Artık pandemili bir yılı geride bıraktık. Hala içinde yaşadığımız sürecin ne olduğunu anlamaya çalışırken ve eski günlerimize dönüp dönemeyeceğimiz merak konusu iken, pandemi sürecinin hayatımıza getirdiği yeni değişimlerin, birer alışkanlık haline geleceği düşüncesindeyim. Yaşadığımız değişimler, aldığımız derslerle birlikte, bizi pandemi sonrası düzene taşıyacak değişimler olacak şüphesiz ki. Her ne kadar içinde yaşadığımız durumun dışına çıkıp, neler oluyor, biz ne yaşıyoruz diye bakmak ve anlamak zor olsa da pandemi sürecinin ekonomiden sağlığa, eğitimden psikolojiye, siyasete, sosyolojik ve kültürel yapımıza kadar pek çok unsuru etkilediği ve hatta değiştirdiği aşikâr. Bunu özellikle de ekonomi alanında ve veriler ışığında daha net görebiliyoruz. Çünkü bu süreçten en fazla etkilenen kesim, şüphesiz ki üreticiler ve tüketiciler oldu. Kısıtlamalar, kapanmalar derken tüketiciler olarak, piyasa ve pazar kavramları yavaş yavaş gündemimiz dışına çıkarken internet ve dijital dünya kavramları hayatımızın merkezine kaydı. Öyle ki bunca zamandır sanal dünyadan kendini sakınarak yaşamış kişiler bile artık yenildi ve ilk kez e-ticaret üzerinden alışverişle tanıştı. Bunu Ticaret Bakanlığına bağlı Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi (ETBİS) verilerinden de görmekteyiz. Veriler oldukça dikkat çekici. Şöyle ki, 2019 yılında e-ticaret hacmi 136 milyar TL iken, bu rakam %66 artarak 2020 yılında 226,2 milyar TL’ye yükselmiş. Bir başka çarpıcı veri ise şu: 2019 yılında e ticaret üzerinden verilen sipariş adedi 1,36 miyar adet iken 2020 yılında 2,29 milyar adet olarak gerçekleşmiştir. Sadece bu iki veri, Türkiye’de ticaretin kalbinin artık dijital alışveriş mağazalarında attığını gösteriyor. ETBİS’te açıklanan en şaşırtıcı veri ise şu: e-ticaret platformlarını kullanan 55 yaş ve üzeri kişilerin oranı 2020 yılında %14 olarak gerçekleşmiş.
Verilerden de anlaşılacağı gibi tüketiciler olarak artık dijital mağazalarda alışveriş yapmayı sevmeye başladık. Belli ki konforlu ve kolay alışveriş yapmak hepimizin hoşuna gidiyor. Ancak yukarıda ele aldığımız verilerden şunu da görüyoruz ki, tüketim kalıplarımız başka bir yöne doğru evrilmektedir. Şöyle ki, iktisat literatüründe önemli bir kavram olan “doyumsuzluk”, çoğu aza tercih etmek olarak ifade edilir ve tüketicinin bir ürünün tüketiminde rasyonel davranması halinde maksimum faydayı elde etmesi bakımından önemli bir kavramdır. Ancak dijital platformlar vasıtasıyla ihtiyaçlarını gideren bir birey için doyumsuzluk kavramı artık, “bilinçsizce tüketme” davranışına karşılık düşmektedir. Nitekim bir birey alışveriş sitesine girdiğinde, kampanyalar, indirimler, hediyeler, fırsatlar derken, ihtiyaçlarının önemini ve önceliğini düşünmeden, kendisine sunulan bu tekliflere boyun eğmek durumunda kalmaktadır. Bu mücadelede bireyi engelleyen tek şey, geliri ya da bütçesi olsa da ödeme seçenekleri, bankaların sunduğu krediler ve ek hesaplar ne yazık ki alışveriş arzumuzu engelleyememektedir.
Elbette ki e-ticaret kolay, konforlu ve eğlenceli bir alışveriş imkânı sunmaktadır. Ancak dijital platformlarda en fazla yaşanılan sorun “güvenlik” sorunudur. Dolayısıyla bir siteden alışveriş yapmadan önce muhakkak sitenin güvenli olup olmadığının araştırması yapılmalıdır. Bu noktada nelere dikkat etmeliyiz, kısaca değinelim:
●Sitenin ETBİS’e (Elektronik Ticaret Bilgi Sitemi) kayıtlı olup olmadığı araştırılmalıdır. ETBİS’e kayıtlı e-ticaret sitelerinde, “ETBİS’e kayıtlıdır” şeklinde barkod logosu ya da ibaresi bulunur. 2017’den itibaren e-ticaret sitelerinin ETBİS’e kayıtlı olma zorunluluğu getirilmiştir ve bu, tüketicileri korumaya yönelik Ticaret Bakanlığının başlatmış olduğu bir güvenlik uygulamasıdır. Ayrıca, ETBİS üzerinden de sitenin kayıtlı olup olmadığını sorgulatabilirsiniz.
