifadesiyle maaşı da çok bereketlidir. 39 sene önce memuriyete başladığında ilk sicil notunun değerlendirilmesinde ilçe kaymakamı Mustafa Ünlüsoy Bey : ’’Zekâ ve kavraması iyi, sebatkâr, dürüst, güvenilir, beşeri ilişkileri iyi, menfaati düşünmez, yalan - dedikodusu yoktur, kin tutmaz, kıskanç değildir’’ diye yazmış olup, aynı zamanda rahmetli babasının memurluğa gönderirken: ‘’Oğlum okumayı bırakma, işini en iyi şekilde yap, başkasının işine karışma ama başkasını da işine karıştırma’’ tavsiyelerine o günden bu güne sadık kalmanın gayreti içerisindedir.
Herkes gibi hayatında keşkeleri vardır ama ne zaman morali bozulsa, haksızlık yapıldığını görse bunda da vardır bir hayır, reçetesini kullanır. Herkesi sever, menfaat için asla yalakalık yapmaz. Başkasının hakkını yememeye gayret ederken doğru bildiği yolda kendi hakkını da aramaktan geri kalmaz. Önyargılı olmayan eleştirilere her zaman açık olup, bir yetkili olsam ‘yardımcılarımdan birini muhaliflerden seçerim’ diyecek kadar da demokrattır. Gezmekten, yazmaktan, konuşmaktan, çalışmaktan ve özelde iline genelde ülkesine hizmet etmekten zevk alır. Evli ve iki çocuk babası olup, çocukları Matematik öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
Özetle, ‘Bahçem kadar yağmur / pencerem kadar güneş / boş ver yorulmadan / al maaşını kardeş’ diyemez. Zaman gelir yorulur ama okurlardan veya yetkililerden gelen bir mesaj ile bir eylem ile eserini görünce tüm yorgunluğu sona eriverir.