1--Uy sevgili uşağım, Allah'ın selamı tabiidir. Mektubumu çok yavaş yazıyorum,
Çünkü, bilirim, okuman zayıftır, çabuk okuyamazsın.
2--Benden sana sual edersen, Allah’ıma bin şükür iyiyim, yeni bir iş buldum.
Emrimde 1500'e yakın adam var, hepsi de sessiz sedasız, kendi hallerinde.
Ne iş bulduğumu sorarsan, söyleyeceğim patlama, mezarlık bekcisi oldum.
3--Geçtiğimiz hafta buraya iki defa yağmur yağdı. Biri pazartesinden perşembeye
öbürü de perşembeden pazara.
4--Bacın Emine bir uşak doğuracak, daha erkek midir kız mıdır, belli değil, haçan
o yüzden sana dayı mı oldun, teyzemi oldun söyleyemiyorum.
5--Sana kötü bir havadisim var. Amcan İdris havasızlıktan boğuldu, öldü.
Bilirsin rahmetlinin 9 tane uşağı vardı, daha fazla uşak olmasın diye bir ilaç
bulmuş, prezervatif midir, nedir, bakmış ki üstünde, sıkıca kafana geçir, diye
yazılı, öyle yapmış, havasızlıktan gitmiş.
6-- Kötü havadisler biter mi? Bahriyede askerlik yapan 10 uşağu da kaybettik.
Bindikleri denizaltı bozulmuş, motoru durmuş, inmiş aşağı, denizaltıyı itekleyip, motorunu çalıştırmak istemişler.
7-- Temel amcan da dükkan açtı, o da 30’ a aldığını 25 e verir, sürümden
kazanıyormuş, öyle dedi.
8-- Bizim köye findikçilarin Temel'i muhtar seçtik, akıllu uşakta. Geçen gün hepimizu zelzeleye karşı aşı yaptırdı. Temel hem akillidir, hem de dürüsttür.
9-- Geçenlerde bir taksinin şoförü köye varmış, muhtarı arıyor, meğer yolda bir tavuk ezmiş sahibini sorarmıs. Muhtar Temel tavuğa bakmış, ha bu bizden değildir bizim
köyde yassı tavuk yoktur demiş.
10--Senin küçüğün Ergin çok akıllı uşak çıktı. Geçen gün tepeye varmış, elinde bir ip sallayıp duruyor. Anan uy uşağum ne edersin orada demiş. O da hava durumuna bakıyorum demiş. Çektim onu akşam karşıma, anlat bakayım şu hava durumu işini dedim. Anlattı, meğer ip sallanınca havanın rüzgarlı olduğunu; ip ıslanınca da yağmur yağdığını anlarmış.Çok akilli uşak vesselam. Sen o yaşta böyle akilli değildin.
11- Senin gönderdiğin resmi aldık, bir yanında bir Alman herif, bir yanında bir Alman karısı var, ortada da sen. İyi ki resmin arkasına ortadaki benim diye yazmışsın
yoksa tanımayacaktık.
12-- Ya işte böyle uşağum. Memleketten sana bol bol havadis.. Yeni havadis olursa yine yazarım. Baki hüdaya emanet ol. Baban…
NOT: Mektuba para koyacaktım, ama geç aklıma geldi, zarfı kapatmışım..
13-- Yengemin burun ameliyatından sonra elinde bir demet çiçekle gelen abimin inceliğini, kurduğu cümleyle daha bir iyi anladık. "Hatun kokla bakayım burnun çalışıyor mu?"
14-- "Seviyor musun?" dedim, "Seviyorum." dedi. "Ne kadar?" dedim, "Çok." dedi. "Ne kadar çok?" dedim. "Her akşam eve gelip dırdırını çekecek kadar çok..." dedi. Sustum...
15--Babamı namaz kılmış, dua ederken görünce "Benim için de dua et" dedim. Babamın cevabıyla dumur oluyorum. "Kendisi nerede derse ne diyeyim?"
16-- Okuduğum en sürükleyici kitap” HAYAT”tı…Ve hala sürüklüyor.
17-- Ömür; elini tutturmayan yaramaz bir çocuk gibi, koşup gidiyor.
18-- İki yüzlüdür ” HAYAT” ; bazen arkandan çelme takacak kadar nankör, bazen elinden tutup kaldıracak kadar centilmen…
19-- Bu dünyada hepimiz ayrı ayrı birer masalız aslında; ”Bir varmış”la başlayıp. ”Bir yokmuş”la biten..Oluruna bıraktım artık, gelişi güzel yaşıyorum hayatı. Denk gelirse mutlu oluyorum. ”Gelmezse canı sağ olsun”.
20—15 Ağustos 2014 yılında Ankara’da Osmancık’lı dostlar Ahmet Özbek, Mustafa Yağan (Öğretmen), Rıfat Erdem, Şeref Özçelik’le (Gırasan) Sakarya caddesinde bir lokantada buluşarak felekten bir gece çalmıştık.
Özbek, Erdem, Özata, Yağan ve Gırasan,
Muhabbeti demledik kahkahalarla dün akşam,
Çocukluk günlerimizi andıkça çocuklaştık,
Asumana çıkarak başka alemlerde dolaştık…(Mehmet Özata)
8 Eylül 2023 / Mehmet Özata