İlber Ortaylı hoca bir televizyon programına katılmış. Skype üzerinden yapılan mülakat sonrası ekranı kapatırken sunucuya “maşallah şuna bak” demiş… Sen misin bunu diyen?
Hoca’yı sosyal medyada linç etmeye kalkışan, bu sözlerden taciz çıkarmaya çalışan bir dünya insan ortaya çıktı.
Me too hareketi var, kadına yönelik “eril” tavırların hepsini tel’in eden, taciz olarak değerlendiren; bunun tüm ülkelerde yansımaları oluyor.
Şunu ifade etmeliyim ki, zevzekçe takdirlerin kadınlar tarafından bir taciz olarak algılanmasını doğru buluyorum ve insanlık onuru ile bağdaştıramıyorum.
İnsanın salt bedeni dolayısıyla takdiri üstelik bunun hiçbir yakınlık bağı bulunmayan birisi tarafından yapılması kadar kaba, çirkin, yakışıksız, rahatsız edici bir şey olamaz.
İnsanlar kadın veya erkek güzel veya yakışıklı olabilirler veya olmayabilirler. Bunlar kimseyi ilgilendirecek ve takdire veya tenkide konu olacak hususlar değildir.
Bu nedenle öteden beri güzellik yarışmalarını da insan bedenini pazarlayan, metalaştıran yapılar olarak görür ve eleştiririm.
Bizim kültürümüzde çok güzel bir yaklaşım vardır: “Güzel kimdir diye sormuşlar, gönül kimi severse güzel odur, cevabını almışlar”.
Gönlün sevmesi için sebep tek beden değildir. Aklı da sever, zekâyı da sever, işi de sever, duruşu da sever. Sebepsiz de sever. Belki en az bedeni nedeniyle sever gönül…
Dolayısıyla Me too hareketi kadının bedene indirgenmesini, metalaştırılmasını önleme açısından önemsenecek bir harekettir.
Peki İlber Hoca’nın sözleri bu kapsamda ele alınabilir mi?
Hoca’nın maşallahını da bu bağlamda gören ve kınayanlar konuyu sadece bedensel beğeniye indirgeyip refleks gösteriyor.
İlber Hoca beğenisinin çerçevesini ortaya koydu ve “Bir iltifatı, bir takdiri, bir maşallahı alıp... Üzerinden #metoo hareketi benzeri bir taciz devşirmek akıl alır gibi değil. #metoo hareketi bu kadar basit mi? Türkiye’nin bu konuda zaten ciddi bir problemi var. Her şey bu kadar basitleştirilmemeli. Biraz Catherine Denuve okusunlar. (Dünyaca ünlü yıldız taciz karşıtı hareketin ‘püritenliğe’ vardığı, erkeklerin kadınlara iltifat etmekte özgür olması gerektiğini anlatan bir mektup yazmıştı.) Ben bu hanımla kaç zamandır program yapıyorum. Gerçekten iyi. Kendini geliştirdi, TV dünyasında Türkçesi en iyi olanlardan. Okuyor, soruyor, saçmalamıyor. Giyimi, kuşamı, makyajı, duruşu, eli yüzü güzel. Ben ona her zaman ‘maşallah’ derim. Gerçekten aptallar! Taciz lafları türemiş. Olacak iş değil. Onların anladığı türden maşallah değil bu... Türkiye’de sosyal medya Agora. Herkes konuşuyor, fazla gürültü var.” dedi.
İltifatlarda ölçünün kaçırılmaması, özellikle akademide hoca öğrenci mesafesinin korunması, çalışma hayatında ast-üst ilişkisinden kaynaklı konumların suiistimal edilmemesi, insanlara övgünün bedene teksifinden uzaklaşılması gibi hususlar gerçekten önemlidir.
İnsanların salt bedenleriyle takdir edilmesi yüceltmek değil, hiçleştirmektir.
Bedene, fiziksel görünüme bağlı takdirler içeriği itibariyle rahatsızlık verecek takdir ifadeleridir ve elbette kadınların bunlardan rahatsızlık duymaları son derece normaldir.
Mamafih İlber Hoca gibi, pir-i fani, seviyesi ve seciyesi belli, ağzından çıkanın nereye varacağını çok iyi bilen, toplumun hemen her kesiminde büyük bir sempati halesi bulunan bir insanın iltifatını da hiçleştirmeye kalkışmak, bağlamından dışarıya taşımak bu kez tüm insani takdir mekanizmalarını ortadan kaldırır ki, bu da gerçekten tam bir medeniyetsizlik ve vandallık olur.
Hocaların öğrencilerini, iyilikleri ile takdir hakları vardır. İnsanların çalışma arkadaşlarını iyilikleri, faziletleri, öne çıkan nitelikleri ile övme hakları vardır.
Bizim kültürümüzde, inancımızda birine maşallah demek hiç de taciz anlamına gelecek bir şey değil, aksine onun görülen, farkedilen güzelliklerinin korunması için dua anlamı taşır…