1939 yılında, on yaşındaki bir çocuk, Türkiye’den İsviçre’de Alp dağlarının eteğinde kurulu küçük bir kasabadaki uluslararası özel bir okula yatılı eğitim için gönderildi. Okulun bir piknik gezisi esnasında öğrencilerin üzerine çığ düştü.
Tam 28 öğrenci hayatını kaybetti. Bu çocuklardan ikisinin cesetleri hiçbir zaman bulunamadı; Türkiye’den gönderilen o çocuk ile İsviçre’li Dapio’nun.
Baba, on yaşındaki küçük oğlunu, eğitime yurt dışına gönderdiği için 1991'deki son nefesine kadar kendini hiç affetmedi. Çığ altında kalan ve bugüne kadar bulunamayan oğlu için İsviçre’deki Films kasabasında olayın geçtiği yere ellerini Alp'lere doğru uzatmış bir çocuk heykeli yaptırdı.
Beyoğlu’nda aldığı apartmana oğlunun adını verdi; Doğan Apartmanı. Ölen oğlunun hatırasına, Türkiye’de 3 kuşak boyunca ilgi ile okunacak bir çocuk dergisi yayınlattı; Doğan Kardeş. Çünkü 1939 yılında çığ altında kalan ve hala bulunamayan, fotoğrafta da gördüğünüz 10 yaşındaki bu güzel yüzlü çocuğun adı “Doğan” idi.
Bu acılı ve pişman baba ise Yapı Kredi Bankasının kurucusu Kazım Taşkent’ti.
1945-1993 yılları arasında aralıklar ile yayınlanmış DOĞAN KARDEŞ, Suna Kan, İdil Biret, Müjdat Gezen dahil, yüz binlerce çocuğun eğitimine ve sosyalleşmesine ciddi değer katan bir çocuk dergisiydi. Bırakın cep telefonunu, interneti, televizyonun, radyonun dahi olmadığı yıllar..
Gençler bilmezler ancak bizim nesil Doğan Kardeş Dergisini iyi bilir. Öyküsünü bilmiyordum, dün öğrendim, içim acıdı. Ve aşağıdaki dizeleri yazmak geldi içimden: Bir gün yolunuz Alp'lere düşerse eğer, eğilip yerdeki bir kır çiçeğini koklayın.
Ama koparmayın. Sonra gök yüzüne bakın, belki ufacık bir gülüş geçer bulutların üzerinden, Doğan çocuğun gülüşü gibi. (KUTBETTİN BİNGÖLBALI)
İrlanda’lı oyun yazarı ve romancı şair Oscar Wilde, 6 yaşında karlı bir kış günü ölen ablası için yazdığı şu kısa ağıt şiiri de hiç unutamam.
Yavaş yürü, o karların altında,
Bizi duyabilir, açan papatyalarla…
HAYATIN İÇİNDEN
1—Kimseden daha iyi olmadığınızı anlayacak kadar mütevazi, herkesten farklı olduğunuzu kavrayacak kadar bilge olun. (İbn-i Rüşd)
2—Hiçbir şeyi zamana bırakmayın. Zaman kimseyi sağ bırakmıyor.
3—Öyle bir din uydurdular ki, utanmasalar İslam’ın ilk şartı fakirlik diyecekler.
4—Hastalıkları sahiplenmeyin. Vucudumuzda yaklaşık 50 trilyon hücre bulunur. Her hücre inançlarımızı ve ağzımızdan çıkan kelimeleri emir kabul eder.
5—Hayatınız kötü bir yola girmişse unutmayın direksiyondaki sizsiniz.
6—Doların düşmesini istiyorsanız, 1) Artık cami yerine fabrika, 2) İmam Hatip yerine teknik lise, 3) Saray yerine okul, 4) İthalat yerine üretim yapmak lazım.
7—Eğitim, gerçeklerin öğretilmesi değildir. Düşünmek için aklın eğitilmesidir.
8—Dertlerini dert ettiğimiz, az anlayan ama çok inanan cahil kesimin meğer hiçbir derdi yokmuş.
9—Samsun Operası Trabzon’da “Bir Tenör Aranıyor” adlı oyunu sahnelemiş. Şehrin görünür yerlerine afişler asılmış. Afişi gören 12 kişi iş için başvurmuş,
“Tenör nedir bilmiyorum ama elimden her iş gelir” demişler.
10- İnsan hiçbir şeyle gelir, her şeyin peşine düşer, sonra her şeyi bırakıp, hiçbir şeyle gider.
16 Şubat 2024 / Mehmet Özata