Aziz Nesin 1948 yılında Bursa’ya sürgüne gönderilir.

Parasızlık bir yandan eşi ve çocuklarını düşünmek bir yandan, kendisinin otel ücreti ve yemeği bir yandan, derken yastık yüzlerine yağlı boya resimleri yapmaya başlar. Kapalı çarşıda bir esnafla tanesi bir liradan anlaşır ve ardından dükkan sahibi önce 75 kuruşa, sonra 50 kuruşa, daha sonra da, “Birader çok yapıyorsun bu devamlı satılan bir şey değil'' diyerek satıldıkça para alırsın der.”

Bu işten de vazgeçer aklına İngilizce öğretmenliği yapmak gelir. Bir kitapcıya gidip ''camınıza İngilizce ders verilir yazsam'' der, Kitapcı ise, ''iş çıkmaz, şimdi herkes İngilizce öğretiyor, siz Türkçe öğretin, mesela cama eski Türkçe öğretilir yazın, bakın kaç kişi, gelecek? '' Aziz Nesin bu cevaba gülse de, cama yazı asılır ve bir hafta da 4 öğrencisi olur çocukların yaşı 9-13 arasıdır.

Ardından bir baba geldi. '' Kuran dersi verir misin?'' dedi. ''veririm'' dedim. Adam emin olmak için Aziz Nesin'i Kuran sınavına çeker, oysa Aziz Nesin eski bir hafızdır.

Aziz Nesin Bursa Ulucami’de çocuklara Kuran dersi vermektedir, öğrenci sayısı 8’e çıkınca Aziz Nesin tedirgin olmaya başlar. sonuçta sürgüne yollanmış biridir fazla göze batmayı da istemez. Çocuklardan birinin babası Aziz Nesin'e ''maşallah çok hızlı öğretiyorsunuz, bizim oğlana bir hoca ders veriyordu, oğlan bir yılda Amme’ye gelemedi'' deyince, Aziz Nesin mutlu olur ve bu işi devam ettirmeyi düşünür.

Ancak kötü şans yakasını bırakmaz bir sabah yine Ulu camiye ders vermek için gelir, fakat hiç bir öğrenci yoktur, ertesi günde gelmezler ve Nesin caminin müezzinine durumu sorar, fakat net cevap alamaz. Aziz Nesin bir akşam çay içmek için gittiği kahvehanede tanımadığı biri, ''ah kardeşim ah, adamı İstanbul’dan buraya sürgün ediyorlar, burada hafız diye ortaya çıkıyorlar, bu heriflerin girmediği kılık yok, az kaldı bende çocuğumu ona gönderecektim, öylede güzel ve hızlı öğretiyormuş ki, çocuğumu zehirletecektim, böyle bir adamın Ulu camide hafızlık edeceği kimin aklına gelir.? ''

Aziz Nesin adamı dinler cevap vermeden kalkar ve bir daha oraya uğramaz.

Parasızlıktan sırtında taşıdığı battaniyeyi bile bit pazarında satmaya çalışıp bit pazarını bulamayıp geri dönen çaresiz bir Aziz Nesin'i okuduğumuz kitapta, ne yazık ki aç kaldığını da üzülerek okuyoruz ve kendisini Bursa günlerinde en çok etkileyen olayı ise, İstanbul dan bir arkadaşı kendisini bir fabrikada çalışan işçiye yollar, gider ve bekçiye işçinin ismini söyler, işçi üstü başı boyalı ayağında çizmeleri ile gelir ve cebinden on lira çıkarıp Aziz Nesin'e uzatır ve her ay gelip kendisinden on lira almasını söyleyip, işine geri döner. Aziz Nesin kendisini derinden etkileyen temiz yürekli işçinin adını ne yazık ki hatırlayamamış kitabında ve ona bir teşekkür edemediği için de üzülecek kadar hassas bir kişilikti.

Aziz Nesin'in “Bursa'da Sürgün Günleri” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim...

BAADDİN FIKRALARI

1—Bedene ait her şey bilim, ruha ait her şey sanattır.

2—Çocukların nasihatten çok iyi örnek olan anne ve babaya ihtiyaçları vardır.

3—Kadınlar hayattaki en mükemmel enstrümanlardır ama her erkek nota bilmez!

4—Taksi bir TIR’ın arkasına girmiş. Şoförün elinde bir cep telefonu… Bir mesaj 3 cana mal olmuştu.

5—Evi yıkık, halısı hasır, döşeği çuldur. Oğlu şehit, torunu yetim, gelini duldur. Neden vatanı koruyanlar hep yoksuldur?

6—Demirel’e sormuşlar, “Neden size söven adamı partinize aldınız?” Demirel, “Karşıdan sövüp duruyorlardı, bizim kapıya bağladık, şimdi karşıya sövüyorlar.”

7—Mobil’den arkadaşım Ahter Kutadgu’nun babası emekli Albay Ahmet Kutadgu,

5-6 yaşlarında oğulları Ahmel’le Ahteri Çanakkale’ye götürdüğünde, “Rüzgarın sesini duyuyor musunuz çocuklar? İşte bu rüzgar Çanakkale’de ölümsüzlüğe kavuşan kahraman şehitlerimizin nefesidir.” demiş.

8—Yıllar sonra torunlar sıkılınca gelip, “Hadi bi daha anlatsana dede, aynı ayda nasıl hem korona virüs çıktı, hem deprem oldu, hem savaş çıktı, hem dolar fırladı, hem de uçak düştü?” diye soracak. Anlatmaya başlayınca da, küçüğü büyüğünü dürtüp, “Sallıyo yine bunak, şimdi de çekirge istilasını anlatacak.” diyecek.