●Sitenin kurumsal açıklamaları mutlaka incelenmelidir.
●Gizlilik ve Kullanım Koşulları, Gizlilik ve Güvenlik Sözleşmesi, Mesafeli Satış Sözleşmesi ile Kullanım ve Hizmet Sözleşmesi e-ticaret sitesinde mutlaka yer almalıdır. Bu sözleşmeler alışveriş tamamlanmadan önce dikkatlice okunmalı, iade ve cayma hakları hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.
●Sitede iletişim bilgilerinin açık bir şekilde yer almasına dikkat edilmelidir.
●Sitedeki ürünlerin açıklamaları, ürün görselleri, varsa indirim oranları, fiyat ve KDV bilgileri açık ve anlaşılır olmalıdır.
●E-ticaret sitesi ile ilgili Google yorumlarından veya sitenin sosyal medya ağlarından yine site hakkında bilgi edinilebilir.
●Ödemede sanal kart ödeme sistemi tercih edilmeli, kart bilgilerinin paylaşıldığı ödemelerden uzak durulmalıdır.
Bu saydığımız genel hususlara dikkat ederek dijital platformlardan ihtiyaçlarınızı kolay ve güvenilir bir şekilde karşılayabilirsiniz.
E-ticaret, pandemi koşulları nedeniyle tüketiciler olarak hayatımızda daha fazla yer almaya başladı elbette, bunu yukarıdaki verilerde de gördük ancak e-ticaretteki hayret verici bu sıçrama üretici ve satıcı kesiminde de kendini göstermektedir. Yine ETBİS verilerine göre, 2019 yılında e-ticaret faaliyetinde bulunan toplam işletme sayısı 68.457 iken bu oran %275 artarak 256.861 işletme sayısına ulaşmıştır. Burada pandemi sürecinde firmaların dijitalleşmeye hızla yöneldiğin görüyoruz. Bu aslında kaçınılmaz bir şeydi, hatta pandemi koşulları bunu hızlandırdı. Çünkü geleneksel piyasalarda firmalar, “gelecek” problemi ile karşı karşıya kalmaya başlamışlardı. Ancak şunu da belirtelim ki dijital platformlardaki rekabet, geleneksel reel piyasalara göre daha hırslı yaşanmaktadır. Dijital pazarlamanın kurallarını iyi bilenler ve oynayanlar ayakta kalabilecek. Aksi takdirde Google’ın 4. 5. belki daha gerideki sayfalarında ancak yer bulabilmiş bir site olarak, tenhada kalmış bir dükkân misali, daha öteye geçemeyecek. Dolayısıyla e-ticaret uygulamasına geçen firmaların, binlerce e-ticaret firması ile rekabet yapmak zorunda kalacağını, daha doğrusu işinin pek te kolay olmayacağını belirtmek isterim. Dijital platformlara taşınan firmaların başarılı olabilmesi Google reklamları, Google analitik ve analiz sistemleri, web sitesi yönetimi, içerik oluşturma, dijital pazarlama, sosyal medya reklamcılığı ve daha birçok alanda kendini geliştirerek ilerlemesi ile ancak mümkün olabilecektir.
Pandemi sürecinde birçok işletmenin kapanma noktasına geldiğini, bazılarının ise ne yazık ki faaliyetlerine son verdiğini düşünürsek e-ticaret, firmalar için bir can suyu, bir çıkış yolu niteliğinde. Ancak yerel firmaların çoğunun hemen bir dijital platform satın alıp ticari faaliyetlerine oradan devam ederken, sayısız rakip firma ve hatta dev e-ticaret şirketleri ile karşı karşıya kaldığını göz önünde bulundurarak hareket etmesi gerekecektir. İktisat literatüründe “büyük balıkların küçük balıkları yutması” şeklinde bir kavram vardır. Ne yazık ki bu kavram 1800’lü yılların kapitalist dünyası için söylenmiş olsa da, bu gün daha acımasız bir şekilde kendini göstermektedir. Rekabetin tam olduğu e-ticaret alanında faaliyet göstermek isteyen firmalar, en ufak ayrıntılara ihtimam gösterilmeli, ürün ve hizmet kalitesinin yanında, web sitesi yönetimi, müşteri ilişkileri, kargo hizmeti gibi noktalarda heterojen bir yapı arz etmeli ve dijital pazarlamanın bütün olanaklarını kullanarak e-ticaret dünyasında yerini almalıdır.