Ahmet Kaya’nın şarkısında olduğu gibi, “O kaldırımlar, o kaldırımlar var yaa” diye şarkı yazmak ben de isterdim, fakat şimdi o kaldırımlar çok değişti…

Çocuklara en çok tembih ettiğimiz ve güvendiğimiz yerlerin başında kaldırımlar geliyordu, fakat artık hiç güvenli değiller. Hatta bazen caddelerden bile daha tehlikeli…

“Amann oğlum veya amann kızım, sakın kaldırımdan inme, karşıdan karşıya geçerken sağına soluna dikkat et…

Trafik ışıklarından geç mutlaka, kırmızı ışıkta dur, yeşil ışığın yanmasını bekle” diye bazen endişe içinde bazen de hayatın akışını öğretmek ve anlatmak için sık sık tembihlerde bulunuruz…

PEKİ KALDIRIMLAR GERÇEKTEN GÜVENLİ Mİ?

Büyükşehirlerde çoğu zaman balık istifi şekilde otobüs, minibüs, metro veya metrobüslere binmek zorunda olduğunuz vakitler çok olmuştur…
Nüfusun kalabalık olmasından dolayı, özellikle okul/iş giriş çıkış saatlerinde aşırı yoğunluk yaşanıyor ister istemez…

Kaldırımlar desen o denli kalabalık ve bazen insan kaldırımlarda yürümekte bile zorlanıyor…

Kaldırımlarda araba trafiğine benzer şekilde maalesef insan trafiği oluşuyor…

Bazen kaldırımın hemen yanı başında bir hafriyat kamyonu oluyor ve komple caddeden gitmek zorunda kalıyor yığınla insan topluluğu… Tabi ki bir saniye bile beklemeye sabrı olmayan araçların korna sesleri ile…

Bazen kaldırımlara araç park edilmiş oluyor, caddeye inmek zorunda kalıyorsunuz…

KALDIRIMLAR TEHLİKE SAÇIYOR

Kaldırımlarda yürürken caddenin ortasında yürürmüş gibi; o derece dikkatli, uyanık ve gözünüzü kulağınızı dört açarak tüm dikkatinizi vererek yürümek zorundasınız…

Çünkü kaldırımlarda, Allah korusun, başınıza ne tür kaza bela gelecek hiç belli değil…

Hele eskisi gibi arkadaşınız ile sallana sallana, tatlı tatlı sohbetler ederek mağazaların o parlak ışıl ışıl vitrinlerine bedava diye doya doya bakarak yürümek ha! 

“Bu mont çok güzelmiş, bu ayakkabı bu senenin modası, yeni çıkmış, yaa gerçekten çok güzelmiş bir baksak mı ne dersin?

” tarzında düşünceler, konuşmalar çoğu metropol kentte, özellikle İstanbul’un birçok bölge ve caddelerinde, hatta sokak aralarında bile artık hayal…

Kaldırımlarda yürümek bile çok tehlikeli bir hal almış durumda…

Çünkü kaldırımda yürürken her an ayağınızın dibinde bir motosiklet hissedebilirsiniz…

Kaldırımda o hınca hınç insanların arasına aniden dalan bir motosikletin korkusu ile irkilip kaçmaya çalışırsınız, ama bazen nafile…

Çoğu zaman bu motorsikletlerden kaçacak yer bile bulamıyorsunuz.
En ücra köşeye kaçayım diye düşünüyorsunuz, bir bakıyorsunuz, o an oraya da bir motosiklet aniden gelmiş…

Motosikletten kurtuldum derken, başınızı kaldırdığınız anda, yeni nesil moda haline gelmiş martı ile burun buruna gelebiliyorsunuz…

Martıdan kurtulmak için sağa sola kaçmaya çalıştığınız anda, başka bir motosikletin size çarpma tehlikesi ile yine burun buruna geliyorsunuz…

Tam martıdan kurtuldunuz, motosikletten kurtuldunuz, kaldırımda yürümek istiyorsunuz, yanından geçtiğimiz binanın üst katlarında tadilat var. Her an kafanıza bir şeyler düşebilir… 

Oradan kaçmaya çalışırken maalesef yine bir motosiklet ile burun buruna geliyor, yeni bir kaza atlatıyorsunuz. Kazayı atlattım derken, yine başka bir martı ile çarpışmamak için akrobasi hareketler ve ani refleksler ile kurtulmaya çalışıyorsunuz…

Tam yine çok şükür, bin şükür, başıma kaza bela gelmedi, derken; kaldırımın ortasında bir kocaman hafriyat kamyonu, tüm kaldırımı kaplamış…
Haydiii…

Komple caddeye çıkmak zorundasınız…
Tabi ki ayağınızın hemen dibinde bir başka motosiklet sizi takip ediyor…

Tüm bu yazdıklarım çizgi roman kahramanların oyunlarından veya romanlarından alıntı değil…

Bizzat Bursa’da, İzmir’de, İstanbul’da defalarca başıma gelmiştir. Bizzat yaşamış olduğum durumlar.

Özellikle çoğu İstanbullu’nun her gün, hatta dışarı yaya olarak çıktığı her saat, her dakika yaşadığı tehlikeli olaylar zinciri…

Artık her şey pahalı, fakat insan hayatı, insan güvenliği çok ucuz…
Hatta bedava kalan tek şey haline geldi maalesef…

KALDIRIMLARIN GÜVENLİĞİ ŞART

Hem biz yetişkinler için, hem yaşlılar için, hem engelli vatandaşlarımız için, çocukların güven içinde okula tek başına gidip gelebilmeleri için, hem kaldırımlarda mağazaların vitrinlerine bedavadan beleş beleş bakabilmemiz için kaldırımların güvenli hale gelmesi şart…

Kaldırımlar sadece yayalara ait olmalıdır.

Kaldırımda yaya haricinde ne ararsan var:
Motosiklet, bisiklet, martı, hafriyat kamyonu bile var, yok yok!

Bu konuda sıkı önlemler ve sıkı tedbirler alınması gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü metropol şehirlere, özellikle İstanbul’a gitmem gerektiğinde beni en çok korkutan, beni en çok düşündüren şeylerin başında kaldırımlar geliyor…

Birileri koştur koştur zamanla yarışarak para kazanıyor diye, diğerleri tedirginlik içinde, kaldırımda korku ve endişe içinde yürümek zorunda değil…

Her şey belli bir düzen ve belirli toplum kuralları içinde olmalı diye düşünüyorum…

Okula giderken çocuklarının başına kaldırımlarda ne gelecek endişesi taşımamalı insanlar…

“Kaldırımda motosikletin işi ne?” demeye zaten gelmiyor, kavga hazırda bekliyor…

Kaldırımda ilerleme konusunda sanki motosiklet haklıymış gibi, bir de sürekli arkanızdan kornaya basıyor, yolumdan çekil diyor…
Kaldırımlar artık yayalara ait değil çünkü…

O yüzden tedirginlik yaşamadan, korku duymadan kaldırımlarda yürümek istiyoruz!
Bunun en doğal insani haklarımızdan biri olduğunu düşünüyorum.

Bari kaldırımlar güvenli kalsın istiyor insan…

O kadar güvenlik sorunuyla insanları kaldırımda yürümek zorunda bırakmayın.

Bunun için güvenli ve akıllı kaldırım projeleri hayata geçirilmeli…

Her şeyin akıllandığı bir dünyada, bir çağda, akıllı kaldırım projeleri niye yok?

Neden kaldırımlar mobbing görüyor ve akılsız bırakılmak isteniyor?

Yoksa kaldırımlar yine mi öksüz, yine mi yetim kaldı?