Milyonlarca yıl süren gelişimini 50.000 yıl önce tamamlayan insanoğlu; beyin ve zekâ olarak genetik değişimine uygun hızda evrilseydi şu anda galaksiler arasında seyahat ediyor olurduk.

1-- Mısır İmparatorluğu dönemi fizikçi ve gök bilimci Kamose-Menes, anıt mezarların ve piramitlerin ölümden sonra, oralara gömülen kimseyi canlandırmayacağını söylediği için öldürüldü. Soyu devam etmedi.
2-- Antik Mısır'ın diğer bir filozofu Amentebat ''insanları mumyalayarak öbür dünyaya gönderemezsiniz'' dediği için ailesi ile birlikte yok edildi. Soyu devam etmedi. 
3-- Antik Yunanlı’lar, devrin en büyük filozofu Sokrates'i 2500 yıl önce Yunan tanrılarına inanmadığı için öldürdüler. Soyu devam etmedi. 
4-- Romalı Flavus Lucretius Claudius, matematikçi, gökbilimci ve filozof; Roma Tanrı’larının masal olduğunu söylediği için katledildi. Soyu devam etmedi. 
5-- Giardano Bruno, italyan filozof. Kapalı evren görüşünü ilk reddedenler arasında. 
dünya güneş etrafında dönüyor dediği için Kilise tarafından Roma'da diri diri yakıldı. Soyu devam etmedi. 
6-- Sadece Avrupa engizisyon mahkemelerinde 50.000 aydın, düşünür, filozof, sanatçı yakıldı. Soyları devam etmedi. 
7-- Paleolitik çağdan itibaren son 40.000 yılda istatistiksel olarak sayıları 14 milyon olarak hesaplanan üstün zekalı insan; “Dinlere, Tanrı’lara, dogmalara, tabulara, masallara” inanmadığı için öldürüldü ve hiç birisinin soyu devam etmedi. Soyları devam etseydi bugün dünya insan popülasyonunun %5’i değil %35'i üstün zekalı olacaktı. Öyle olunca; Endülüs ve İskenderiye kütüphaneleri yanmamış olacaktı. 
Bilim, sanat, felsefe üreten değerli insanlarla birlikte bugün -fosil yakıt yakmadan daha temiz bir dünyada yaşıyor olacaktık.
Bizim de zekâ seviyemiz bugünkü aptal halimizle kıyaslanmayacak kadar yüksek olacaktı. Sokağa çıkınca birbirinize bakın ve bilin ki hepimiz geride kalan düşük zekalı insanların torunlarıyız. 
Akıllı, üstün zekalı nesil tarih boyunca yobazlar tarafından öldürüldü. 
Üstün zekalı insanların genleri bize (insanlığa) aktarılamadı. (Alıntı)

OSMANCIK’TA TABELASI YENİ DİKİLEN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK PARKI

Osmancık’ta yıllardır Necmettin Erbakan Parkı, Alpaslan Türkeş Parkı ve Muhsin Yazıcıoğlu Parkı tabelalarını görür ve acaba ne zaman Osmancık kemale erip  “Mustafa Kemal Atatürk Parkı” yapacak diye hayal ederdim. 
Yaklaşık beş yıl önce Osmancık Belediye Başkanı seçilen sevgili kardeşim Ahmet Gelgör’ü bir ziyaretimde yeni yapılan ve Kent Park diye anılan parkın adının “Mustafa Kemal Atatürk” parkı olarak konmasını rica etmiştim. 
Ahmet Gelgör başkan da bana söz vererek “Hocam Belediye Meclisinden karar alır almaz tabelayı asacağız” demişti. Sağ olsunlar, o zamanki Osmancık Belediye Meclisi üyeleri parkın adının “Mustafa Kemal Atatürk” parkı olmasını kabul etmişlerdi. 
Yaklaşık bir ay önce Osmancık Evrim gazetesi Yazı İşleri Müdürü İlkay Sever, Evrim gazetesinde “Mustafa Kemal Atatürk Parkı” beş yıl sonra tabelasına kavuştu diye haber yapınca hemen Ahmet Gelgör başkanı arayarak tebrik ve teşekkür ettim. 
Bu güzel haber beni çok, hem de çok mutlu etti ve çocuklar gibi sevindirdi. 
Bu vesileyle Osmancık Belediye Başkanı Ahmet Gelgör’e, Osmancık Kaymakamı Ayhan Akpay’a, Türkiye Su Enstitüsü Başkanı sevgili hemşehrimiz Prof. Dr. Lütfü Akçay’a, Çorum AKP Milletvekili Oğuzhan Kaya’ya, Osmancık Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Cebeci’ye, Osmancık Belediyesi Basın Yayın ve Halkla ilişkiler sorumlusu Emrah Akıllı’ya, Osmancık Haber gazetesi sahibi Hacı Odabaş’a, yazı işleri müdürü Selma Çetindere’ye, Osmancık Evrim gazetesi sahibi Bilal Çevrim’e, 
ve yazı işleri müdürü İlkay Sever’e kalbi teşekkürlerimi sunarım. 
Bu güzel haberi bu sabah yazdığım bir dörtlüğümle kutlamak istiyorum. 
Yağarım, buhar olur tüterim topraklarda,
Üşürüm, dua olur titrerim yapraklarda,
Varlığımdan soyunup kemale ermek için,
Sema yapar, yanarım, dönerim şafaklarda…(Mehmet Özata) 
                        9 Şubat 2024 / Mehmet Özata