Ülkemizin sükûnete çoook ihtiyacı var çok.
Bu satırları yazarken için acıyor.
Bize ne oldu? Nasıl bu hale geldik?
Nereye gitti benim güzel ülkemin yürekli ve merhametli insanları?
Birbirimizin açığını arayacağımıza onların güzel yönlerine baksak ya.
Canlıların yaşanası için en gerekli olan şey havadır. Şu havaya bir bileşim karıştırsalar da insanların kötülüklerini yok edebilseler, harika olmaz mı?
İletişim ağları zehir saçıyor.
Çağımızın gereği, teknolojinin getirisi mi desek? Bir açmazın içindeyiz.
Bilim kullanıldığı yere hizmet eder. İletişim yollarına bakıyoruz dünya güçleri kendi emellerine göre şekillendiriyor.
Nedir bu YARADANIM?
İnsanlar zırh giymiş askerler gibi ortalıkta dolanıyor. Haklı veya haksız her konuda savunma halindeler.
***
Eskiden kadının dedikodusu evden eve, erkeğin ise köyden köye derlerdi.
Şimdi elimizdeki telefonlarla dedikodu dünya çapında dolaşıyor. Telefonu eline alan kendini dünyanın kumandanı sayıyor.
Her konuda haklı çıkmak için her türlü yalan ve kurmacayı da hazırlıyorlar.
Doğruya doğru demek yerine haklı çıkmak adına her türlü kötülüğü hak sayıyorlar.
Savunduğunuz fikir veya adam sizin kadar ateşli yalan üretmiyor buna inanın.
Herkes eksik olduğu konuda en çok bağırırmış haklı çıkmak için derler ya.
Yine diyeceğim hey gidi eski günler neredesin?
Çocukluğum köyde geçti. Seçimleri sadece muhtarlık seçimi olarak yaşardık. Genel seçimleri radyodan sadece haber dinlerdi büyüklerimiz. Bizler de kulak misafiri olurduk.
Eğer muhtar adayı birden fazla olursa köy iki yargaya(parçaya) ayrılırdı.
Her bir muhtar adayının da ayrı bir kahvehanesi bile olurdu.
Ayrışma köyün çocuklarına kadar inerdi. Aaa onlar öbür tarafın adamı derlerdi. AMAAA bu ayrılık birbirlerine kin kusturmazdı. Köyde düğün, cenaze ne varsa hep birlikte acıda sevinçte paylaşılırdı.
Gelelim ülke siyasetine. Tabi biraz daha büyüyüp ortaokul için kente indiğimde bütün parti liderleri bir masa etrafında toplanır ülke ve millet sorunlarını medenice çamur atmadan tartışırlardı.
Yani siyaseti ayrı yaşasalar da acıları birlikte paylaşır sorunları ortak paydada çözerlerdi.
TV kanalları bu kadar çok değildi. Tek kanal vardı. Belki de ondan bu kadar karmaşa ve kirlilik yoktu.
Şimdi eline telefonu alan herkes en keskin politikacı oluveriyor. Çok kanal var ama her kanal kendi yolunda kin kusuyor.
Bilim ve teknoloji kötüye hizmet ediyor.
Şimdi bakıyoruz ortak acıda paylaşılan yardımlar HARAM ediliyor. Ne kadar düşündürücü ve elim bir olay değil mi?
Acılar bile ayrıştırılıyor. Benim görüşümün acısı diye bir şey olabilir mi? Yapılan iyiliğin haram edildiğini de duyduk.
***
Benim siyasi görüşüm bellidir ve kimseden de saklamadım.
Amaaa siyasetle dostluk ve arkadaşlığımı hiç bir zaman birbirine karıştırmadım ve de karıştırmaya hiç niyetim de yok.
Beni olduğum gibi kabul edenin başımın üzerinde, gönlümün içinde yeri her zaman başköşededir.
Şekilciliği asla kabul edemem.
Değer verdiğim insanların bazıları, bazılarının hazırlayıp sosyal medyadan okudukları hakaret içerikleri ile dolu yazı ve görüntüleri benim postama attılar. Yazdıkları da oldu.
Çoğu da kendini ilerici, özgürlükçü sayan kişiler. Önce kendinizi bir sorgulayın. Sizin düşüncenizden başka düşünceye dahi neden tahammülünüz yok?
Kültürün veya cehaletin ölçüsü nedir?
Senin ölçün benim aklımı tartabilir mi?
Ben senin zekânı ölçebilir miyim?
Ben size saygı gösteriyorsam sizlerde bana, benim değerlerime ve düşüncelerime saygı göstermeyi bilin ki bende sizi demokrasiye sahip çıkıyor diyebileyim.
Ben sizden daha demokrat ve de daha özgürlüğe saygılıyım. Ha şunu da iddia ederim ki sizlerden daha da bilgiliyim. Adil, demokrat ve de özgürlükçüyüm.
Akıl, özgürlük ve demokrasi tek düşüncenin kalıbına sığamayacağına inanıyorum.
Hiç bir hakaretinizi kabul etmiyor ve iade ediyorum.
***
Bu hale gelmemize baştakiler sebep oluyor diyorsak durup bir düşünmemiz gerekmez mi?
Onlara o makamı sunan biziz. Biz tabanda gereken dersi onlara vermeliyiz. Durun bir demeliyiz. Bütün partilere, bütün partililer olarak.
Şunu anlamıyorum, açık giyinmiş birinin Allah inancını nasıl sorgulayabilirsiniz? O yaratanla kul arasındadır.
Diğer yandan başını inancı adına örten birine geri zekâlı diyemezsiniz. Başörtüsü aklını, bilgisini, ilmini kapatabilir mi insanın?
***
Bir siyasi lider çıkmış KÖYLÜLER onlara oy verdi diyor. KÜÇÜMSEYEREK.
Siz ATATÜRK'ÜN izinde olduğunuzu söylüyorsunuz.
Atatürkçülük, yakanıza Atatürk rozeti takmakla olmazzzzz. O'nun hedeflerini yerine getirmekle olur.
Ne demiş bin yılın dahi lideri ATATÜRK: Köylü Milletin Efendisidir. Sizin ne haddinize köylüyü küçümsemek.
Ha bir de TRT izliyorlar diyor, siz hiç bir köy kahvesine oturup, bir köylünün hatırını sormamış olabilirsiniz. Onlar elindeki telefonla inanın sizden çok daha fazlasını izliyorlar.
Yıllar önce mesleğim gereği dağ başında bir arazi ölçüsüne gitmiştim, yerel noktalardan ölçü almak zorundaydım. Şimdiki gibi uzaktan algılama ölçü aletleri yoktu.
O ara bir çoban geldi. Elinde cep telefonu ile koyununun başında idi ve elindeki telefon benimkinden daha üstündü.
Siyaset yapacağız koltuk kapacağız diye ortalığı yıkıp dökmeyin, insanları kırıp ayrıştırmayın.
Bütün siyasetçiler haydi el ele verin bir birlik görünümü verin eskisi gibi de millette bir sakinleşsin ve daha güzel bir ülke olalım.
Bayram da geliyor. Kılıçlarınızı kınına koyun ve kucaklaşalım.
Kalın Sağlıcakla__Güzele Bakın__Meyrem’ce